Türk ekonomisinin en büyük handikaplarının birisi de kayıtdışı ekonomik etkinlikler..
Bu tür etkinliklerin başında da adına "kermes" denilen ticaret sistemi geliyor..
Adanalılar olarak, sık sık kentin her tarafından "Kermes" adı aldında kayıtsız kuyutsuz, vergisiz ticaret yapıldığına tanık oluyoruz..
Özellikle dinsel yapılar, nerede boş bir dükkan bulsalar süresiz bir kermes düzenliyorlar..
Haftalarca gıdadan, giyime aklınıza gelecek her türlü malı satıyorlar..
Kermesler, içerikleri ile dükkan kirası ödeyen, vergisi veren namuslu esnaf ve tüccarlarla haksız rekabet yapıyorlar..
Dönercinin burnunun dibinde kermes ayağıyla birileri döner satıyor..
Ayda binlerce lira kira ödeyen, vergi veren giyim mağazasının bitişiğinde ayakkabından gömleğine, iş çamaşırından çorabına, pantolonundan kabanına kadar her türlü giyim eşyasını pazarlıyorlar..
Biri, sattığı her eşya için fiş ve fatura düzenleyip, elde ettiği paranın içinden kirasını, vergisi, çalışanların ücretlerini, SSK primlerinin ödeyim, elinde kalanıyla da dükkanını çevirmeye çalışıyor..
Diğeri, kermes adı altında her türlüt gıda, giyim ve hediyelik eşyayı satıyor.
Karşılığında ne bir fiş ne bir fatura..
Elindeki kara kaplı deftere günde ne kadar eşya sattığını ne kadar para kazandığını kayıt ediyor..
Kira, vergi, çalışan maaşı ve SSK primi gibi ödemeler yapmadığı için kazandığı para amiyane deyimiyle "kemiksiz" olarak cebte kalıyor..
İşte bu haksız rekabete belediyelerimiz çanak tutuyor..
Bunun son örneğini geçtiğimiz cumartesi ve pazar günü Turgut Özal Bulvarı üzerinde gördüm..
Civarda boş dükkan bulamamışlar olacaklar ki, Piri Reis Anadolu Lisesi'ne varmadan Özal Bulvarı kenarında bir apartmana ait otopark olduğunu sandığım boş bir alanda "Kermes" açmışlar..
Vergisiz kazanç sağladıkları eşyalarını satacak yerlerini ise Büyükşehir Belediyesi ile Çukurova Belediyesi çadır gönderekek sağlamış..
Hani şu, belediyelerin taziyeler için gönderdiği çadırlar var ya, işte onlardan birer tane göndermişler..
Boş alana bu çadırları kurmuşlar..
Kermes sahiplerine de kermesleri açıp, kolay yoldan, dürüst esnaf ve tacirlerle haksız rekabet yaparak paraları ceplerine doldurmak kalmış…
Büyükşehir Belediyesi'nin de Çukurova Belediyesi'nin de yaptığı bana göre yanlış..
Zabıta denetimleriyle kayıtdışı ticareti önlemekle görevli belediyelerin kayıtdışı ticarete kolaylık sağlamaları mantığa aykırı..
Belediyelerimiz bir an önce kendi halkına karşı haksız rekabete çanak tutmaktan vazgeçmesi gerekiyor..
Kermes adı altında kayıtdışı ticareti bırakın destek vermeyi, bir an önce engel olması gerekiyor..
***************
Finlandiya'daki Turancı Hareket
Bugac'ta iki yılda bir dönüşümlü olarak yapılan Turan Kurultayı ve Ataları Anma Günü, Macaristan'daki Turancı Hareketin Türkiye'de tanınmasını sağladı..
Türkiye'de artık herkes Macar Turan Vakfı'nı da siyasi yapılanma olan JOBBIK'i de biliyorlar..
Finlandiya'da hafta sonu yapılan seçimlerden milliyetçilerin siyasal yapılanması Gerçek Finler Partisi'nin zaferi ile çıktı..
Bu vesileyle, Finlandiya'daki Turancı faaliyetlerden ve yükselen Turancı Hareket'ten bahsetmek gerekir diye düşündüm..
Finlandiya'daki Turancı akımın kurucusu ve öncüsü Prof. Mathias Alexander Castren (1813 - 1852)'dir..
Castren'in Turancılık ile ilgili çok önemli çalışmaları bulunmaktadır.
Dil ve halkbilim çalışmaları yapan Castren, bir Fin milliyetçisi olarak Turancılık ideolojisini savunmuştur..
Ural-Altay dillerinin incelenmesine öncülük etmiştir..
Castren, Sibirya'da yıllarca süren araştırmalar bulunarak. Ural-Altay dillerinin karşılaştırmalı olarak incelenmesine katkılarda bulundu. En önemlisi, Fince'nin bu dil ailesinden olmasıydı. Ve bu inançtan yola çıkarak Finlilerin Orta Asya'dan geldiklerini, küçük ve soyutlanmış bir halk olmadığını, Macarlar, Türkler ve Moğollar gibi geniş bir toplumun parçası olduğu sonucuna vardı. Bu düşüncelerini 1849'da açıklamıştır. Coşkulu bir milliyetçi olan Castren'den sonra gelen Fin milliyetçileri de Castren'i benimsedi. Böylece Finlandiya'da Fince çalışmalar büyük önem kazandı. Castren'in Finlilerin gerçek yurtları ve Turan'la bağlarını gösterdiği çalışmaları ve görüşleri Finlandiya'da hala benimsenmektedir. Bugün Filandiya'da Turancı dernekler faaliyetlerini sürdürmekte, Turancı düşünceyi daha da yaygınlaştırmak için özveriyle çalışmaktadırlar.. Finli Turancı kandaşlarımız henüz Turancı bir parti kurmamış olsalar da, seçimlerde Fin milliyetçilerinin partisi olan Gerçek Finler Partisi'ne destek veriyorlar.. Turancı derneklerin çalışması sonunda Finlandiya'nın da Türkiye, Macaristan ve Azerbaycan'dan sonra Turancılığın dernekler ve parti düzeyinde etkili olduğu Turan coğrafyası parçasın olacağından hiç kuşkum yok..
Turancılık, tüm Ural-Altay kavimlerinin birliğini savunan siyasi görüş. İlk olarak Finliler, Macarlar, Estonlar ve Rusya içindeki Fin-Ugor kavimleri ile beraber Tunguzlar, Moğollar ve Türklerin bir araya getirilmesi fikri olarak ortaya çıkmıştır.
|
|
|
|
|
|
|
Avrupa'nın diğer bölgelerinde yaşayan Turan asıllı topluluklar arasında yayılmasında da Fin ve Macar Turancılarının büyük katkısı olmuştur. Finli ve Macar Turanclılarla Slovenya, Polonya ve Litvanya'da da Turancılık akımı gelişmeye başlamıştır.. Finli Turancı kandaşlarıma, girdikleri büyük mücadelede başarılar, Gençek Finler Partisi'nin en kıosa zamanda Avrupa'daki ikinci JOBBIK olmasını diliyorum.. Başarılarınızla kıvanç duyuyoruz!..
|
|
|
|
|
|
|
|