Anlaşılan nankörlük veya vefasızlık genetik ve ruha işleyen bir özellik..
Siyasi gelişmelere bakınca, nankörlüğün ve vefasızlığın sonradan kazanılabilecek bir şey olmadığını düşünüyorum..
Genetiğinde varsa da, ne yaparsanız yapın daima karşında bir "nankör kedi" bulma olaslığıyla karşı karşıyasınız demektir..
Bazıları için "Vefa" sadece İstanbul'da bir semt ve boza adı..
İP'li Aytun Çıray ve Ümit Özdağ ile Saadet Partisi'nin çakma Che'sinin Millet İttifakı ile ilgili açıklamaları Türk siyasetinde her daim gördüğümüz nankörlük ve vefasızlığın son örnekleri oldu..
Aştun Çıray ve Dinci Che, daha kesin sonuçları beklemeden "Millet İttifakı"nın tek seçimlik olduğunu ve bittiğini ilan ettiler..
Ümit Özdağ ise bir adım daha attı, İP'in hüsranından CHP'yi ve Millet İttifakı'nı sorumlu tuttu..
Özdağ, Habertürk ekranlarından milletin gözünün içine baka baka, ""Koyduğumuz hedeflere ulaşamadık. Bunun nedenleri var. Benim kişisel kararım CHP ile seçim ittifakı bize oy kaybettirdi" dedi..
İP'in başarısızlığını CHP'ye bağladı..
Saadet Partisi ve Demokrat Parti ile üçlü ittifak yapmış olmaları halinde 24 Haziran'dak aldıkları oyun çok daha üstünde oy alacaklarını iddia etti..
Gel de nankörlük ve vefasızlık deme!..
İP'in aldığı yüzda 9'luk oyun en az yüzde 5'inin CHP'nin oyu olduğunu bizim kadar Özdağ da biliyordur..
Meral Akşener'in yüzde 7'lik oyunda bile hatırı sayılır bir CHP oyunun olduğunu da aslında yadsıyamaz..
Ümit Özdağ bütün bu gerçekleri yok kabul ediyor..
Hatta, CHP'nin "demokrasi" adına, İP'in seçimleri girmesini sağlayabilmek için ikinci bir Güneş Motel skandalını göze alıp, 15 milletvekilini İP'e transfer etmesini bile unutmuş..
CHP'nin demokrasi adına İP'e verdiği desteğin yanlış olduğunu başından bu yana söyleyen birisiyim..
Hatta, sırf bu nedenle dostluklarımıza son verdiğimiz CHP'li eski dostlarımız da oldu..
Yukarıda Tanrı var, İP'e verilecek desteğin yanlış olduğunu söyleyen biri olarak İP'in bu kadar nankör çıkacağını, vefasızlığı bu noktaya getireceğini düşünmemiştim..
En azından yerel seçimlerin sonuna kadar koşar adım girdikleri "Millet İttifakı"na sahip çıkacakların sanıyordum..
Akşener ve yanındakilerin geçmişteki vefasızlıklarını bilen biri olarak bugünkü vefasızlığı hesap edememek de benim ayıbım..
Gelelim, Ümit Özdağ'ın İP'i şahlandıracağını sandığı ittifaka..
İP, SP ve DP'nin yer alacağı bir ittifakın kurulması için önümüzde bir fırsat var..
Yerel seçimlere bu ittifakla girebilirler..
Girmeleri de gerekiyor..
Kendilerini aşağıya çekmekle suçladıkları CHP'nin İP, SP ve DP'ye neler kattığını, ne kadar oy alacaklarını görmek için bu fırsatı kaçırmamalarının tavsiye ediyorum..
Kendini dev sananların aslında CHP olmadan yüzde 2 bilemedin 3'lük minicik birer particik olduklarını anlamaları için Özdağ'ın önerdiği ittifakın kurulması bir zorunluluktur..
************************
Yeminde fark yaratmak!
Milletvekillerimiz yemin ederek resmen milletin vekili oldular..
CHP'li vekillerimizin danışmanları milletvekillerinin yeminini anında medyaya servis yaptılar..
Haber merkezlerine ulaşan bültenlere göre, CHP'li vekiller Meclis'te yemin ederek fark yaratmışlar..
Hatta ezber bozanları olmuş..
