Evet, 21 Ocak'tan itibaren Kozan'ın Dadaloğlu'na sahip çıkma, onun hemşehrisi olma şansı da, hakkı da yok..
Kozan, o hakkını, belediyesinin 21- 27 Ocak'ta düzenlediği Osmanlı Haftası etkinlikleri ile tamamiyle yitirmiştir..
Avşar ili olmaktan çıkıp Osmanlı eli olmuş, dolayısıyla Dadaloğlu başta olmak üzere şanlı tarihini reddetmiştir..
İP'in başkan adayı Musa Öztürk'ün başında bulunduğu Kozan Belediyesi, fiilen Kozan'ın tarihi reddetmiş bulunmaktadır..
Bir hafta boyunca Osmanlı Haftası kutlayan, Osmanlı anısına çorba simit dağıtanlar; Kozan'ın şanlı tarihi redderken, Osmanlı'nın Kozan'da gerçekleştirdiği zulmü ve soykırımı onaylamışlardır..
Kozan'ın Osmanlı Haftasını kutlamak yerine Osmanlı'nın Kozan'da yaptığı zulümleri ve soykırımları gelecek kuşaklara aktaracak etkinliklere imza atmaları gerekiyordu..
Kozan'ın bugün de nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Avşarlar tam 200 yıl boyunca Osmanlı'nın zulmüne, soykırım girişimlerine maruz kalmışlardı..
Avşarlar, 200 yıl bu zulme direnmişler..
Sonunda Osmanlı'nın silah gücü karşısında boyun eğmişler..
Osmanlı'nın katliamından kurtulan Avşarlar, Kozan'dan Anadolu'nun değişik yerlerine sürülmüşler, iskana tabi tutulmuşlar, yerleştikleri yerlere Avşar olduklarını anımsatacak adlar vermeleri yasaklanmıştı..
Dadaloğlu da bu şanlı direnişin içerisinde yer almış bir ozanımızdı..
Dadaloğlu, zorunlu iskân ve Kozanoğlu başkaldırısının içerisindeydi. Şiirlerinde Osmanlıların yerleştirme politikasına karşı Türkmenlerin ayaklanmasını anlatmış ve bu direnişi desteklemiş, yüreklendirmişti.
Dadaloğlu’nun şiirleri, Osmanlı'nın soykırım ve zorunlu iskan uygulamasına maruz kalan Türkmen aşiretlerinin çığlığı ve sözlü tarihidir.
Dadaloğlu, Osmanlı'nın yaptığı Türkmen soykırımını "Ölen ölür kalan sağlar bizimdir" diyerek tanımlamış ve Osmanlı'ya teslim olmayacaklarını dile getirmişti..
Avşarların Osmanlı'nın zulmüne direnişi "Ilgınca sılgınca görünen dağlar" adlı türküsünde şu sözlerle anlatmıştı:
"Aşağıdan akça çığın (koyun) ötünce
Katar başı, mayaların sökünce
Şahtan ferman Türkmen ili göçünce
Daha da hey, Osmanlı'ya aman mı?"
Daha da meşhur olan Kalktı göç eyledi Avşar Elleri" adlı şiiri ise Osmanlı'nın Türkmenlere yaptığı zulmü ve Türkmenlerin şanlı direnişini en iyi anlatan bir isyan türküsü olarak 200 yıldır dilden dile söylenegelmektedir..
Bugün Kozan Belediyesi'nin ve o belediyenin dağıttığı çorbayı hiç sorgulamadan içen Kozanlıların unuttuğu zulmü ve zulme direnmeyi muhteşem bir şekilde geleceğe taşımıştı:
"Kalktı göç eyledi Avşar elleri
Ağır ağır giden eller bizimdir
Arap atlar yakın eder ırağı
Yüce dağdan aşan yollar bizimdir
Belimizde kılıcımız Kirmani
Taşı deler mızrağımın temreni
Hakkımızda devlet etmiş fermanı
Ferman padişahın, dağlar bizimdir
Dadaloğlu'm birgün kavga kurulur
Öter tüfek davlumbazlar vurulur
Nice koçyiğitler yere serilir
Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir"
Türkmenlerin Osmanlı zulmünü en iyi anlattıkları dizelerden birisi de şudur:
"Şalvarı şaltak Osmanlı
Eğeri kaltak Osmanlı
Ekende yok biçende
Yiyende ortak Osmanlı"
Şanlı tarihini unutan ve halkına kan kusturanlar için hafta düzenleyip çorba dağıtan Kozan, reddettiği tarihin bir gereği bundan sonra Dadaloğlu'na hemşehrimiz diye sahip çıkmayı bırakmanın yanında, reddettiği büyük ozanın heykellerini sökmeli, ilçede değişik yerlere verilen Dadaloğlu, Avşar gibi adları zaman geçirmeden silmeli yerine, sahip çıktıkları zalimlerin adlarını vermeli, heykellerini dikmeli..
