Adana siyasal açıdan en talihsiz dönemini yaşayacak anlaşılan..
Bir zamanlar, en büyük bakanlıklarını yöneten siyasetçilerle temsil edilen Adana, günümüzde Meclis görevi ile parti görevininin ayrımının farkında olmayan siyasetçilere mahkum oldu..
Mehmet Ünaldılar, Ahmet Topaloğulları, İbrahim Tekinler, Halit Dağlılar gibi toplumda ağırlığı olan, işlerini layıkıyla yapan siyasetçiler gidince meydan üstlendiği görevin ne olduğunu bilemeyenlere kaldı..
Bir siyasetçi düşünün..
Hasbelkader vekil seçiliyor..
Toplumda karşılığı olmadığı için bir dönem sonunda siyaset sahnesinden siliniyor..
Sonra bir daha kader yüzüne geliyor, yine hasbelkader ikinci kez vekil seçilme şansını buluyor..
Ama, iki vekillik aktif, aradaki pasif siyasetçiliği döneminde, Meclis görevi ile parti görevi ayarısdaki ayrımın farkına varamıyor..
Partisinde verilen bir görevin Meclis görevi sanıyor..
Tanrı bilir, Meclis'te resmi bir görev verilirse, herhalde AB görevi falan zannedecek..
Bizdeki de şans işte!..
Gele gele, onca büyük siyasetçiler çıkaran Adana'da, meclis görevi ile parti görevi ayrımını bilmeyen siyasetçilerin dönemine rast gel!…
Kör talih…
*******************
Parlamenter sisteme dönüştü samimi değillerdi
Türkiye üç gündür yeni bir sistemle yönetilmeye başlandı..
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ifadesiyle, Cumhuriyet üçüncü evreye girdi..
Seçim sürecinde, AKP ve MHP'den oluşan Cumhur İttifakı, yeni sistemi kuracaklarını açık açık deklare etmişlerdi..
Cumhur İttifakı'nın Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan, yeni sistemde cumhurbaşkanı olarak yapacaklarını vaad ederek oyları topladı ve yeni dönemin ilk cumhurbaşkanı oldu..
Rakipleri CHP adayı Muharrem İnce ile İP adayı Meral Akşener de hem seçildiklerinde yeni döneme geçişe izin vermeyeceklerini ve parlamenter sisteme dönüş sözü vermişlerdi, hem de Erdoğan ile vaat yarışına girmişlerdi..
Şeker fabrikalarını yeniden açacağını vaadini mi vermediler..
Üretime yönelik ekonomi politikasıyla yeni sanayi kuruluşları oluşturma vaadini mi ararsınız..
Hatta Meral Akşener gibi hızını alamayıp, tüm ülkenni banka kredi borçlarını kapatma sözü bile vereni gördük..
Seçim atmosferi içinde, hiç kimse İnce ve Akşener'e "bu ne yaman çelişki" diye sormadı..
Bir taraftan yeni sisteme geçmeden parlamenter sisteme dönüş sözü veriyorsunuz, bir yandan ise sanki yeni sistemin cumhurbaşkanı olacakmış gibi icaraat sözü veriyorsunuz diye soran olmadı..
Kimse çelişkilerini yüzlerine vurmayınca da, meydanlarda atabildikleri kadar attılar..
Vaadlerin sonu gelmedi..
Her iki aday bel bağlayanlar, İnce ve Akşener'in meydanlardaki vaatlerini dikkate almadan yeni sisteme geçildi diye karalar bağladılar..
Halbuki, güvendikleri, oy verdikleri o kişiler de seçilseler değişen bir şey olmayacaktı…
Zira onların hovardaca savurdukları vaatleri, parlamenter sisteme dönülmeyeceğini gösteriyordu..
Nedense bu gerçeği anlamamaya çalıştık..
Gerçekleri görmemek için gözlerimizi kapattık..
