Adana’da Cumartesi günü yapılan bir eylem, komünistler ile İslamcıların Filistin halkıyla olan dayanışma eylemlerindeki farkı bizlere bir kez daha gösterdi.
Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi’nin düzenlediği bir etkinlikle komünistler, sosyalistler, yurtseverler, İncirlik ve diğer NATO üslerinin kapatılması için İncirlik’e yürüdüler..
NATO’ya karşı 1 Eylül’de İstanbul Kartal’dan başlayan yürüyüş Cumartesi günü İncirlik’te tamamlandı.
Cumartesi günü, Türkiye Komünist Partisi’nin de destek verdiği “NATO’ya ve Emperyalist Savaşa Karşı Göreve İncirlik Yürüyüşü” etkinliğine katılacaklar Uğur Mumcu Meydanı’nda toplandıktan sona otobüs kalkış yeri olarak belirlenen Atatürk Parkı’na yürüdüler.
Ellerinde Tür, Filistin, TKP ve Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi’nin bayrakları ile Atatürk Anıtı önünde toplanan kalabalık sık sık İsrail, NATO, Amerika ve AK Parti aleyhine slogan atılan toplantıda THTM temsilci ile TKP Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Aydemir Güler, İncirlik Yürüyüşünün gerekçesini ve önemini anlatırken, Filistin halkı ile dayanışma içinde olduklarını dile getirdiler.
Atatürk Parkı önünden otobüslere binen katılımcıların son durağı İncirlik oldu. İncirlik Üssü’nü yürüdüler. Üssün önünde konuşan Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi Kurucu Üyesi TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, yurtseverler, “şundan emin olalım eğer Türkiye’de emekçi halk iktidara gelinceye kadar biz bu üsleri söküp atamazsak Türkiye’de bir halk iktidarının ilk gününde yapacağımız şeylerden bir tanesi bu kötülük üslerini söküp atmak olacak” diye seslendi.
Okuyan, Adana'daki NATO Üssü sayesinde İsrail'e cephane taşındığını hatırlattı ve iktidara seslendi:
“Buradan kalkan nakliye uçakları Kıbrıs’a uğrayıp İsrail'e cephane götürüyorlar. O İsrail Filistin halkını katletsin, şimdi Lübnan halkını katletsin diye. Boşuna bu üs kapanmalı demiyoruz. Bir bildiğimiz var. Bizim bildiğimizi Türkiye’nin ‘yerli ve milli’ hükümeti de biliyor. Bir taraftan ‘yerli ve milli’ diyorlar, öbür taraftan her türlü işbirliğine giriyorlar. O yüzden İncirlik ve Türkiye'deki diğer 15 Amerikan, NATO üssü ve bir o kadar da radar derhal kapatılmalıdır. Onlar kapatmazsa bu halkın demir yumruğu kapatır.”
1977’lerden beri dostluğumuz süren TKP’li Hüseyin Alpan ve yine TKP’li Behzat Ata’nın daveti üzerine takip ettiğim eylemi izlerken aklıma, siyasal İslamcıların/dincilerin/cemaat ve sendikaların Filistin için yaptıkları eylemleri düşündüm; komünist, sosyalist ve yurtseverlerin Filistin halkıyla dayanışma eylemi ile siyasal islamcıların/ dincilerin eylemleri arasındaki farkı karşılaştırdım..
TKP’nin desteklediği Türkiye Halk Temsilcileri Meclisini eylemine katılanlar, Uğur Mumcu Meydanı ve Atatürk Parkı’nda Atatürk Anıtı önünde Adana’nın sarı sıcağı altında onlarca dakika ayakta beklediler, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarını kınadılar, İsrail’e lojistik sağlayan İncirlik Üssünün kapatılmasını istediler.
Ardından İncirlik’de üssün önünde yine onlarca dakikalar boyunca eylem yaptılar..
Eylemi düzenleyenlerin de, katılanların da aklında hiçbir maddi çıkar sağlamak, Filistin’deki olayları paraya tahvil etmeyi hiç mi hiç akıllarına getirmiyorlardı..
Oysa, olayların başladığı ilk günden meydanlara inen ve neredeyse bir yıldır siyasal İslamcıların eylemleri tamamen maddiyata yönelikti.
Hamas’ın yöneticilerine selam gönderen, “Direnişe devam” diyen siyasal İslamcıların eylemlerinde iş Filistin’deki dramı paraya çevirmek yatıyordu..
