Adana Büyükşehir Belediyesi’nin toplu taşıma araçları fazla oranda arızalanıyor, yolcular mağdur oluyordu..
Bende dahil, Adanalılardaki ortak kanı, bakım onarım işinin yüklenen şirketin görevinin tam olarak getirmediği, bu nedenle otobüslerin sık sık arızalandığı biçimindeydi..
Başkan Zeydan Karalar’ın bakım onarım işinin yükleniciden alınıp belediye bünyesinde yapılacağı, şirketteki uzman kişilerin de belediye kadrosuna alınacağını açıklayınca doğrusu, artık otobüs arızaların son bulacağını düşünmüştüm.
Yanılmışım, ya da işin yükleniciden alınmasına direnen bir grup var belediyenin içerisinde..
Sayın Karalar’ın açıklamasıyla arızaların son bulacağı, en azından en asgari düzeye çekileceğinin düşünürken 5 Şubat Perşembe ve 6 Şubat Cuma günü üç otobüs arızasına tanık oldum..
İkisinde deyim yerindeyse çilesini çektim..
Perşembe günün 110 nolu hattın Beyceli’den saat 08.30’da kalkacak otobüsüne binmek için hareket saatinden on beş- yirmi dakika önce durağa geldim.
Sürücü hanımefendi otobüsün içinde oturuyordu.
Sonra durağın karşısındaki işyerine geçti ve hareket saatine bir dakika kala yanımıza gelerek, “Bu otobüs 110 nolu otobüs ama arızalandı. Yağı bittiği için araba kendini kilitledi. Servis gelecek” dedi.
Bizlere de 112-A ya da 151 hattının otobüslerine ya da Buruk Mezarlığına yürüyerek 125 nolu hattın aracına binmemizi önerdi.
112-& ve 151 hatları güzergâhımıza uymadığı için Buruk Mezarlığına yürümeyi yeğledik. Kimimiz 125 nolu hattın otobüsüne, kimimiz dolmuşa binerek iş ve okullara ulaşmaya çalıştık.
Aynı gün akşam dört buçuk civarlarında bu kez Beyceli’ye giden 125 nolu hattın otobüsü yolda kaldı. Sürücü, “tekerin patladığı” söyledi, bu kez arkamızdan gelen 110 nolu otobüse binerek eve gidebildik.
Şanssızlık herhalde derken, Cuma günü yine sabah saat 08.30’da Beyceli’den kalkacak 110 nolu otobüse binmek için durağa geldik ama ortada otobüs falan yoktu. On dakika kadar bekledikten sonra saat 08.28’de 153’ü aradım. Çağrı merkezindeki hanımefendiye 110 nolu otobüsün Beyceli’ye gelmediğini, ne zaman geleceğinin sorunca aldığım yanıt, “o otobüs arızalandı. Ben de arıza kaydı görünüyor” oldu.
Perşembe gününün yinelemesini yaşadık yolcular olarak. Bin yüz metre yürüdükten sonra Buruk Mezarlığının karşısından bu kez ilk gelen dolmuşa bindik. Perşembe ve Cuma günkü arızlar nedeniyle işyerine yirmi dakika gecikmeli olarak ulaşabildim.
Bu denli üst üste arızalar pek hayra alamet değil..
Arızaların sorumluları ve sorunu çözmesi gereken kişi Ulaştırma Daire Başkanı ve Otobüs Şube Müdürü Müdürü Hüseyin Kara’dır..
Koltuğuna iki karpuz sığdıran Hüseyin Kara, kamuoyuna belediye otobüslerinde üst üste yaşanan arızaların neden kaynaklandığı ve niçin önlemediğini açıklamak zorundadır.
Çünkü, Hüseyin Kara’nın müdürü olduğu otobüs şube müdürlüğünün görevlerinin düzenleyen altıncı maddenin bir ve onuncu fıkralarında belirtilen görevler ihmal ediliyor..
Başkan Zeydan Karalar, otobüslerde artan bu arızalara ne der, Ulaştırma Daire Başkanı ve Otobüs Şube Müdürü Hüseyin Kara’dan hesap sorar mı bilemem.
O kendi tasarrufudur elbette ama, en azından “ne oluyor” diye soracağını ümit ediyorum..
Perşembe günkü arızalanan aracın sürücüsünün “yağı kalmadığı için araç otomatik olarak kendini kilitledi” sözü durumu daha da tehlikeli hale getiriyor ve kötüleştiriyor..
Sefere çıkan bir otobüsün yağının olmaması ne demek..
Ya, bakım onarım servisi görevinin yapmıyor, ya da birileri sabote ediyorlar..