Zannettik ki, gözlerimizi kapayınca İnce ve Akşener kazansalar da yeni sisteme geçeceğiz gerçeği ortadan kalkacak..
Tabii, bu gerçeğin farkında olup dile getirenler de oldu..
Ama onları da hem dikkate almadık, hem suçladık..
Örneğin, İyi Parti kurucularından ve GİK üyesi Adanalı gazeteci Ruhat Mengi, Meral Akşener'e yönelik, “Hem bir kez daha Millet İttifaki'na acil "parlamenter sistem çagrısi" yapıyor, hem de vaatler gırla gidiyor. Parlamenter sistemde CB TARAFSIZ ve PARTILER ÜSTÜ'dür. Bu vaatleri nasıl tutacak? Millete açıklaması lazım. Kavram kargaşasıyla seçime gidilmez!” dedikten sonra cevaplaması için Meral Akşener’e şu soruyu sordu: “Bir noktayı CB adaylarına soralim. Mesela Akşener cevaplasın; halka "parlamenter sistem" sozü verdi. Parlamenter sistemde CB yürütmeye karışamaz. Bütün o vaatleri nasil tutacak? Bir de... Kendisi CB olunca partisinin genel başkanı büyük ihtimalle kim olacak?" şeklindeki sözleriyle Akşener'in kazanması halinde parlamenter sisteme dönmeyeceğini anlatıyordu..
O zaman bir çoğumuz Ruhat Mengi anlamamıştık..
Ne demek istiyor diye kafa yormamıştık..
Akşener ve İnce'ye oy verenlerdeki, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesi nedeniyle yaşadıkları moral bozukluğuna bakarsak, hala anlamamışız!…
******************
AKP'de aday bolluğu yaşanacak
Erken genel seçimlerin sonuçları Adana'da tüm siyasal partiler ilginç bir durum ortaya çıkardı..
CHP Seyhan'da birinciliği AKP'ye kaptırdı..
Sadece Çukurova ve Karataş ilçelerinde birinciliğini korudu..
MHP ise belediye başkanlıklarını kazandığı tüm ilçelerde hezimete uğradı..
Seçim sonuçları, eğer normal zamanında yapılırsa, 9 ay sonraki seçimlerde MHP'deki tüm belediyelerin AKP'ye geçeceğini, CHP'deki Seyhan Belediyesi'nin AKP'nin kazanma olaslığının daha yüksek olduğunu gösteriyor..
Bu durumun siyasetçiler, özellikle yerel yönetimlerde başkanlık ve meclis üyeliği hayalleri görenlerin de dikkatinden kaçmadı..
Çok sayıda siyasetçinin AKP'den aday olduğunu ya kendileri ya da çevresindeki adamları dillendirmeye başladılar..
Yılda es kaza selam versen, "Ben AKP'den falanca yere adayım" diyor..
Şöyle bir bakıyorsun AKP'den bırakın başkan adayı meclis üyesi aday listelerine girmeleri bile pek olası görünmüyor ama, şimdiden yola düşmüşler..
Belli ki, erken kalkan yol alır ilkesini rehber edinmişler..
Bazı kişiler de, falanca kişinin arkasında ne bakanların, ne vekillerin, ne STK'ların olduğunu öne sürerek, AKP'den adaylığı kesin diye yemin billah ettiklerini, halkta algı uyandırmaya çalışıyorlar..
İlginçtir, MHP'den meclis üyesi seçilmiş bazı siyasetçiler de partilerinden çok AKP'yi savunuyorlar..
Onları dinlerken insan, MHP'nin değil de AKP'nin meclis üyesi diye düşünmekten kendini alamıyor..
15 gündür adayım diye yola çıkanları, arkasında falanca devler var denilenleri görünce şimdiden söyleyelim, yerel seçimlerde AKP'da inanılmaz bir aday bolluğu yaşanacak..
AKP bile şaşıracak bu duruma!...