24 Haziran seçimleri sonrasında MHP'li belediye başkanları kendileri açısından hayli sıkıntılı geçecek bir zor bir sürece girdiler..
Bir çoğunun siyasal kaderi bir kaç ay içerisinde belli olacak..
Büyük bir çoğunun siyasal yaşamlarının, başkanlık dönemlerinin sonuna yaklaştıklarını şimdiden söyleyebilirim..
Zira, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 2019 mart ayında yapılacak yerel seçimler için çalışmalara başladı bile..
Bahçeli, kurmaylarına, cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın galip çıktığını ifade ederek, sırada 2019’da yapılacak yerel seçimlere odaklanması talimatını verdi.
Tabi, bu arada erken seçim nedeniyle rafa kaldırılan raporlarda raflardan indi…
MHP, yerel seçimler için belediye başkanlarından taahhütlerini ne ölçüde yerine getirdiğini gösteren bir rapor hazırlamasını istemişti. Ancak erken seçim kararıyla belediye başkanlarının hazırladığı raporlar rafa kaldırılmıştı. Bahçeli, kurmaylarına söz konusu raporların yeniden incelenmesi talimatını verdi.
Tüm belediye başkanlarının seçimlerden önce halka verdikleri vaatler Bahçeli'nin önünde..
Şimdi bunlar, başkanlardan istenen yaptıkları yapamadıkları işler listesiyle dikkatli ve sıkı bir karşılaştırma yapılacak..
Yani, başkanların Bahçeli'ye yapmadıkları işleri yapmış gib gösterme şansları hiç bulunmuyor..
Çünkü, başkanların vaatlerinin ne kadarını yerine getirdiği, başkanların verdiği raporun yanında o yöredeki insanlara da soruluyor..
Bu çerçevede başkanların bugüne kadarki performansları, halkla diyalogları ve uyguladıkları projeleri mercek altına alındı. Nihai adaylıkta bunların da dikkate alınması bekleniyor…
Az oyla seçimin kaybedildiği yerlerle son seçimde aday olan ve bu talebi devam edenlerle ilgili bir portföy oluşturulacak…
Tabi değerlendirmelere, belediye başkanlarının tarla kurultayından cumhurbaşkanlığı ve erken genel seçimlere uzanan süreçte MHP'de muhalefete destek verip vermedikleri, tala kurultaylarına aday taşıyıp taşımadıkları, belediyenin olanaklarını İP'e peşkeş çekip çekmediklerine de bakılacak..
Bunlar için eldeki verilerin yanında belediye başkanlarının sorumluluk bölgesindeki partili partisiz kişilerden sağlanacak bilgiler de değerlendirmede gözönünde tutulacak..
*****************
Türk milliyetçileri İP'i koparacak!
Meral Akşener'in egosu ve Türk milliyetçiliği söylemlerine ters ifadeleri İP'ten kaçışının başlangıcı oldu..
Kurucular Kurulu Üyesi Hediye Akdere ve Elazığ Kurucu il Başkanı Abdulvahap Erdem'in isftifalarının gerekçesini oluşturan, Akşener ve İP'in Demirtaş ve PDP'yi Kürt haraketinin temsilcisi olarak görmeleri, Akşener'in oyuununa düşen Türk milliyetçilerinin yol yakınken dönmeye başlamalamalarına neden oldu..
Akdere ve Erdem'in İP'ten kopuşlarının denenleri, bir şekilde Meral Akşener'in etkisi altında kalıp İP'e katımlmış tüm Türk milliyetçilerinin ayrılış gerekçesi oluyor..
Afyonkarahisar Belediye Başkanı Hayrettin Barut'un istifasıyla ilgili yaptığı açıklama, Ülkücüleri kandırmak için Türk milliyetçisi görünümüyle çıktığı siyaset arenasında evrildiği notkttayı da gözler önüne seriyor:
"Vefa unutulmuş, liyakat terk edilmiş, demokratik kurallar; geçmişe olan kin ve elde edilen fırsata kurban edilmiştir. Toplumun beklentisi olan ve herkesi kucaklayan bir kadro oluşturulamamış tüm toplumun kendini içinde bulacağı bir söylem ortaya konulamamış, amaç ve düşüncesi net olarak ifade edilememiştir. Dün ülkücüleri bakan, başbakan, iktidar yapma vaadi; Meral Akşener’i Cumhurbaşkanı yapma vaadine evrilmiştir. İktidar olma hedefi sadece birkaç zatı muhteremi milletvekili yapma gayretine dönüşmüştür.
Yola ilk çıkıldığı günden bu yana sayın genel başkanın yanında yer alan arkadaşlarımızın emekleri, duyguları, inançları kullanılmak suretiyle hareket edilmiştir. Yola bulduklarını, yola çıktıklarına tercih etmişlerdir. Bugüne kadar gelinen her bir aşamada bir önceki aşamanın insanları, emekleri ve ortaya koydukları düşünceleri unutulmuştur.
