İyi Parti’den istifa eden Konya Milletvekili Ünal Karaman’ın hangi partiye geçeceğini partili partisiz, seveni sevmeyeni herkes merak ediyor..
Ünal Karaman gençlik yıllarından beri Türk milliyetçiliğine gönül vermiş bir kişi..
Futbolculuğunda da Türk milliyetçisi, ülkücü ve MHP’li olduğunu saklamammış bir sporcuydu..
Sadece Türk milliyetçisi diye gittiği takımlarda kimi taraftarlar Ünal Karaman’ı istemez düşman olarak görürlerdi..
“Faşist” bir futbolcuya forma verdi diye yönetimi topa tutarlardı.
Adana Demirspor’a teknik direktör olduğunda daha yakından tanıma ve izleme fırsatım olmuştu..
Yaptığı işi emin iyi şekilde yapmaya çalışan, takımını, futbolcularının hakkını her platformda gerektiğinde yüksek perdeden savunan bir kişiydi..
2014- 2015 sezonunda Adana Demirspor’da başarılı işler yapmıştı. Adana Demirspor ilk devreyi lider Kayserispor'un 1 puan gerisinde averajla 3. sırada bitirmişti. Sezonun ikinci devresinde uzun süre ikinci sıradaki yerini koruyan Adana Demirspor, son haftalardaki kötü performansı ile, Süper Lig'e direkt çıkma şansını kaçırmış ve play-off'lara kalmıştı. Oynanan Play Off müsabakalarında Antalyaspor'a deplasmanda 3-0 mağlup olan Adana Demirspor, kendi evinde 2-0’ı yakalamasına rağmen Hakem Ali Palabıyık'ın kırmızı kartına engel olunamayınca üst lige çıkamamıştı.
Sezon sonunda Selahattin Aydoğdu yönetimini gitmesi, Sedat Sözlü’nün başkan olmasının ardından yönetim istifasının kabul etmese, inanıyorum ki, Adana Demirspor 2015- 2016 sezonunda Süper Lige çıkmıştı.
Neyse gelelim asıl konuya. Ünal Karaman’ın milliyetçiliği ve bundan sonraki tercihinin ne olacağına..
Ünal Karaman’ın gençliğinde de, İyi Parti’den siyasete atıldığında da Türk milliyetçili çizgisinden hiç ayrılmadığını biliyoruz.
Sanırım 1995 yılında evdeşi Pınar hanımla evlilik törenini, aradan geçen yirmi dokuz yıla karşın her Türk milliyetçisi anımsamaktadır.
Pınar hanın üç hilalli gelin tacı, Türk milliyetçisi kadınlar arasında efsane olmuş, Pınar hanımdan sonra bir çok genç kız düğünde üç hilalli gelin tacı giymişti.
Uğur Karaman- Pınar Karaman çiftinin nikah tanıklığını da Türk milliyetçilerinin büyük ozanı “Ozan Arif” Arif Şirin yapmıştı..
Ünal Karaman’ın İyi Parti’den istifasının açıkladığındaki ifadelerinin gelecekteki çizgisini belirlemesi açısından çok önemsiyorum..
Şöyle demişti Ünal Karaman istifa açıklamasında:
“Aziz Türk Milletine; Hayatım boyunca, ‘Hak yok, vazife vardır’ anlayışıyla milletime hizmet etmeyi en kutsal görev bildim. Çok erken yaşta göğsüme taktığım Türk bayrağını, sporculuğumda olduğu gibi, parlamenterliğimde de ilk günkü ruh ve gururla taşıyorum. Çünkü ben her zaman yalnızca hizmet ve görev şuuruyla hareket ettim. Varlığını, desteğini ve duasını her daim yanımda hissettiğim sevenlerim, bu çetin yolda en büyük güç kaynağım oldu. Onların sevgisi, teveccühü ve güveni, Türk milletinin yüce menfaatlerini koruma ülkümü her zaman pekiştirdi.
Bu kutsal sorumluluğun bilinciyle, yaptığım değerlendirmeler sonucunda, İyi Parti üyeliğinden ayrılma kararı almış bulunmaktayım. Bu karar, milletime daha iyi hizmet etme irademin bir gereğidir. Bana inanan vefalı yürekler çok iyi bilirler ki, onların güvenini hiçbir zaman boşa çıkarmayacağım. Dün olduğu gibi yarın da onların inancını kendi inancım sayacak; Ata’mızın emrine sadık kalarak, Türk istiklalini ve Türk cumhuriyetini muhafaza ve müdafaa etmek için var gücümle çalışmaya devam edeceğim.”
Karaman’ın, söze Türkiye Türkçülüğünün yolbaşçılarından Ziya Gökalp’in ifadeleriyle başlaması “Ben hala Türk milliyetçisiyim” mesajını içermektedir.