Kimisi kararlı ve inançlı bir yapıyla kürsüye çıkıp, gür sesle andını içmiş..
Bültenleri görünce, CHP'li vekillerimizin, milletvekili olmanın birinci koşulu olan ve 600 milletvekilinin tamamının ettiği bir bir yemin törende nasıl fark yarattıklarını, ezberleri nasıl bozduklarını, inançlı bir şekilde kürsüye çıkmanın nasıl bir şey olduğunu düşündüm..
Ama, bir türlü anlayamadım, fark yaratmak, ezber bozmak için ne yaptıklarını çözemedim..
Acaba, fark yaratmak ve ezber sozmak için, iki ayaklı havada mı, yoksa amuda mı kalkıp yemin ettiler diye düşündüm lakif Meclis TV'nin yayınında öyle bir şey de göremedim..
inanç minanç bir yana, hepsi de diğer milletvekililleri gibi yerlerinden kalkıp, kürsüye gelerek yeminleri aynı sözcüklerle okudular, yerlerine dönerken de genel başkanlarına saygılarını sunmayı ihmal etmediler..
Bizimkilerin yaptıklarını diğer 596 milletvekili de yaptı..
Hişbirinin yemininde fark yoktu, zaten olması da mümkün değildi..
Şimdi sabırsızlıkla CHP'li vekillerin Adana'ya gelmesini bekliyorum..
onlara, nasıl yemin ettiniz de fark yarattınız, ezber bozdunuz ve kürsüye inançlı yürümekle inançsız yürümek arasındaki fark nedir, diye soracağım..
*************************
MHP'de ilk belediye başkan adayı
Kamuoyu yerel seçimler erkene çekilecek mi, çekilmeyecek mi diye tartışadursun adaylar ortaya çıkmaya başladı bile..
İlk aday adaylığı açıklaması ise MHP'den geldi..
MHP'de bazı kişilerin iki üç yıldır adaylık için çalıştığını biliyorum ama, Erken seçimlere aylar kala ilk kez birisi çıkıp adayım dedi..
Faruk Güzel adlı bir kardeşimiz MHP'den Çukurova Belediye Başkanlığına aday olduğunu açıkladı..
Faruk Güzel, adaylığını, sosyal medya hesabından yaptığı, "Saygıdeğer büyüklerim, ablalarım, ağabeylerim, dostlarım, arkadaşlarım, gönüldaşlarım, dava arkadaşlarım, akrabalarım, Atatürkçüler, Ülkücüler, AK Partili kardeşlerim, vatan millet başrak sevdalıları, yüce Allah'ın takdiri, sizlerin desteği ile 'Cumhur İttifakı Millet Aklı' parolasıyla Milliyetçi Haremet Partisi Adana Merkez İlçe Çukurova Belediye Başkan Aday Adaylığımı açıklıyorum… Takdiri ilahi Allah'ın, teveccüh sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Genel Başkanımız Devlet Bahçeli'nin… Saygılarımla" sözleriyle açıkladı..
Takdiri ilahi kısmını bilmem ama, MHP'den aday olacakların anlaşılan teveccüh kısmında işleri hayli zor olacak..
Zira, önceden sadece "Hareketin Lideri"nin teveccühü yetiyordu..
Faruk Güzel'in açıklamasından Devlet Beyin teveccühüne bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın teveccühünün şart olduğunu anlıyoruz..
İki farklı makamdan aynı kişilere aynı anda teveccüh gelir mi, işte orası biraz karışık ve zor bir durum!…
****************
Biraz da gülelim..
Hep siyaset yazacak değiliz ya..
Bugün araya bir de fıkra sıkıştıralım..
Temel hastaneye gitmektedir.
Girişte birinin ağladığını görür. Yaklaşır ve sorar:
“Hayrola hemşehrim!.. Neden ağlıyorsun?”
Adam:
“Kan tahlili yaptırmaya geldim. Parmağımı kestiler.” der.
Bu sefer Temel daha şiddetli bir şekilde ağlamaya başlar. Ne olduğunu anlayamayan adam Temel’e sorar:
“Hayırdır hemşehrim. Sen niye ağlamaya başladın?”
Temel cevap verir:
“Ben idrar tahlili yaptırmaya geldim.”