ABD merkezli yayın organı Bloomberg, Türkiye’nin BRICS’e katılmak için resmen başvurduğunu haber yaptı..
Bloomberg’in haberi doğruysa son yıllarda atılan tek doğru adım..
Özellikle IMF ve Dünya Bankası kararlarını yeniden yaşama geçirme görevinin üstlenen Mehmet Şimşek’in ekonominin başına getirilmesinde sonra, böylesine bir doğru adım daha da bir anlamlı oluyor.
BRICS’de üyeler eşit. G7, IMF, Avrupa Birliği gibi bir ülkenin hegemonyası yok, siyasal ödün, yapısal reform gibi dayatmalar yok..
BRICS kazan kazan ilkesiyle hareket ediyor..
Üye ülkelere hükmeden, bir şeyler dayatan, birtakım programlar, ekonomik, siyasal ödünler isteyen bir yapısı yok..
Oysa batı cephesi öyle mi?..
G7 bildiğiniz gibi IMF aracılığıyla ya da doğrudan doğruya, ülkelerden sözde bağımsız merkez bankası ama aslında kendisine bağımlı bir merkez bankası ister.
İç işlerinize karışır.
Ama, BRICS’de böyle bir durum yok. BRICS’in üyeleri eşit ortaktır.
BRICS’in bu öxelliği nedeniyle, örneğin aralarındaki sorunlara karşın Hindistan ve Çin, bRICS çerçevesinde ortak ticaret yapıyorlar..
BRICS’de kimse kimseye bir program dayatmıyor..
Ekonomik temelde gelişen, ekonomik işbirliği şeklinde gelişen, hiçbir devletin bağımsızlığına halel getirmeyen bir yapı BRICS..
BRICS’in üye ülkeler arasında ekonomik işbirliği geliştirmesi sayesinde, BRICS kurulduğundan bu yana geçen on yılda bütün taraflar birbirine olağanüstü katkılarda bulunmuşlar, altyapı yatırımlarının gerçekleştirmişler.
BRICS’in bankası aracılığıyla IMF’ye, Dünya Bankası’na muhtaç olmadılar.
Oysa, neoliberal ya da vahşi kapitalizm cephesinde öyle mi?..
G7 ile yapılan Avrupa Birliği, EFTA, NAFTA gibi birlikler Amerikan’ın ajandasına göre hareket ederler.
Amerika’nın çıkarlarına aykırı bir adım atarsanız en sert biçimde cezalandırılırsınız..
Tıpkı Almanya gibi..
Almanya’nın başına gelenleri anımsayalım..
Almanya, Rusya’dan ucuz enerji ve hammadde alıyordu.
Bu durum ABD’nin çıkarlarına ters bir durumdu..
Hal böyle olunca, Amerika’nın çıkarlarına aykırı hareket ettiği için ekonomisi durdu.
Amerika’nın ajandası göre, Rusya’ya ambargo uygulamak, Ukrayna’ya korkunç silah ve para yardımım yapmak zorunda bırakılmıştı..
Türkiye’nin yıllarca IMF ve Dünya Bankası dayatmalarıyla karşı karşıya kaldığını hep birlikte yaşamıştık..
Türkiye’ye “Düyun-u Umumiye nazırı” olarak Kemal Derviş adlı memurunu bakan olarak atamışlardı..
AB’ye katılım müzakereleri adı altında içişlerine doğrudan müdahale etmişlerdi.
Anadilde eğitim, yerel özerklik gibi Türkiye’yi bölmeyi amaçlayan düzenlemeler yapmaya zorlamışlardı..
Kendi hukukunu Türk hukukunun üstüme koymuş, Türkiye’nin egemenliğini ortadan kaldıracak dayatmalarda bulunmuşlardı..
O nedenle, siyasal iktidarın yirmiiki yıllık döneminde tek doğru kararı almıştır..
Tabii, Amerikan merkezli Bloomberg’in haberi doğruysa..
Umarım haber doğrudur..
Umarım, önceden çok sayıda gördüğümüz tornistanlardan biriyle daha karşılaşmayız..
Aday gösterirken düşünmediniz mi
Yeniden Refah Partisi’nin, AK Parti’nin aday göstermediği, hatta “çoban bile olamaz” dediği eski AK partileri sadece belediye başkanlığı kazanmak için aday göstermişti..
Bir kaç yerde amacına ulaşmıştı..
En önemli yer ise Şanlıurfa idi..
İthal adaylarla seçimi kazanacağının düşünmek siyaseten büyük bir gaflet ve acizlikti oysa..
İthal edilen, eninde sonunda geldikleri yerlere döneceklerdi..
Öyle de oldu..
Bildiğim kadarıyla, Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Kasım Gülpınar, Konya Yalıhüyük Belediye Başkanı Mehmet Ali Yılmaz ve Erzurum Aziziye Belediye Başkanı Emrullah Akpunar, aday olmak için geldikleri Yeniden Refah Partisi binasından ayrıldılar..
Üçünün de eski yuvaları AK Parti’ye döneceği söyleniyor..
İthal başkanların partiden ayrılmalarına Yeniden Refah Partililer hem şaşırıyor, hem kızıyorlar..
En çok da Genel Başkan Fatih Erbakan..
Ben de Fatih Erbakan’ın şaşırmasına şaşırıyorum..
Yeniden Refahlıları, partiden ayrılan başkanlara AK Parti’ye katılacaklar diye öfkeleniyorlar..
Bu işle böyle..
Bir partiye yar olmayan, ithal aday gösterildiği yere de yar olmaz..
İlk fırsatta, eski yuvasına, eski arkadaşlarının yanına koşarlar..
Bugünkü durum da aynen bu..
Fatih Erbakan, çevresine şöyle bir baksın..
En yakınındaki isimlerin bir kısmı, hatta yardımcılarının arasında, AK Parti’nin dışladığı kişiler var.
Genel Merkez kadrosunun bile devşirmelerden kurmanın doğal sonucu, ışık gördüklerinde eski partilerine koşa koşa gittiklerini görmek olmaktadır..
Yeniden Refah Partisi’nde yaşananlar da aynen bu..
Erbakan ve arkadaşları, AK Parti’den ya da MHP gibi başka partilerden ithal ettikleri profesyonel politikacılara değil, onları ithal eden, onlara güvenen kendilerine kızsınlar, kendi kendilerine öfkelensinler...