İyi Parti Seyhan İlçe Başkanı Ercan Atalay, ilçe başkanlığı görevinden istifa etti..
İsitifasının da bir açıklama ile medyaya duyurdu..
İstifasına, partinin Atatürkçü- Milliyetçi çizgiden ayrılmasını gerekçe gösterdi..
Şöyle diyor Atalay:
“31 Mart Yerel Seçimleri öncesinde ve sonrasında tabanda eleştiri konusu olarak partimizin politikalarında “Atatürkçü- Milliyetçi çizgiden ayrılmış “ görüntüsü bizleri hüsrana uğratmıştır. İyi Partimizin vizyon ve misyonuna uygun olmayan politikaların uygulanması, bizleri bazı kararlar almaya zorlamıştır.
İyi Parti ailesi olarak yola çıkma amacımız, ülkemizin içinde bulunduğu “Ucube” yönetim sisteminden kurtulmak, Atatürk ilke ve inkılaplarından ödün vermemek, liyakatın ön planda olduğu kişilerin menfaatlerinin düşünülmediği çağdaş demokrasi ve insan haklarının yerleştiği bir Türkiye hayaliydi. Yerelteşkilat olarak verilen emeğin, aidiyetin, iyi niyetin ve en önemlisi gece-gündüz akıtılan alın terinin yok sayılarak siyasette başarıya ulaşılması elbette imkansızdır.
Yüce Türk Milletine ve Teşkilatımızın öngörüsüne rağmen, genel-yerel seçimlerde uygulanan yanlış politikalar, Seyhan İlçe Başkanlığı görevimin ifasını güçleştirmiştir.”
Doğrusu, Ercan Atalay’ın görevinden istiifasının nedeninin ne olduğunu anlayamadım..
Gösterdiği gerekçeler inandırıcı gelmedi..
Eski genel başkan Meral Akşener’i mi, yoksa yeni genel başkan Müsavat Dervişoğlu’nu mu suçluyor belli değil..
Atatürkçü- Milliyetçi çizgiden Akşener mi ayrıldı, Dervişoğlu mu?..
Genel ve yerel seçimlerde yanlış politikaları Akşener mi uyguladı, Dervişoğlu mu?..
Yerelde gece gündüz akıtılan alınterinin Akşener mi yok saydı, Dervişoğlu mu?..
Dervişoğlu’nu suçluyorsa büyük haksızlık yapıyor..
Söylediği tüm olumsuzluklar, Meral Akşener döneminde yaşandı..
Akşener’in genel başkanlığında, Atatürkçü- Milliyetçi çizgiden ayrılınırken, genel ve yerel seçimlerde yanlış politikalar uygulanırken, Atalay’ın aklında hiç istifa yoktu.
Aksine il yönetim kurulu üyeliği, milletvekili adaylığı, il başkan yardımcılığı, Seyhan İlçe Başkanlığı, hatta yanılmıyorsam belediye meclis üye adayı bile olmuştu..
Bugün istifa neden olarak gösterdiği her politikada katkısı vardı..
Demek ki, Ercan Atalay’ın ilçe başkanlığından istifa gerekçeleri gerçeği yansıtmıyor..
Atalay’ın, gerçek istifa nedenlerini kişisel olarak merak ediyorum..
İyi siyaset adına, gerçekleri açıklamak, iyi siyasetçinin kaçamadığı bir görev olarak İyi Partili Ercan Atalay’ın önünde durmaktadır.
ATMA MUSTAFA DESTİCİ!
Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin, Seyhan halkı için “Atma” diye kampanya başlatmış..
Seyhanlıların, çevrelerinde cadde ve sokaklara çöp atanları atma diye uyaracaklarına emin olduğunu söylemiş..
Oya hanımın “atma” çağrısını ben – Oya Tekin’in affına sığınarak - siyasette kullanacağım ve BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’ye “Atma Destici” diyeceğim..
Bana, “Atma Destici” dedirten konu şu:
Mustafa Destici, BBP Genel Başkanı olarak, Zafer Partisi Genel Başkanı Prof.Dr. Ümit Özdağ ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, kendisini ocaklı, Özdağ’ı ise ocaklı olmamakla suçlamış..
Aynen şu ifadeleri kullanmış: “Ümit Özdağ hiçbir zaman milliyetçi daire içinde değildi zaten. 80 döneminde biz hep ocaklardaydık, onu hiç görmedim.”
Evet böyle söylemiş Mustafa Destici..
“80 döneminde” derken sanırım 1978- 1980 arasından bahsediyor..
Hani o kanlı çatışmaların yaşandığı, kurtarılmış bölgelerin olduğu dönemden..
Mustafa Destici, Ümit Özdağ’ı (Ülkü Ocağını kastediyor) ocaklarda görmediği söylerken haklı..