*************
CHP'liler ne yapacak?
Dün bu sütunlarda, "İP'deki ülkücüler ne yapacak?" diye sormuştum..
Ülkücüleri işkenceden geçiren idamlar isteyen, kafeslere koyan babasıyla övünen CHP'li adayla ilgili nasıl bir tavır takınacaklarını gündeme getirmiş, İP'deki ülkücüleri 31 Mart'ta samimiyet sınavını beklediğini dile getirmiştim..
Yazının sonunda, "Aslında aynı samimiyet sınavı CHP'de kendini sosyal demokrat, sol, sosyalist, Atatürkçü diye tanımlayan kişiler için de geçerli ama, onu da yarın yazıya dökelim…" demiştim..
Şimdi konuyu açalım isterseniz..
Bugün İP'liler ile birlikte sol kesimi de samimiyet sınavına sokan şansın, yaptıklarıyla övündüğü babası 12 Eylül'ün karanlık günlerinde MHP ve ülkücü Kuruluşlar Davası'nın yanısıra yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren'in yargılandığı davanın da savcısıydı..
MHP davasının yanısıra Dev-Yol davasının iddianamesini hazırlamış yüzlerce kişinin idamını istemişti..
Büyük olasılıkla, ülkücülere yaptığı işkenceli sorgulamaları Erdal Eren'e ve diğer sosyalist gençlere de uygulamıştı..
Yargılama sonunda, Erdal Eren, avukatların yaşının küçüklüğü ile ilgili dilekçeleri işleme konulmadan, yaş saptaması yapılmadan alelacele yaşı büyütülerek henüz 17 yaşında iken 13 Aralık 1980 tarihinde darağacına gönderildi..
Ayrıca, darbecilerin "bir sağdan, bir soldan" kuralını uygulmaya koymuş, ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu ilesoscu Necdet Adalı'yı idam ettirmişti..
Şimdi, babasıyla övünen siyasetçiyi belediye başkan adayı olarak halkın önüne çıkaran CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu her 13 Aralık'ta Erdal Eren'i anan açıklamalar yapıyor..
Çok sayıda CHP'liler de sosyal medyada 13 Aralık tarihi geldiğinde, "Yaşını büyütüp astılar" diye Erdal Eren hakkında paylaşımlar yapıyor..
İşte o paylaşımları yapanları, tıpkı İP'deki ülkücüler gibi 31 Mart'ta bir samimiyet sınavı bekliyor..
O siyasetçiye verilen her oy, ülkücüleri olduğu gibi Erdal Eren'i de idamı götüren soyadını aklama olacaktır..
O zaman da, 13 Aralıklarda yapılan paylaşımla hiç bir geçerliliği olmayan birer şov paylaşımları olarak belleklerde yerini alacaktır…
*************
Güzel bir çalıştaydı
Adana Büyükşehir Belediyesi'nce düzenlenen 3. Türk Dünyası Sanat Çalıştayı tamamlandı..
İlk iki akla geldiğinde bu kez kusursuz sayılacak bir çalıştay gerçekleştirildi..
Çalıştayın düzenleyicileri Zeynep Sözlü, Prof. Dr. Birsen Çeken, Doç, Dr. Gültekin Akengin ve Mahmut Tülek gerçekten muhteşem bir çalıştaya imza attılar..
Yürekten kutluyorum..
Bu saydığım kişilerle birlikte çalıştaya emeği geçenlerin tamamına teşekkür ediyorum..
Çalıştayda sanatçılara sunulan olanaklar çok iyiydi..
Çalıştayda kendisi de tablo yapan Birsen Çeken ile Gültekin Akengin'in sanatçıların daima yayında olmaları ayrıca takdire şayan bir davranıştı..
Açılış ve kapanış törenleri de çok güzeldi..
Harika olan bir başka şey de, 75. Yıl Sanat Galerisi'ndeki çalıştayın kapanışı, serginin açılışı nedeniyle düzenlenen etkinlikten sonra otelde gerçekleştirilen etkinlikti..
Otel'den ayrılışından sonra 8 saati aşkın bir süre birlikte Adana'yı gezdiğimiz Sekel Türkü sanatçı dostum Julia David ve havalanından uğurladığım bir kaç diğer sanatçı dostlarımız, otelde yapılan etkinliği ve başta Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü ve eşi Zeynep Sözlü hanımefendi olmak üzere Birsen Çeken, Gültekin Akengin ve Mahmut Tülek'in gösterdiği ilgiden çok memnun kaldıklarını dile getirdiler..
Sanatçılarımızın Adana'dan Çalıştay'dan ve yetkililerden memnun olarak ülkelerine dönmelerinden kıvanç duydum...