Türkiye Komünist Partisi, İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik operasyonlara ilişkin görüşlerinin kamuoyuyla paylaştı.
TKP Merkez Komitesi, 20 Mart ‘da yaptığı açıklamada partinin aylardır bilinen, beklenen bir operasyon nedeniyle CHP ve İmamoğlu’na ilişkin değerlendirmelerini bir kenara koymayacağını; açık ya da örtülü CHP kuyrukçuluğu yapmayacağını açıkladı.
TKP Merkez Komitesi’nin İstanbul’daki operasyonlarla ilgili önemli açıklaması şöyle:
“Yoldaşlar,
Siyasi iktidarın kuralsız bir biçimde siyaset alanını daraltması, seçme ve seçilme hakkına dönük kısıtlamaları İmamoğlu’na dönük son operasyonlarla birlikte yeni bir boyut kazandı. Partimiz bu gelişmeleri ve olası sonuçlarını hiçbir biçimde küçümsememekte, gelişmeleri yakından takip etmekte ve kendi program ve ilkeleri doğrultusunda hareket etmektedir.
Ancak geçmişten bugüne, anlık gelişmelerin yarattığı toplumsal etki ve rüzgara kapılarak siyaset yapmamak gibi bir erdeme sahip olan partimiz aylardır bilinen, beklenen bir operasyon nedeniyle CHP ve İmamoğlu’na ilişkin değerlendirmelerini bir kenara koyamaz.
Bu tür dönemlerde çevremizde ortaya çıkabilen ve siyasal olmaktan çok duygusal bir karakter taşıyan akıntıda sürüklenme halini anlayışla karşılamak ama bu akıntıya kapılmamak zorundayız.
Partimiz yıllarca PKK ve HDP gibi oluşumlarla ilgili olarak Türkiye solunda ortaya çıkan utanç verici tutumun dışında kalırken de yakın çevremizde hayal kırıklığından kızgınlığa varan tepkilerle karşılaşmıştı. Sonra ne oldu? Bu tepkilerin sahipleri yaşanan son gelişmelerin ardından sırra kadem bastı.
Bazı konularda zamana ve sabıra daha fazla ihtiyacımız oluyor.
Türkiye Komünist Partisi iktidarın siyasi özgürlük ve haklara karşı hamlelerine tavır alırken ya da direnirken açık ya da örtülü CHP kuyrukçuluğu yapmayacak. Bu bağlamda partimiz bu süreçte yer alacağı ya da örgütleyeceği eylem ve etkinliklerde “İmamoğlu destekçiliği” anlamına gelecek bir zemin ve ortamın olmamasına özen gösterecek, şu ya da bu burjuva siyasetçisinin ekonomik faaliyetlerine ya da siyasi duruşuna kefil olmayacak ve bir kez daha topluma dayatılan “Saraya karşı birlik” söyleminin dışında kalacaktır.
Sürekli eylem ve etkinlik çağrılarının yapıldığı bu dönemde tüm parti örgütleri ve partililer merkezi açıklamalarımız doğrultusunda hareket etmeli ve inisiyatif almalıdır.
Şimdi safları sıklaştırma zamanıdır.
Bütün yoldaşlarımıza kolay gelsin.
Merkez Komite”
**
Ülkücü gelenekten gelme masalından bıkmadılar
İyi Parti’nin kurucu ve eski genel başkanı Meral Akşener ile ilgili özellikle altlı masa olayından sonra bir “ülkücü gelenekten gelme” söylemi tutturulmuş, yıllarca o söylem gerçekmiş gibi anlatılmıştı..
Akşener’in ülkücü gelenekten gelmesi büyük bir masaldır ama siz ona kuyruklu yalan da diyebilirsiniz..
Meral Akşener siyaset sahnesinden silindi gitti ama, ülkücü gelenekten gelme masalının hala zaman zaman dillendirildiğine tanık oluyoruz..
Son olarak, bir internet sitesinde, Meral Akşener’in altılı masadan kalktıktan onsa İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavanş ile Akara’daki evinde yaptığı görüşmenin içeriği anlatılırken ülkücü gelenekten gelme masalı bir kez daha dillendirildi.
Akşener’in Mansur Yavaş’a “abi” diye seslendiği iddia edilen haberde, bunun gerekçesi de “Akşener ülkücü gelenekten geldiği ve Mansur Yavaş da kendisinden bir-iki yaş büyük olduğu için Yavaş’a ‘abi’ diye hitap ediyor” ifadesiyle kendilerince açıklanıyordu..
Kendilerince diyorum, çünkü Akşener’in Yavaş’a abi demesinin gerekçesinin ülkücü gelenekten gelmesiyle açıklanması kuyruklu bir yalandır..
Meral Akşener’in kişisel olarak Ülkücü hareketle de, MHP ile de, Ülkü Ocaklarıyla da her hangi bir bağı yoktu..
Bağ olarak düşünülecek tek şey ise ağabeyinin 12 Eylül öncesine Ülkü Ocakları’nda görev yapmasıydı. Ancak, Akşener’in öğrenim yaşamında da, kısa süren akademik yaşamında da, siyasal yaşamında da ülkücülük yoktu..
Merkez Sağ’da siyaset yapmış birinin ülkücü gelenekten gelmesi de, bunu iddia etmenin de ciddiye alınacak yanı olmadığı gibi, dalga geçmek, halkın deyimiyle bu iddiayı dillendirenlerle makara yapmak bile olasıdır.
Akşener’in siyasal yaşamında Tansu Çiller ve DYP’nin büyük yeri vardır.
Bu nedenle, Akşener ülkücü gelenekten gelen siyasetçi değil, liberal gelenekten gelen bir siyasetçi olabilir..
Mansur Yavaş’a abi demesinin nedeninin ikisini de ülkücü gelenekten gelmesi olamayacağı çok açık..
Neden abi dediğinin bir kendisi bilir, belki bir de Mansur Yavaş’a MHP’li yıllarında da, CHP’den Ankara Büyükşehir Belediye Başkan olduğunda da çok yakın olan Servet Avcı bilebilir.