Filistin’e destek adına sürekli bir şeyler satıyorlardı..
O paraların ne kadarı Filistin’e gitti bilinmez. Kişisel görüşüm o toplanan paraların eylem adı altında ticaret yapan cemaat, vakıf ve derneklere kaldığını düşünüyorum..
Siyasal İslamcıları Filistin’e desteği, Duygu Cafe önünde ya da İnönü Parkı’nda kurdukları çadırlarda ve çadırların önündeki birkaç metrekarelik alanda insanları Filistin’e destek için yiyecek, içecek giysi ve almaya çağırmak olurken, İncirlik’e yürümek falan akıllarına gelmiyordu.
Komünistler ise çadır kurup bir şeyler satmak yerine sıcak altında Filistin halkı için İncirlik Üssü’ne yürüyorlardı..
Siyasal İslamcıların Filistin halkı ile dayanıştıklarının göstermek ve Hamas militanlarına selam gönderdikleri çadırlarda Filistin ve “tevhid” bayrakları açılırken, komünistlerin eyleminde Türk ve Filistin bayrakları yan yana dalgalandırılıyordu..
Din kardeşlerinin çıkar amaçlı eylemleri ne denli yapmacık ve yapay ise, komünistlerin eylemi tam tersi son derece samimi eylemdi.
Karalar’ın son hizmetleri
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Cuma günü iki hizmetini daha Adanalıların kullanımına sundu.
Yavuzlar Köprüsü ile Türkan Saylan Gündüz Bakımevi düzenlenen görkemli bir törenle hizmete açıldı..
Yavuzlar Köprüsü, Seyhan’ın iki yakasını, Seyhan ile Yüreğir’i bir kez daha birleştiriyordu..
Karalar’ın tamamlayarak hizmete açtığı Yavuzlar Köprüsü, devlette devamlılığın esas olduğunu gösteren önemli bir yapıttı...
Köprünün projelendirilmesi ve ilk çalışmaları önceki Büyükşehir Belediye Başkanı MHP’li Hüseyin Sözlü döneminde başlamıştı..
Sağolsun Zeydan Başkan, bazı başka belediye başkanlarının yaptığı gibi, kendinden önceki başkan tarafından başlatıldı diye köprüyü kaderine terk etmedi..
İçinde bulunulan maddi sıkıntılara karşın, Yavuzlar Köprüsünü tamamladı ve görkemli bir törenle halkın hizmetine açtı.
Karalar’ın, Büyükşehir’in yaptırdığı gündüz bakımevine Türkan Saylan’ın adını vermesi de ayrıca takdire değer bir tutum..
Ortaçağa özenenlerin açtığı okul, yurt ve hastanelere kerameti kendinden menkul hacı hocaefendilerin adını vermek için yarıştığı, siyasal iktidarın açtığı eğitim ve sağlık kurumlarına islam bilimlerinin üstadları kabul edilen hocaların, arap din önderlerinin adının koyduğu bugünlerde, Karalar’ın gündüz bakımevine bilim insanı Türkan Saylan’ın adının vermesi çok önemlidir..
Orada minicik çocukları, aile dışında ilk eğitimlerine adım atacaklar.
Öyle bir yere sözde arap ulemanın adları konulsa, çocukların bilinçaltına dinci iletiler gönderilmiş olacaktı..
Zaten, siyasal iktidarın, gündüz bakımevi, huzurevi, okul, yurt ve hastanelere ad verirken yeğlediği adlar, toplumun bilinçaltına siyasal İslamcılığı yerleştirme ereği yatmaktadır..
Yani dinci örgütlerini ve iktidarın koydukları adlar, toplumda siyasal İslamcılığı ve arap (suudi) tarzı bir yaşam tarzının yerleştirme ereğiyle planlı olarak konuluyor..
Zeydan Karalar’ın bir gündüz bakımevine Türkan Saylan adını koyması, bilim yolunda laik Türkiye için yeniden bir çoban ateşidir..
Zeydan Başkanı, bilim ve laik Türkiye yolundaki bu duyarlığı dolayısıyla gönülden kutluyorum.
Cuma günleri cami kapısında Kuran okuyan, Arapçaya kuran dili diyen cehaletin zirvesindeki siyasetçileri görünce, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökay Zeybek’in dediği gibi Zeydan Karalar’dan kopyalayıp, -sayın Zeybek pek çok kente diyor ama- aslında tüm kentlere götürmek gerekiyor..