Bir Türk milliyetçisi ve hayatını bu uğurda vakfetmiş biri olarak bardağı taşıran son damla bölücü bir partinin Kürt kökenli vatandaşlarımızın siyasi temsilcisi olarak nitelendirilmesi, bu suretle hem Kürt kardeşlerimize hakaret edilmesi hem de bölücülük yapılması kabul edilebilir bir husus değildir. Dün itiraz ettiklerimizin daha fazlasını her ne adına olursa olsun kabullenmemiz ve onaylamamız mümkün değildir. Dava ve ilke uğruna vakfedilen bir ömrü, bir kişinin hava ve hevesine kurban etmemiz, birkaç kişiye makam ve mevki sağlamak üzere harcamamız söz konusu olamaz. Partideki konumum itibari ile siyasal bir ortaklıktan bahsedilemeyeceği gibi, siyaset etme ve yönetmede tenakuza düştüğümüz bir gerçektir. Partinin temel fikirlerinin olmayışı, bu çelişkide rol oynamıştır. Bu gibi sebeplerle kimseden siyasi İkbal beklemedim. Milletvekilliği seçimleri için adaylık müracatında da bulunmadım. Sonuç; 1 Kasım 2015 tarihinden bugüne kadar gelinen noktada kişisel bir günahım ve hatam var ise bundan dolayı milletimden ve dava arkadaşlarımdan özür diliyorum. Ancak yarınlarda yaşanacak daha büyük günaha ve vebale ortak olmamak adına iyi partinin kurucular kurulu üyeliği ve parti üyeliğinden istifa ediyorum."
Uşak İl Başkan Yardımcısı Çağrı Alpkaya'nın açıklamaları da, bana göre geç, ama Meral Akşener'e inanan Türk milliyetçileri için erken sayılacak bir gerçeklerin farkına varışın kanıtıdır..
Alpkaya'nın “Bu kadar Ülkücüyü liste dışı bırakmanızın sebebi “ne kadar az ülkücü, o kadar az problem” politikası mı olmuştur. Bu devletin yönetiminin Türk milliyetçileri elinde olmasını istemediniz mi? Sizin FETÖ’cü damgası yememeniz için TV ve sosyal medyada hakaretlere maruz kalan Yılma Durak ve yol arkadaşlarınıza ahde duygunuz bu kadarla mı sınırlı? Bu listelerle teşkilatlarınızda istifaların olacağını ve iktidara gideceğini söylediğiniz partinizin bitiş noktasına geleceğini görmediniz mi?” şeklindeki sorularını Meral Akşener'i inanıp İP'e giden tüm Türk milliyetçilerinin sorduğu sorulardır…
Manisa Salihli'den genç Türk milliyetçisi İlyas Çınar'ın istifa gerekçesi, İP'in milliyetçilikten ve vatanseverlikten uzak bir yapı olduğunun genç ülkücüler taraffından da anlaşıldığını bizlere gösteriyor..
İlerleyen süreçte Meral Akşener'in Türk milleytçilerini ve ülkücüleri neoliberalizme eklemle girişimi çok daha net anlaşılacak ve İP'ten ayrılışlar artarak sürecektir...
************
Bayrama gidiliyor, patates yetiştiriliyor
Televizyonlara, gazetelere bakarsanız, Suriye, yıllardır rejimin neden olduğu iç savaşı yaşıyor ve milyonlarca insan yerinden yurdundan oldu, yaşamını yitirdi, taş üstünde taş kalmadı..
anlatılanlar böyle ama, yaşananlar bu iddiaları yalanlıyor..
Bakınız, Ramazan Bayramı'nda tam 52 bin 114 Suriyeli mesken tuttukları Türkiye'den Suriye'ye bayram geçirmeye gittitiler..
Bu rakam devletin resme rakamları..
50 bini aşkın insanın bayramı kutlamak için gittiği bir ülkede savaştan söz etmek mümkün mü?..
Hangi akıllı, savaşın olduğu bir yere bayram kutlamaya gider!..
Şimdi bu 50 bini aşkın Suriyeli'den 20 bin 780'i 20 gün tatil yaptıktan sonra Suriye'den Türkiye'ye dönüş yapmışlar..
İnsanın savaşın olduğu bir ülkeye bayram kutlamak için gitmesi, günlerce kalması, sonrasında da elini kolunu sallayarak dönmesi olası değil..
Eğer bunlar yapılıyorsa, o ülkede savaş mavaş yok demektir..
Üstelik, patates ve soğan fiyatlarının yükseldiği dönemde hükümet fiyatları aşağıya çekebilmek için Suriye'den patates ithal ediyor....
Yani, savaşın yerle bir ettiği, insanların terkettiği bir ülkede sanırım hayaletler tarlaları ekmiş, patates hasadı yapmış ve barışın egemen olduğu ülkemize de satmışlar..
Bir ülke düşünün..
Bir taraftan savaşın sıcaklığını yaşıyor..
Halkı ya savaşta ölüyor ya ülkeyi terkedip komşu bir ülkeye gidiyor..
Sonra o savaştan kaçan insanlar, bayramı kutlamak için savaşın göbeğine gidip 20 gün kalıyorlar..
Tekedilen ülke bir taraftar savaşıyor diğer taraftan bombaların altında tarım yapıyor, patetes ekip yetiştiriyor ve halkının sığındığı ülkeye ihraç ediyor..
Birileri bizimle ile fena kafa buluyor!…