Karataş Belediye başkanı Boğaçhan Ünal, Büyükşehir ve Karataş'ta Cumhur İttifakı adaylarını destekleyeceğini ve bundan sonra MHP'de siyaset yapacağın açıklayınca, düne kadar el üstünde taşıyanların linç girişimleri ile karşı karşıya kaldı..
Şimdi ise yargıyla tehdit ediliyor...
CHP'nin geçmişinde başta DSP olmak üzere başka partilerden transfer ettiği adaylarla seçimlere girdiğini görmezden gelen kimi CHP'liler, Ünal'ı siyasal dönek ilan ettiler..
Çok trajikomik bir durum..
Hadi geçmişi anımsamıyorsunuz bari, Ünal'ı linç ederken 24 Haziran seçimleri öncesinde İP'e gönderdiğiniz vekilleri, 31 Mart seçimlerinde CHP listlerinde üst sıralada yer vereceğiniz İP'lileri de aklınıza getirmiyorsunuz..
Ünal'a linç girişimine en son bir sendika da katılmış..
Seyhan Belediyesi'nde görevli bir kişinin gönderdiği e-postaya göre, Tüm Bel Sen adlı sendika, Ünal'ın 15 Şubat tarihi (yani dün itibariyle) itibariyle çalışanların maaşların ödemediğini ilan etmiş ve yargıya gideceğini açıklamış..
Tüm Bel Sen, büyük olasılıkla Seyhan ve Çukurova Belediyeleri'nde de yetkili sendika..
Bu sendikanın bugüne kadar yatmayan maaşlar için Karataş da dahil hangi belediyede, başkana maaşları ödeyin diye ihtar çekmiş, yargıya gitmekle tehdit etmiş, doğrusu çok merak ettim..
Hangi başkan hakkında suç duyurusunda bulunmuşlardı acaba?..
Boğaçhan Ünal'a, MHP'li başkan adaylarına destek vereceğini açıklamasından önce acaba maaşları öde diye ihtar çekmişler miydi?..
Savcılığa suç duyurusunda bulancağız diye gözdağı vermişler miydi?.
Geçmişte bunları yapmış olsalar, Tüm Bel Sen yöneticileri bugün inandırıcı olurlardı..
Ancak, yaptıklarının bir intikam girişimi olduğu bütün çıplaklığıyla ortada duruyor..
İhtar yazısının ve o yazıyı basına sızdırmanın tek amacı, MHP'li adaylara destek vereceğini açıklayan Boğaçhan Ünal'ı kamuoyu nezdinde itibar kaybına uğratmak olduğu kesin..
Unuttukları şey, atılan mermi her zaman hedefe ulaşmaz, bazen de ters teper..
Buram buram siyaset kokan bu ihtar da siyasette ters tepecek; CHP-İP İttifakına destek olmayı amaçlayan kötü bir adım olarak belleklerde yer alacaktır.
*********************
19 Şubat'ta çok şey değişecek
19 Şubat, "Millet İttifakı" denilen CHP - İP İttifakı için çok şeylere gebe..
Malum, o tarih, başkan ve meclis üyelerinin seçim kurullarına verilerek kesinleşeceği tarih..
Umudunu CHP'nin üst sıraları İP'e kontenjan olarak verilmesini bekleyen İP yönetimi ve üyeleri açısından son derece önemli bir gün..
Sarıçam gibi bazı ilçelerde İP'in kurucuları, başkanları, yöneticileri ve üyelerinin bir çoğu çoktan partilerin ayrılıp yeniden MHP'nin yolunu tuttular..
Ancak, Çukurova'da hala 19 Şubat'ı bekleyenler var..
Hem İP yöneticileri, hem İP'in kurucuları ve üyeleri ayrı umutlarla listelerin kesinleşmesini bekliyorlar..
İP yöneticileri, aylar öncesinden CHP yönhetimine verdikleri isimlerin Çukurova'da ilk 5, Seyhan'da ilk 3 içerisinde yer almasını bekliyor..
Kurucularının ve üyelerinin bir kısmı da, farklı bir amaçla aynı listeleri bekliyor..
Eğer, daha önce CHP'ye veilen ve tüm partililerin bildiği isimler listelerde yer alırsa, İP'ten kopmayı; o isimler listelerde yer almaz ise CHP adaylarını desteklemeyi planlıyorlar..
CHP nasıl davranırsa davransın, her halükarda İP'in bir bölümü CHP-İP İttifakı'ndan uzaklaşacak, başka arayışlar içerisine girecek..
Tabii, bir de HDP olayı var..
Özellikle Seyhan'da CHP'nin üst sıralarda 6 HDP'liye yer vereceği iddiaları İP cenahında isim verilerek dillendiriliyor..
Böyle bir durum olması halinde ise, diğer kopacaklara ek olarak bir kısım İP üyesi daha CHP adaylarına oy vermeme kararı alacaklar..
*****************
Ozan Arif ve bizim cenah
Bir dönem Milliyetçi Hareket'in "resmi" ozanı konumunda olan Ozan Arif geçtiğimiz günlerde yaşamını yitirdi..