Hani atalarımızın bir sözü var; “saldım çayıra Mevla’m kayıra” diye, anlaşılan otobüs işletmesi müdürlüğü de otobüsler aynı mantıkla sefere çıkarıyor..
En iyi niyetli düşünce olarak, saldım çayıra, Mevla’m kayıra durumu akla geliyor..
Yoksa, durum çok ciddi demektir..
Otobüsler, günlük bakımı yapılamadan trafiğe çıkarılıyor, yollarda bozulan bozulana durumu oluşuyor..
En önemlisi de bir otobüsün yağı suyu kontrol edilmeden, yağsız bir şekilde trafiğe çıkarılması.. Ya otobüs otomatik olarak kendini kilitlemeseydi de yansaydı, hesabının kim verecekti..
Otobüsü yağı eksik halde trafiğe sürülmesi kişisel olarak benim aklıma, Başkan Zeydan Karalar’ın içeriden sabote edilmeye çalışıldığı düşüncesini getiriyor..
Yoksa hangi görevli, otobüsün yağının suyunu, freninin kontrol etmeden trafiğe çıkmasın onay verebilir..
Arızalar da, olası tüm olumsuzluklar da yurttaşlar tarafından Başkan Zeydan Karalar’a fatura ediliyor.
Bakım onarım işini yapanlar da faturanın Karalar’a kesileceğinin biliyorlar..
Yan işin farkındalar..
Nasıl olsa kimsenin aklına örneğin Hüseyin Kara’ya arızalanan otobüslerin hesabını sormak gelmez..
Daire başkanı, şube müdürü düzeyinde değil ama, daha alt kademedeki çalışanlar arasında Karalar’ın sabote etmeye çalışanların olduğunu ciddi ciddi düşünmeye başladım..
Umarım yanılıyorum ve tüm bu arızalar rastlantısaldır!..
**
Savcı Sayan’ın iddiası
Eski CHP’li, 2015’den beri AK Partili siyasetçi Savcı Sayan, eski partisiyle ilgili ilginç mi ilginç bir iddia ortaya attı.
Sayan, Facebook hesabından 3 Şubat günü yaptığı paylaşımda Kemal Kılıçdaroğlu’nun kurulacak ya da yedekte Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP)’nin genel başkanı olacağı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun karşısına Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı cumhurbaşkanı adayı olarak çıkaracağının iddia etti.
Önce Savcı Sayan’ın iddialarına bir bakalım, sonra görüşlerimi belirteyim.
“Kurdukları tuzağa kendileri düştüler” başlıklı paylaşımda şunları ileri sürüyor Sayan:
“Kurulacak (şu an yedekte bekletilen SHP de olabilir) Yeni Partinin seçim stratejisi..
Genel başkan : Kılıçdaroğlu
Cumhurbaşkanı adayı: Mansur Yavaş..
Destekleyen partiler:
ZAFER PARTİSİ
İYİ PARTİ
ANAHTAR PARTİ
BAZI KÜÇÜK PARTİLER
CHP içindeki Kılıçdaroğlu ve Mansur Yavaş taraftarları..
İddia ediyorum bu oluşum CHP’den çok daha yüksek oy alacaktır..
Bu oluşum için Ankara’da toplantı üstüne toplantılar yapılıyor..
Kaynağım, bu toplantılara katılan çok değerli bir siyaset ve fikir adamı..
Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu kendi kurdukları tuzağa kendileri düştüler..”
Siyasette bugün kara dediklerine yarın ak diyenler politikacıları çok gördük ama, Savcı Sayan’ın iddiaları fazlasıyla saçma, anlamsız geliyor..
Bana göre ya Savcı Sayan gönlünden geçenleri kaleme dökmüş ya da hayallerini dile getirmiş..
Kemal Kılıçdaroğlu da ekibi de, ana partinden ayrılıp yeni parti kuran ya da başka partilere yelken açanların başarılı olamadıklarını, bir süre sonra siyaset sahnesinden silindiklerini çok iyi biliyorlar..
Bunun yakın zamandaki örneklerinin başında Kılıçdaroğlu’nun sekiz yıl kesintisiz destek verdiği Meral Akşener ve İyi Parti geliyor.
Yüzde yirmi altı oy hedefiyle yola çıkan Meral Akşener ve partisi, CHP’nin desteğiyle zar zor yüzde dokuzlarda oy aldılar. Son yerel seçimlerde de adeta silindiler ve Meal Akşener siyaset gömütlüğünde yerinin aldı..
Bir başka somut örnek, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı yaptığı Muharrem İnce olayı. İnce’nin büyük umutlarla kurduğu Memleket Partisi daha seçimlere giremeden darmadağın olmuştu. Bir çok il ve ilçe örgütü çoktan tabela indirmişti. Muharrem İnce’nin de önümüzdeki günlerde partisini kapatıp yeniden CHP’ye döneceği iddia ediliyor.
