İyi Parti'de 24 Haziran seçimlerinden sonra bir iç hesaplaşma bekleniyordu..
Partideki dostlarımızın büyük çoğunluğunun dönemin İl Başkanı, 24 Haziran sonrasının milletvekili Metanet Çulhaoğlu'ndan şikayetçiydiler..
Çulhaoğlu'nun İP'i aile partisine ya da şirketine çevirdiğini söylüyorlardı..
Hesaplaşmak için 24 Haziran sonrasını işaret ediyorlardı..
İP içindeki sıkıntı sadece Adana'da değil, diğer illerde de mevcut..
Bunun farkında olan Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın, örgütlere gönderdiği "Teşkilat Revizyon Çalışmaları" başlıklı genelgede, "Teşkilatlarımızda gerekli revizyon ve güçlendirme adımları cesaretle atılacaktır… İyi Parti Genel Merkezinin bilgisi, talebi ve onayının dışında, il ve ilçe teşkilatlarımızın kendi inisatifiyle istifa, görevden alma ve ihraç gibi bir tasarrufta bulunmaları bu aşamada partimize büyük zarar verecektir. Bu tür tasarruflara kesinlikle tevessül edilmemeli" deniyordu…
Türkçesi, Koray Aydın, bize karşı isyan etmeyin. Görevden alınması gerekenleri ben alırım diyordu..
Genel Merkez bilgisi dahilindeaki temizlik anlaşılan Adana'da başladı..
Görevden alınan ilk İlçe Başkanı CHP'den transfer Seyhan İlçe Başkanı Güngör Köse oldu..
Güngör Köse, Metanet Çulhaoğlu'nun ilçe başkanlığına getirdiği birisiydi..
Yönetim kadrosunda partililerin tepkisini çeken Çulhaoğlu'nun yakınları bulunuyordu..
İP'in Adana'da MHP tabanından gelmeyen, CHP kökenli belki de tek ilçe başkanıydı..
Güngör Köse'nin görevden alınması, 24 Haziran öncesi parti içinde sert tartışmalara neden olan ve seçim sonrasında hesaplaşma nedeni olacak şikayetlerin dikkate alındığını gösteriyor..
Metanet Çulhaoğlu'nun aile fertlerinin yönetici olduğu tüm örgütlerin görevden alınacağının, yeni oluşumlara gidileceğinin işaret fişeği..
Tabii bir de İP'in temizliğe büyük umutlarla partiye gelen ancak hüsrana uğrayan CHP'lilerden başladığını gösteriyor…
******************
MHP teşkilatlarını gözden geçirmeli
Adana'da MHP'yi geride bırakan İyi Parti'de örgütlere çeki düzen için harekete geçilirken, kurulduğu ilde sandıktan beşinci parti çıkarak büyük bir hezimete uğrayan MHP'de ilçe teşkilatları seçimden zaferle çıkmışcasına rahatlar..
Sanki seçimin tek mağlubu bunlar değil..
Tavırlarına bakınca, sandıktan muhteşem bir zaferle çıktıklarını bile düşünebilirsiniz..
İlçe örgütlerinin yanısıra MHP'li belediyelerde durum farksız..
Bazıları, ilçelerindeki hezimete uğradığına bakmadan, Devlet Bahçeli'ye seçim zaferini kutlama ziyareti yapacak kadar da pervasız..
MHP'nin ilçe örgütlerinin ve belediyelerinin büyük çoğunluğunun seçimlerde çalışmadıkları, hatta İP'e oy istedikleri tüm Adana'nın malumu..
Seçimlerin üzerinden 15 gün geçmesine karşın, sanki parti suçunu başkaları işlemiş, seçimden başkaları yenilgiyle çıkmış gibi rahat rahat koltuklarında oturuyorlar..
Halbuki, MHP'nin İP dahil tüm partilerden hızlı hareket ederek, seçim hezimetini masaya yatırması ve sorumlularına derhal görevden el çektirmesi gerekiyordu..
Görülüyor ki, MHP'nin seçim sonuçlarını masaya yatırma ve sorumlulardan hesap sorma gibi bir niyeti yok..
Böyle olunca da hezimetin müsebbibleri zafer kazanmış komutan edasıyla koltuklarında oturuyorlar..
