Ceyhan Belediye Başkanı Kadir Aydar hakkındaki davada yerel mahkemenini verdiği karar İstinaf’ta onandı.
Aydar, iki yıl bir ay hapis cezası aldı.
Mahkeme kararının tebliğinden sonra, Kadir Aydar’a ikinci kez cezaevi yolu görünecek..
Hapis cezasının infazından sonra da iki yıl bir ay siyasi yasaklı olarak politikanın dışında kalacak.
İnfaz müessesine göre Aydar, dört yıl 1 ay yani 50 ay siyasetten uzak kalacak. O süre içerisinde yapılacak hiç bir seçime katılamayacak.
Kadir Aydar’ın durumu aslında yeniden aday olduğu zamandan belliydi..
İlk kez başkan seçildiğinde başkanlığı çok güvendiği ve meclis üyesi listesine yazdırdığı Hülya Erdem’e bırakmıştı..
Tabii, meclis kararıyla..
Ancak, Hülya Erdem’in ilerleyen süreçteki tutum ve davranışları Kadir Aydar’da hayal kırıklığı yaratmıştı..
O nedenle, Aydar, ikinci kez aday olduğunda bu kez yoğurdu üfleyerek yemeyi yeğlemiş, bir yakın akrabasını meclis üyesi listesine yazdırmış, seçimden sonra da başkan yardımcısı yapmıştı..
Bütün bunlar, aslında Kadir Aydar’ın bugünkü kararı beklediği ve önlemini aldığının bir göstergesiydi..
Ceyhan’da perşembenin geleceği biliniyordu ve Aydar, perşembe için çarşambadan önleminin almıştı..
Bu arada, elbette siyasal yasakları onaylamıyoruz..
Özellikle de otuz yıl kadar kamu haklarını kullanmaktan kısıtlanmış, siyasette adaylıkları bu nedenle seçim kurulları tarafından reddedilmiş bir birey olarak hiç mi hiç onaylamıyor ve karşı çıkıyorum.
Aydar’ın yasalara göre eğer bir suçu varsa TCK’ya göre cezasını çekecektir ama, infaz sonrası kamu haklarından ceza süresi kadar kısıtlanması doğru değil ve kabul edilmemesi gereken bir durumdur..
Burada, siyasal partilerin genel merkezlerine ve hukukçu milletvekillerine bir görev düşüyor..
TCK’da ve diğer bazı kanunlarda, cezanını infazından sonra siyasal yasaklar dahil kamu haklarını kullanılmaması yolunda hüküm içeren maddelerin ve fıkralarının kaldırılması için harekete geçmeleri gerekiyor..
Kadir Aydar ya da benzer yaptırımlarla karşılaşan siyasetçilerin yok ama, milletvekillerini, yasa teklifi verme hakları var.
Parti ayrımı yapmadan tüm partilerdeki hukukçu milletvekilleri bir araya gelerek, kamu haklarını kullanımda kısıtlama getiren madde ve fıkralarını kaldıracak düzenlemeleri içeren yasa tekliflerinin zaman geçirmeden hazırlamaları ve TBMM Başkanlığna sunmaları aslında demokrasinin boyunlarına yüklediği bir borç..
Demokrasinin bir gereğidir.
Demokrasinin ülkemizde tam olarak işlemesi için kamu hakları kısıtlamalarından ortadan kaldırarak başlanabilir.
Umarım, Kadir Aydar’ın durumu demokrasinin gelişmesi için bir fırsat olarak değerlendirilebilir..
Kadir Aydar’a da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Kılıçdaroğlu attığı imzayı unutmuş!
CHP’nin eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu anlaşılan yaptığı bazı pazarlıkları, attığı imzaları unutmuş..
Kılıçdaroğlu açısından vahim bir durum..
Kemal Bey, TV100’de Kübra Par ve Gürkan Hacır’ın sorularını yanıtlarken, cumhurbaşkanlığı sürecinde Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile yaptığı protokolu anımsamıyor olmalı ki, anlaşma içeriği farklı (yanlış demeye dilim varmadığı için) anlattı.
Kılıçdaroğlu, Zafer Partisi’ne İçişleri Bakanlığı ve MİT'in verildiği iddiasını “yalanladı.”
“Protokolü kendi adıma imzaladım. Altılı Masa’da kabul görürse geçerliliği olacaktı. Altılı Masa’da kabul görmedikçe geçerliliği yok. Ayrıca MİT de protokolde yok” dedi..
Tabii, sayın Ümit Özdağ anında Kılıçdaroğlu’na daha konuşması bitmeden belgeyle anında yanıt verdi.
Özdağ paylaşımında “Tv 100’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun inkar ettiği protokoller. İnanılır gibi değil” ifadelerini kullandı.
Evet, Kılıçdaroğlu’nun ekranlardan yaptığı açıklama, Özdağ’ın belirttiği gibi inanılır değil.
Oysa, Kılıçdaroğlu’nun Ümit Özdağ ile yaptığı protokol, “hükümetin oluşturulması ve görev bölümü” başlıklı bölümünde, İçişleri Bakanlığı ve iki Bakanlık olmak üzere üç bakanlık; güvenlik, adalet ve ekonomi bürokrasisi öncelikli olmak üzere görüş birliği sağlanan Bakan Yardımcılıkları (Müsteşarlıklar) Zafer Partisine tahsis edilecektir; Zafer Partisine tahsis edilen makamları ve bağlıları konusundaki atamalarda Zafer Partisi Genel Başkanı Prof.Dr. Ümit Özdağ ile birlikte karar alınacaktır” hükümleri ve altında da Kemal Kılıçdaroğlu’nun imzası bulunuyordu.
Umarım Kılıçdaroğlu’nun unutkanlığı geçici bir durumdur…