Şu siyaset gerçekten bir alem..
Kimin nerede kiminle olduğunu anlamanız, tahmin etmeniz olası değil..
Bırakın değişik zamanları, aynı anda bir yerde birbirlerine olmadık hakaretler yağdırırken, bir başka yerde kol kola girebiliyorlar..
Türkiye'de sanırım siyasetin en omurgasız olduğu dönemler yaşanıyor..
Bizde ki şansa bakın ki, biz de o günlere denk geldik..
Birbirlerine olmadık söz söyleyen, yapılmadık suçlama bırakmayanlar, bir başka yerde rakip gördükleri siyasetçi ve siyasal parti lehine işbirrliği içerisine giriyorlar..
Bunun son örneği Mersin ve İmamoğlu'da yaşanıyor..
Bilindiği üzere, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, İyi Parti'den adaylığını açıklamıştı..
Ancak, parti yönetimininin evrakları geç vermesi nedeniyle aday olamamıştı…
Bunun üzerine her fırsatta MHP'ye saldırmayı ana ilke edinen İyi Partililer en tepe yöneticisinden sıradan üyesine kadar MHP'yi kumpas kurmakla suçlamışlardı..
Buldukları formul, Demokrat Parti'den tavşan parti yaratmak olmuştu..
Burhanettin Kocamaz, adayını çeken DP'nin Mersin Büyükşehir Beledeiye Başkan Adayı olmuştu..
Şimdi o adaylığa da itiraz var, sonuç bugün belli olacak..
Mersin'de bunlar yaşanırken, eş zamanlı olarak İmamoğlu'da benzer olaylar yaşanmaya başlandı..
Önce, MHP'li Gazi Adamhasan'ın başında bulunduğu belediyenin hoparlörlerinden Demokrat Parti Adayı Kadir Altunköse'nin aday olamaycağı anonsları yapıldı..
Arkasından, Mersin'de birbirini kumpasla suçlayan Cumhur ve Millet İttifakı'nın İmamoğlu'ndaki aktörleri, kolkola girdikleri ve Kadir Altunköse'nin adaylığına itiraz ettikleri ortaya çıktı..
Mersin'de gırtlak gırtlağa gelen Cumhur ve Millet İttifakları, Demokrat Parti ve adayı Kadir Altunköse'ye karşı kol kola girmişler, birlikte itiraz ederek Altunköse'nin seçime girmesini engellemeye ve demokrasinin işlemesini önlemeye çalışmışlardı..
Seçim Kurulu bugün kararını verecek..
Sonucun ne olduğu çok önemli değil..
Kadir Altunköse seçime girse de girmese de, toplumun siyasal belleğine kazanacak bir gerçek var:
Siyasal gelecekleri için birbirlerine hakaretler yağdıran Cumhur ve Millet İtifakı, güçlü gördükleri bir rakip çıktığında kavgalarını, hakaretlerini bir yana bıraktıkları ve demokrasinin işlememesi için güçbirliği yaptıkları gerçeği..
**********
İmamoğlu halkına düşen görev
Cuma ve cumartesi günü Türk siyaseti açısından ibretlik birlikteliklere tanıklık eden İmamoğlu halkının 31 Mart seçimlerinde sorumluluğu daha da arttı..
İlçe sakinlerinin, iki ittifak kapsamında 7 partinin, bir siyasal parti ve 10 yıl belediye başkanlığı yapmış bir siyasetçiye karşı gerçekleştirdikleri işbirliğini çok iyi değerlendirmek zorunda..
Görevleri demokrasiyi yaşatmak olan o partilerin ve yönetici ve adaylarının demokratik kurallarının işlemesini engellemek için yaptıkları işbirliğini enine boyuna değerlendirmeli..
Sonra da 31 Mart'ta sandığa gidip hak ettikleri dersi vermelidir..
Demokrasiye sahip çıkmak birincil görev haline gelmiştir..
Bu görev sadece Demokrat Partililere düşmüyor elbette..
Kumpasın içinde yer alan tüm parti ve adaylara sandıkta demokrasi dersi vermek, o partilere mensup yurttaşların da boynunun borcu olmuştur..
İttifaklar dışındaki partilere verilecek her oy, siyaset bezirganlarının bir daha rakiplerini antidemokratik yollarla safdışı etme girişiminde bulunma cesareti kendilerinde bulmalarını engelleyecektir..
*********************
AKP'deki muhaliflerin umudu Kafdağı'ndan da uzak
AKP içerisindeki muhalefet tüm strajilerini Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 31 Mart'taki seçimlerde tökezlemesi üzerine kurmuş durumda..
Yıllardır dillendirilen yeni parti kurma kararını bile bu stratejiyle yaşama geçirmeye planlıyorlar..
Bilindiği gibi, eski Cumhurbaşkanı Abdullaüh Gül, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, eski bakanlardan Ali Babacan, AKP içindeki muhalif kanatlar olarak biliniyor..
Hepsinin de yıllardır arzu ettikleri ama bir türlü uygulamaya geçiremedikleri parti kurma hayalleri var..
Hayal diyor, çünkü hayalden öte geçmiyor, herhangi bir planlaması bulunmuyor..
Tek plan, Erdoğan başkanlığındaki AKP'nin tökezlemesi…
İçlerinde en hızlısı Ahmet Davutoğlu olduğu söyleniyor..
Neo-Osmanlı ütopyası ile Türkiye'yi Suriye bataklığına sürükleyen Ahmet Davutoğlu'nun partiyi kurarak diğer muhaliflerin bir adım önüne geçmeyi, onlara "bakın işte parti var. Yeni parti kurmayın buraya gelin" demek istediği ifade ediliyor..
Ancak, ekibindeki kişilerin Davutoğlu'ndan 40 ilde örgütlenme çalışmasının tamam olmasına karşın, 31 Mart seçimlerinin sonuçlarını beklemesini istedikleri söyleniyor..
Abdullah Gül ve Ali Babacan ile arkadaşlarının ise 31 Mart seçimini bekledikleri biliniyor..
Muhalifler cumbur cemaat AKP'nin 31 Mart'ta alacağı oya bakacaklar..
Eğer AKP yüzde 35'in altına düşerse parti kuracaklar..
Anlayacağınız, parti kurmak için öne sürdükleri koşula bakınca, AKP'li muhaliflerin ipe un serdiğini, umutlarının Kafdağı'nın bile ardında olduğu anlaşılıyor..
AKP yüzde 35'e inmeyeceğine göre, AKP'deki muhaliflerin parti kurma hayalleri bir başka seçime kalacak…