Oysa, 24 Haziran sonuçları, MHP'nin 9 ay sonra çok daha büyük hezimete uğrayacağının öncü habercisi..
Öncü deprem yani..
MHP Genel Merkezi geliyorum diyen büyük depremi önlemek için şimdiden ilçe teşkilatlarının tümünü görevden almak, yeni isimlerle 9 ay sonraki seçimlere girmek zorunda..
Bunu yaparsa, yerel seçimlerdeki depremi atlatma, en azından hafif hasarla geçiştirme olanağı bulacak..
Başarısızlıkları 24 Haziran'da tescillenen teşkilatlarla seçime gitmesi halinde, kurulduğu ilde bir daha ayağı kalkmasını zorlaştıracak bir hezimet yaşayacak..
Sıfır çekeceği bir seçimin artçı depremi de güçlü olacaktır..
Ne demek istediğimi MHP'nin Ankara'daki kurmayları iyi anlayacaktır…
*********************
Atatürkçü Milli Eğitim Bakanı
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk kabinesi açıklandı..
Türkiye'ye hayırlı uğurlu olsun..
Kabinede listesinde, Türkçü dostlarımızın dikkatini çeken bir isim de bulunuyor..
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk..
Onu çok eski tarihlerden beri tanıyan Türkçü dostlarımız, Maya Okulları'nın da sahibi olan Ziya Selçuk'un "koyu bir" Atatürkçü ve Cumhuriyetçi olduğunu belirtiyorlar..
Köy enstitülerini sonuna kadar savunduğunu, Atatürk ve Cumhuriyet'ten asla ödün vermeyen kişilikte olduğunu ifade ediyorlar..
Türkçü dostlarımız, çok iyi tanımadıkları kişiler için bu tür değerlendirmeler yapmaması, Ziya Selçuk ile ilgili düşüncelerini benim açımdan anlamlı kılıyor..
Yıllar sonra Atatürkçü ve Cumhuriyetçi bir Milli Eğitim Bakanımız oldu..
Başarısı için gönülden dua ediyoruz..
Yolun açık olsun Ziya Selçuk..
****************
Türkçülere bir küçük tavsiye
Seçim hengamesini geride bıraktık..
Seçim döneminde, genç Türkçü kardeşlerimizinden küçük bir bölümünün MHP ve İP; Bahçeli ve Akşener ile ilgili paylaşımları genç Türkçülerin en azından küçük bir bölümünün vahim bir hataya düştüğünü gösteriyordu:
Tez canlı olmak, olaylara yüzeysel bakmak ve 20-25 yıllık bireysel düşünce yapısı ile 10 bin yıllık kadim Türk devlet aklını çözmeye çalışmak..
Genç kardeşlerimizden kimisi MHP'yi, kimisi İP'i Türk milliyetçisi olarak görüyordu…
Kimisi Behçeli'yi, kimisi de Akşener'in Türk milliyetçisi olduğunu iddia ediyorlardı..
Elimizden geldiği kadarıyla her iki düşüncenin de yanlış olduğunu, Türkiye'deki mevcut siyasal partilerin hiç birinin Türkçü olmadığını, ancak, bazı partilerde Türkçü düşüncedeki siyasetçilerin olduğunu anlatmaya çalışıyorduk..
Bu yanlışa düşmelerinin nedeni tez canlı olmaları ve olaylara yüzeysel, anlık olaylara göre bakma yanlışa düşmeleriydi..
Tabii, bir de Türkçü maskesi takmış kişiler ile "Göktürk Ocağı" olduğunu iddia eden sahte Türkçü grup görünümlü neoliberal trollerin etkisi altında kalmalarıydı..
Seçim sürecini geride bıraktık..
Şimdi, başta genç Türkçüler olmak üzere tüm Türkçülerin bilgi ve birikimlerini yeniden gözden geçirmeleri dönemi başladı..
Türkçü bir kişinin siyasal partilere nasıl bakması gerektiğini anlamak için yolbaşçımız Atsız Atamızın kitaplarını ve makalelerini yeniden okumalıyız...
Özellikle, MHP'nin 1969 Adana kongresinden sonra yazdıklarını çok iyi analiz etmemiz gerekiyor..
