Son günlerde işe gelip giderken bir billboarddaki afiş gözüme takılıyor..
Özel bir eğitim kurumu kırk beş yolda elli bin öğrenciyi üniversiteli yaptığı belirtiyor..
Haklı olarak bir gurur kaynağı olarak vatandaşlara duyuruyor ve bu yolla yeni öğrenciler bulmaya da çalışıyor..
Özel bir eğitim kurumunun kırk beş yılı geride bırakması ayrı bir gurur, elli bin öğrencisinin üniversiteyi kazanması ayrı bir gurur..
Günlerdir o afişin önünden geçerken Tanrı biliyor ya, ne büyük başarı diye düşündüm..
Sonra, sanırım şeytan dürttü, kaç öğrencinin elli bini üniversiteli oldu, kaç bini üniversitelere uzaktan baktı diye düşündüm..
Şeytanın (Erlik Han beni affetsin) dürttüğü ve gör dediği şey, eğitim kurumun kuruluş yılı ve yurda yayılmış şube sayısıydı..
Üniversiteli yapılan elli bin öğrencinin tamamını Adana’daki okuldan mezun olduğunu düşünmüyorum..
Bütün Türkiye’ye yayılmış okulların tamamından mezun olan öğrenciler olduğunu düşünüyorum..
Söz konusu eğitim kurumunun kuruluşu 1980 yılına gidiyor..
Tabi 80’li yıllarda dershanenin yanında üniversiteye hazırlık dergisi olarak da öğrencilere hizmet vermişti.
Önceleri dershane olarak yurt çapında faaliyetinin sürdürürken 2006 yılından itibaren okullara dönüşmeye başlamıştı..
2015 yılında dershanelerin kapatılmasıyla tüm dershaneleri okula dönüşmüştü.
Kimi kaynaklarda 216 şubede iki yüz bin öğrencinin öğrenim gördüğü bilgisi, kimi kaynaklarda ise 2015 yılından itibaren Adana, Bursa, Malatya, Kırşehir, Nevşehir, Ordu, Diyarbakır, Denizli, Fethiye, İstanbul Çekmeköy, İstanbul Florya, Samsun, Kırıkkale, Elbistan, Ankara Batıkent, Erzurum, Şırnak, Mersin Silifke, Ağrı Doğubeyazıt, Batman, İstanbul Beylikdüzü, KKTC Gazimağusa, Sivas, Antalya, Manavgat, İstanbul Güneşli ve Siirt’te okul olarak eğitim veriyor..
Kaynaklardaki 216 şubeyi esas alırsak, kırk beş yılda yıl başına 5,14; 2015 yılından sonraki okul sayısının esas alınca yıl başına 41,15 öğrenci üniversiteli olmuş anlamı çıkıyor..
Tabii, üniversiteyi kazanan 5,14 ya da 41,15 öğrenciye karşılık, kaç öğrenci üniversite hayaline ulaşamadı orasını bilmiyoruz..
Bilmek ve elli bin öğrencinin üniversiteyi kazanmasının özel okul açısından başarı olup olmadığını saptamak için finalde, söz konusu okulda kırk beş yılda eğitim alan toplam öğrenci sayısının, her yıl mezun olan öğrenci sayısını bilmek gerek…
Seçmene selamın yeni aracı Filistin
Filistin’de yaşananalar, siyasal islamcıların rant kapısı, siyasetçilerin seçmene selam aracı oldu..
Bir yılı aşkın süredir, siyasal islamcıların Filistin’e destek adı altında kermesler düzenliyor..
Sözde Gazze Kermesi adıyla düzenlenen kermesle, masum insanların ölümünü paraya çeviriyorlar..
Onları artık kanıksadık ama son günlerde siyasetçiler de iç politika aracı olarak Filistin konusunu kullanmaya başladılar..
Siyasal iktidarı zaten biliyoruz..
Bir yıldır Türkiye Cumhuriyeti, KKTC’nin haklarından çok Filistin sorunuyla ilgileniyorlar..
Bakanlar, Filistin bakanları gibi açıklamalar yapıyorlar..
İktidar Filistin’deki olayları seçmeninin konsolide etmenin yanı sıra asgari ücret, emekli maaşları, yaşam pahalılığı, enflasyon gibi ülkenin ve yurttaşların yaşamsal sorunlarını unutturmak için kullanıyordu..
Son zamanlarda ana muhalefet te Filistin konusunda iktidar gibi konuşmaya başladı.
Türk milliyetçisi MHP bile artık ittifak ortaklığından mı bilinmez ama Filistin konusunda siyasal iktidarla paralel açıklamalar yapıyor..
Büyük partiler Filistin konusunu seçmene selam- iç siyaset için kullanır da küçük partiler durur mu?..
Tabela partileri bile Filistin konusunda ahkam kesmeye, siyasal iktidara koşut açıklamalar yapmaya başladı..
Onların da amacı örnek aldıkları partiler gibi, iç siyasette adının duyurmak, yapabilirse tabela partiliğinden küsürat partiler ligine yükselmek..
Filistin’i iç siyasete malzeme yapmak. Gerçek sorunları unutturmayı planlayanların atladığı bir nokta var..
Türk halkının büyük çoğunluğu Filistin konusunda siyasetçilerin yaptığı açıklamaları olumlu bulmuyor, o siyasetçiler gibi düşünmüyor..
Türkiye’nin daha bağımsız ve ılımlı politika izlenmesini istiyor..
Bu gerçek göz önüne alındığında Filistin söylevleri siyasal partilere ve siyasetçilere oy getirmeyecek, sandıkta oya dönüşmeyecek.
Zoran Milanović’den milli duruş
Hırvatistan Devlet Başkanı Zoran Milanović, son yıllarda pek de görmediğimiz milli bir duruşa imza attı..
Milanović, ABD ve NATO’nun Ukrayna için aldığı yeni karara uymadı ve Ukrayna’ya ve Ukrayna için Almanya’da oluşturulacak askeri merkezi asker göndermeyi reddetti.
Ukrayna’ya asker göndermenin Hırvatistan’ın ulusal çıkarlarıyla aykırı olduğunu ifade ederek, asker göndermeyeceğini açıkladı..
İşte ülkesinin ve ulusunun çıkarlarının düşünen lider..
Milliyetçi duruş ancak bu denli net biçimde gösterilir..
Ülkesini, taraf olmadığı bir savaşın içine sokmuyor..
Bir başka ülke için ortalığı ayağa kaldırmıyor..
Bir başka ülke için diğer ülkelerle işbirliği ya da tartışmalara girmiyor..
Varsa da yoksa da, Hırvatistan ve Hırvat ulusunun çıkarları diyor..
Ülkesine ve halkına sahip çıkıyor..
Tanrı her ülkeye, Zoran Milanović gibi milliyetçi liderler nasip etsin…