Neden derseniz, silahlı kavgaların, siyasal cinayetlerin işlenmeye başlandığı, Ülkü Ocakları’nın ve ülkücüleri canlarını ortaya koyduğu 1988 yılında Mustafa Destici henüz 12 yaşındaydı..
Ocaklara gidip gelecek, o canların ortaya konduğu mücadeleye katılacak yaşta değildi.
1978’lerde Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinde yaşıyor ve büyük olasılıkla ortaokul birinci sınıfta okuyordu..
Ümit Özdağ ise aynı tarihte 17 yaşında ve lise öğrencisiydi. TED Ankara Koleji’nde okuyordu ve okulun son günü Ülkü Ocakları faaliyeti nedeniyle okuldan atılıyordu. Liseyi Aktepe Lisesi’nde tamamlamak zorunda kalmıştı..
Yani, Mustafa Destici ‘nin ocakların önünden geçmediği yıllarda Ümit Özdağ Ülkü Ocakları’nın içindeydi ve Ocak çalışmaları nedeniyle okuldan uzaklaştırılmıştı..
Destici’nin ortaokul birinci sınıfında Sivrihisar’da Ülkü Ocağı’na gittiğini farzedelim. Ankara’da Ocağın bünyesinde eylem yapan Ümit Özdağ ile karşılaşması, onu görmesi zaten olanaksızdı.
Onun için, 12 yaşındayken ocağa gittiğini, Ümit Özdağ’ı ocaklarda hiç görmediğini söyleyen Mustafa Destici’ye “Atma Destici” diyorum..
Mustafa Destici’nin ve ailesinin milliyetçilik geçmişini bilmiyorum ama, Ümit Özdağ ve ailesinin milliyetçilik geçmişinin dünya biliyor..
Belki de bilmeyen tek kişi Mustafa Destici’dir..
Destici’nin öğrenmesi için açıklayalım; Ümit Özdağ’ın babası Muzaffer Özdağ, Türkçülük mücadelesinde önemil yere sahipti..
Ödün vermeyen bir Türk milliyetçisiydi..
1960 ihtilalinde Alparslan Türkeş ile birlikte hareket etmiş, sürgüne gönderilmişti..
Yazdığı Türklük ve İslamiyet, Atatürk ve Türk Milliyetçiliği, Örtülü İstila ve Psikolojik Savaş, Türkiye ve türk Dünyası Jeopolitiği, Devlet Notları, Milli Güvenlik yazılar kitapları ile Türk milliyetçiliğine fikren de katkı sunmuştu.
Bu satırların yazarı olarak İstanbul Sirkeci civarlarındaki bürosunda bir kaç kez gidip elini öpmüşlüğümüz de var..
Ümit Özdağ, doğduğu günden bu yana Türk milliyetçiliği ile yoğrulmuş bir kişi..
Bugün kendisıne saldıran kimileri kısa pantolon ile gezerken o, Ülkü Ocaklar için okuldan atılmayı bile göze alıyordu..
Hasan Celal Güzel gibi islamcı yönü ağır basan bir siyasetçi bile, “Bana göre, Prof. Dr. Ümit Özdağ, Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli beyinlerin başında gelir ve katıksız bir milliyetçidir” diyerek, Özdağ’ın hakkını teslim etmiş, Türk milliyetçiliği içerisindeki yerine vurgu yapmıştı.
HEP AYNI HİKAYE
AK parti iktidarında, ekonomi kötü giderken hep aynı ifadeleri duyduk..
Ekonominin direksiyona geçenler, halka hep zorukların geride kaldığını, uygulanan politikalarla olumlu sonuçlar alınmaya başladığı anlatmışlar..
Gelin, birlikte geriye doğru bir gezinti yapalım, ekeonomiden sorumlu bakalanların neler söylediklerine bakalım.
Berat Albayrak: İktisadi faaliyette en kötü geride kalmıştır. (11 Mart 2019)
Lütfi Elvan: Veriler iyileşme patikasında olduğumuzu gösteriyor. (15 Hazran 2021)
Nurettin Nebati: Çok kısa sürede olumlu sonuçlar göreceğiz. (24 Aralık 20231)
Mehmet Şimşek: Enflasyonda en zoru geride bıraktık. (11 Temmuz 2024)
İfadelerle hiç değişmiyor..
Her gelen bakan, ekonomik zorluklar altında inim inim inleyen, yüksek enflasyonla yaşaması her geçen gün daha da zorlasşan halka hep aynı umudu empoze etmeye klkmışlar..
İyiye gidiyoruz..
En kötü geride kaldı..
Bakanların ekonomik darbğoaz ve enflasyon ile söyledikleri derlerken, ağzıma Nazan Öncel’in Nakarat adlı şarkısı takıldı:
Kimi yükseklerde uçuyor
Kim gerçeklerden kaçıyor
Hep aynı nakarat
Yarısı bayat, anlat anlat…