Bu örneklere Ali Babacan’ın DEVA’sı ile Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisini de ekleyebiliriz. AK Parti tabanından büyük oy koparacaklarını hesap eden iki parti de seçimlere ancak CHP ve altılı masa sayesinde girebildiler.
Kılıçdaroğlu’nun yakından bileceği bir başka örnek Emine Ülker Tarhan ve kurduğu Anadolu Partisi.
CHP’den istifa edip Anadolu Partisi macerasın giren Emine Ülker Tarhan, kamuoyunda sevilen bir kişi olmasına karşın girdiği seçimlerde sadece 27 bin 642 oy alarak ancak yüzde 0,06 oy oranında kalmıştı. Anadolu Partisi de 13 aylık maceradan sonra tabela indirmişti.
Benzer bir örnek, MHP’nin başbuğu Alparslan Türkeş’in oğlu Yıldırım Tuğrul Türkeş. Tuğrul Türkeş’in genel başkanlık yarışında Devlet Bahçeli’ye yenilmesinin ardından MHP’den istifa ederek kurduğu Aydınlık Türkiye Partisi, Tuğrul Türkeş’in başkanlığında tek başına seçimlere girememişti. 1998’de kurulan parti 2002’de DYP ile ittifak yaparak seçime girebildi ancak, genel başkanı da dahil hiçbir üyesini Meclis’e gönderememişti.
Prof.Dr. Ahmet Bican Ercilasun’un genel başkanlığında girdiği 2004 yerel seçimlerinde 11 bin 37 oy alabildi. Oktay Öztürk’ün genel başkanlığında girilen 2007 genel seçimlerinde yurt içi ve yurt dışı toplam 100 bin 982 oy alarak hezimete uğradıktan sonra, ATP kendini feshederek içinden çıktığı MHP’ye katılmıştı.
Bu denli örnekler dururken, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeni bir parti genel başkanlığı macerasını soyunmayacaktır.
Mansur Yavaş sağlamcıdır. Siyasal ereklerine ulaşamayacağı hiçbir siyasal yapıya girmez, yitireceğini bildiği seçimlere katılmaz.
Anahtar Parti ve Yavuz Ağıralioğlu’nun Kemal Kılıçdaroğlu ile ittifak yapması da söz konusu olamayacaktır. İyi Parti’deyken Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığına “alevi” olduğu için karşı çıkan Yavuz Ağıralioğlu, Kılıçdaroğlu ile yapacağı bir birlikteliği öncelikle kendi partililerine anlatamaz, Anahtar Parti anahtar olamadan üyeleri partiden kaçar!..
Geçtiğimiz seçimlerdeki başarısızlıklarını Kemal Kılıçdaroğlu, CHP ve Altılı Masaya bağlayan İyi Parti’nin de Kılıçdaroğlu ile yapılacak yeni bir işbirliğinin tabanına anlatması tıpkı Anahtar Parti gibi olanaksızdır ve partiyi seçimler öncesi tabela partisi konumuna indirecek bir adım olacaktır.
Kılıçdaroğlu’nın başında olduğu örneğin SHP’nin seçimlerde CHP’den yüksek oy alması da olanaksızdır. Türkiye’de ana damardan kopan hiçbir parti ana partiden fazla oy alamamış, aksine hezimete uğrayıp politika sahnesinden çekilmişlerdir.
Kılıçdaroğlu’nun partisini CHP’den yüksek oy alacağı ancak Savcı Sayan’ın gönlünden geçitrdiği bir beklenti olabilir.
Şimdide bir siyaset turun yapalım ve ana damardan kopan ancak başarılı olamayan partilere bir bakalım:
Demokrat ve Hürriyet Partisi’nden kopanların kurduğu Yeni Türkiye Partisi (1961-1973)
Adalet Partisi’nden kopan Demokratik Parti (1970- 1980)
CHP’den kopan Güven Partisi (1967- 1973 – Cumhuriyetçi Güven Partisi 1973- 1980)
MHP’den kopan Büyük Birlik Partisi (1993-)
DYP’den kopan Demokrat Türkiye Partisi (1997- 2005)
MHP’den kopan Aydınlık Türkiye Partisi (1998- 2010)
DSP’den kopan Yeni Türkiye Partisi (2002- 2004)
CHP’den kopan Halkın Yükseliş Partisi (2005- 2018)
CHP’den kopan Anadolu Partisi (2014- 2015)
CHP’den kopan Türkiye Değişim Partisi (2020- 2023)