Türkçülüğü, Türk milliyetçiliğini bütün tonlarıyla neoliberalizme eklemlemek isteyen Türk milliyetçisi sandığımız siyasetçileri anlamak için de Atsız'ın kitaplarının yanısıra; Türk'ün ulus ülküsünün ilk fikir ışığını yakıp mücadeleyi başlatan, Turan ideallini gerçekleştirmek için ordu kurma yolunda hayli mesafe aldığı için canından olan Sultan Galiyev'i satır satır hazmederek okumamız şarttır..
Batıdaki Türkçülüğün yolbaşçısı Atsız ile Orta Asya'daki Türkçülüğün yolbaşçısı, onu katlederek yok edeceğini sanarken yanıldıklarını anlayanların "Avrasya'da dolaşan hayalet" dediği Sultan Galiyev'i anladığımız takdirde, bir daha Türkçü olmayan neoliberalizmin militanlarını, Makyavel'in öğrencilerini ve onların örgütlerini analiz etme, Türklük düşmanlarının emrindekilerin çabuk farkına varma yetisini kazanacağız..
*****************
Adana Demirspor'da bir Adana çocuğu
Adana Demirspor, Murat Sancak'ın başkanlığında taraftarı heyecanlandıran transferlere başladı..
Mavi Lacivertli kulübümüzün kadrosun kattığı futbolculardan birisi de Alanyaspor'dan transfer edilen Emre Nefis idi..
Emre Nefis ile edindiğim bir bilgi, bu tarnsfere iki kat daha fazla olumlu bakmama neden oldu..
Yönetim, bir başka tamımdan da olsa bir Adana çocuğunu Adana Demirspor'a kazandırmış..
Emre Nefis, öz ve öz Adana çocuğuymuş..
Akkapı mahallesinden yetişmiş..
Gurbetçi yanıda bulunuyormuş..
Gaziantepspor'un Süper Lig'de yer aldığı dönemde 2 sezon forma giymiş, bir maçta Galatarasaray'a attığı golle Gaziantepsporlu taraftarların hafızasına kazınmış.
Bu bilgileri öğrenince doğrusu çok sevindiğim bir transfer oldu..
Adana çocuğuna, Adana Demirspor forması altında başarılı maçlar diliyorum..
*******************
TCDD yeniden birleştirilmeli
Çorlu'daki tren kazası, dikkatlerden kaçırdığımız bir durumun önemini ortaya çıkardı..
Elbette, 24 yurttaşımızın yaşamını yitirdiği kazanın nedeni mühendislik hatası ve görevlilerinin görevlerini ihmal etmeleridir..
Mühendislik hatasına ve görev ihmaline yol açan ise, TCDD'nin 14 Haziran 2016 tarihinde ikiye ayrılmasıdır..
O tarihte TCDD Yapım ile TCDD Taşımacılık daireleri iki ayrı kurum haline dönüştürülmüştü..
Yapım ve taşımacılıkta plan ve hedeflerin birlikte değerlendirilemsi yeni yapıyla engellenmişti..
Yeni yapılanma, yapım aşamasında şartname ölçütlerinin yüklenici firmaların insafına bırakmıştır..
Bu duruma bir de, 2013 yılına kadar demiryolu güzergahlarında görevli olan yol bekçilerinin maliyet kapsamında işlerine son verilmesini eklemek gerekiyor..
Kurumun ikiye ayrılması nedeniyle şartnamelerin değerlendirilemesinin, hakedişlerin ödenmesinde, kabulünün yap;ılmasında eşgüdümü ortadan kaldırması, yol bekçilerinin kaldırılması yüzünden rutin günlük kontrollerin yapılmaması Çorlu'daki kazanın nedenleridir..
Eğer, kurum ikiye ayrılmamış olsa, yüklenici mühendislik hatası dolu bir işi teslim edemeyecekti..
Eğer, yol bekçileri görevde olsaydı, menfez ile ray arasındaki dolgu ve balastın gitmiş olduğu görülecek ve o trenin sefere çıkması önlenecekti..
Bir müsibet bin nasihatten evladır demişler..
Bu kaza yanlıştan dönmelere vesile olur..
TCDD yeniden tek kurum olarak birleştirilir..
Yol bekçileri geri işbaşı yaptırılır...