Ölümüyle, sosyal medyada Ozan Arif'i anma, ruhuna iyi dileklerde bulunma ve övgü düzme yarışı başladı..
İP'liler, klasik her olayı MHP'nin aleyhine kullanma çabalarını Ozan Arif'in ölümünde bile sergilemekten kaçınmadılar..
Kimileri, MHP'lileri Bahçeli'nin talimatıyla Ozan Arif'e başsağlığı dilemediklerini, kimileri de Bahçeli'nin talimatıyla gazete ve televizyonların Ozan Arif'in ölümüne haberlerde vermediklerini iddia ettiler..
Gazetelerin, televizyonların Ozan Arif'in ölüm haberini verdiklerini, MHP'lilerin sosyal medyadaki başsağlığı ve Ozan ile ilgili paylaşımlarını milletin görmediğini sanıyor olmalılar ki, bu tür yalanlara sarılma gereksinimi hissettiler..
İP'lilerin devekuşu hallerini bir kenara bırakıp gelelim bizim Turancıların durumuna..
Türkçü Turancı kardeşlerimizin bazılarının da paylaşımlarında Ozan Arif'in neredeyse Turancı Ozan, Türkçü Ozan ilan ettiklerini gördüm..
Halbuki, Ozan Arif şiirlerinde, türkülerinde zaman zaman "Turan" dese de, o daima sentezci bir çizgideydi..
Türk milliyetçiliği, Turan derken bile önceliği "Türk İslam Sentezi" idi..
78'li yıllardaki türkülerinde ülkücüleri "islam çeliği" olarak tanımlamıştı..
"Ülkücü Derler Bize" ya da "Aslımız Oğuz Nesli" diye bilinen türküsünde, Türk milliyetçiliğini nasıl anladığını gösteren şu dizeler vardı:
"İslam ruhumuz, Türklük bedenimiz/ Mazlum Yunus olarak bilir bizi"
"Neslimiz Asım nesli ülkücü derler bize/ülkücü derler bize yardımcı pirler pibe"
"İmanın kölesiyiz, küfürün belasıyız/ Türk İslam kalesiyiz"
"Allahtır tek hakim be/Kurandır tek hüküm be"
"Bu Gelen Bizim Gençlik" türküsündeki sözler de aynı düşüncenin ürünüydü:
"Bir gençlik geliyor küfrün karanlığına karşı iman ışığıyla/ Allah korusun Allah, bu gelen bizim gençlik"
Gözleri başbuğunda/ Türk İslam buyruğunda/ Kellesi koltuğunda/ Bu gelen bizim gençlik"
"Dilde tekbir sesiyle"
"Unutamam" türküsünde sözlerine gelince:
"Giderken dedi ki bu 4 bin nefer/ Kanımız aksa da zafer İslamın"
Türk gencine, "Olur ise bir alperen, tam müslüman Türkler gören, dinin ile törenden" diye ve de "Var ise eğer uyan Arif'in bir öğüdü var/ bir elinde bilgisayar, bir elinde Kuran" diye sesleniyordu..
Din bağının Türklük bağının en önemli unsuru görüyor, Türk tarihini bin yılla ile sınırlıyordu..
Türklerin 1000 yıldır omuz omuza durduğun söylüyordu..
Yaşamının sonuna kadar bağlı olduğu Alparslan Türkeş için, "Türkeş bu davayı kuran adamrdı/Kabeye yüzünü süren adamdı" diyordu..
Ülkücü Hareketin ölmeyeceğini de, "Evvel Allah sonra senin sayende/ölmez bu hareket ölmez bu dava/ Allaha kılıçlık yapmış bir ırkın/ bu dava son şansı müslüman Türkün" sözleriyle anlatmaya çalışıyordu..
Ülkücü mücadeleyi "hicret" olarak tanımlıyordu..
Ülkücü Hareketi, sadece "müslüman Türkün" davası olarak görüyordu..
Ülkücü hareketin üstünde "evliyaların" duası olduğunu ileri sürüyordu..
Ve, sonuç olarak "Çok kalmadı muhammedi menzile" diyerek, aslında savunduğu görüşün islami hedefleri olan bir hareket olduğunu dile getiriyordu..
Bu görüşleri şiirleri ve türküleriyle milyonlara uilaştırmış, Türk milliyetçiliğini bir şekilde İslam yoluyla bir başka kültüre bağlamış, o kültürün hedeflerini nihali hedef olarak göstererek, Türk miliyetçiliğinin Türk ekseninden Arap eksenine kaymasına katkıda bulunmuş birine Türkçü ve Turancı olarak ağıtlar düzmelerini doğrusu çok yadırgadım..
Evet, kendi düşünce kalıbı içinde saygı görmesi gereken bir ozandı..
Ancak bu durum Turancıların ardından ağıtlar yakmasına gerekçe olamaz..
Turancılara düşen, Ozan Arif'e inançları doğrultusunda umduklarını kavuşmasını dilemekti..