Karaman’ın ‘Hak yok, vazife vardır’ anlayışı olarak belirttiği tutumu Türk milliyetçiliğine yerleştiren Türkçülüğün ideoloğu Ziya Gökalp’tı.
Türkçülüğün önderi Gökalp, 11 Ocak 1915’te yazdığı ve 1918’de yayımladığı Yeni Hayat adlı otuz iki şiirini topladığı kitapta yer verdiği “Ahlak” adlı şiirinde, Ünal Karaman’ın dile getirdiği “hak yok, vazife vardır” ilkesini ortaya atmıştı.
Ünal Karaman’ın bir kısmını söylediği şiirin başında ise tamamlayıcı bir ifade yer almaktadır: “Sakın hakkım var deme..”
Yani Karaman’ın alıntıladığı ve ilkesi olduğunu belirttiği sözün tamamı, “Sakın "Hakkım var" deme,/ Hak yok, vazife vardır!” biçimindedir.
Karaman’ın açıklamasındaki “Bana inanan vefalı yürekler çok iyi bilirler ki, onların güvenini hiçbir zaman boşa çıkarmayacağım. Dün olduğu gibi yarın da onların inancını kendi inancım sayacak; Ata’mızın emrine sadık kalarak, Türk istiklalini ve Türk cumhuriyetini muhafaza ve müdafaa etmek için var gücümle çalışmaya devam edeceğim” ifadelerinden de Türk milliyetçiliği yolundan ayrılmayacağını anlamı çıkmakta.
Bütün bu sözlere karşın, AK Parti gibi siyasal İslamcı bir partiye gider mi?..
Siyasette at izi kurt izinin birbirine karıştığı için doğrusu gitmez diyemiyorum..
Kürşat Zorlu örneğinde gördüğümüz gibi son ana Türk milliyetçiliği mesajı verenlerinde birden bire Türk milliyetçiliği ile taban tabana zıt bir partiye geçtiğinin gördük..
Ünal Karaman’ın da Kürşat Zorlu’nun peşinden gitmesi hiç yadırgayıcı bir durum olmayacak..
Ancak, Ünal Karaman gibi gençliğinden beri Türk milliyetçiliğini yaşam tarzı etmiş bir kişinin siyasette yolunda Türk milliyetçisi bir çizgide devam etmesinin gönüller arzular..
Ünal Karaman’a yakışan MHP, Zafer Partisi, BBP, Milliyetçi Türkiye Partisi, Ötüken Birliği, Turan Hareketi Partisi, Turan Partisi, ATA Parti gibi bir partiye geçmeyi yeğleyerek, siyasi yaşamının Türk milliyetçiliği çizgisinden ayrılmayacağı bir yapıda sürdürmektir.
Tersi olursa, iddia edildiği gibi siyasal İslamcı bir partiye giderse, istifa açıklamasında söylediği “Bana inanan vefalı yürekler çok iyi bilirler ki, onların güvenini hiçbir zaman boşa çıkarmayacağım” sözlerinin bizzat kendisi yalanlamış olur.
Kendisine Türk milliyetçisi olduğu için destek veren yürekleri üzmenin, hayal kırıklığına uğratmanın bir bedeli de elbette olur..
Bir daha Türk milliyetçilerinin selam veremez, verdiği selamı hiçbir Türk milliyetçisi almaz.
Gittiği yol, geçmişinden bir daha dönemeyecek denli uzaklaşmasına yol açabilir..
Ünal Karaman’ın eğer iddia edildiği gibi bir karar vermeyi düşünüyorsa, Ziya Gökalp’in kendine ilke yaptığı “Ahlak” şiiri ile “Vazife” adlı şiirinin yeniden ve özümseye özümseye okumasını öneririm.
Hatta, Ünal Karaman’a kolaylık olsun diye o şiirleri tam metin olarak bir kez de bu sütunlardan yayınlıyorum;
AHLAK
Ahlak yolu pek dardır;
Tetik bas, önü yardır.
Sakın "Hakkım var" deme,
Hak yok, vazife vardır!
Hak milletin, şan onun,
Gövde senin, can onun,
Sen öl ki o yaşasın;
Dökülecek kan onun.
Ben, sen yokuz, biz varız,
Hem Ogan, hem kullarız.
Biz demek, Bir demektir,
Ben, sen ona taparız!
Ne derece hizmetin
Varsa, odur himmetin;
Kıymetim var deme ki,
Gerçek ola kıymetin...
Bir şâirdir Türk eli,
Müz’üne bağlı beli,
Bu Müz bir ahlaktır ki
Baş vermektir temeli...
Bir ordudur Türk eli
Yasaya bağlı beli,
Yasa bir ahlaktır ki
Başvermektir temeli
Millete ver canını,
Ocağını, şanını...
Bir âşık olsan bile:
Fedâ et cânânını...
*
VAZİFE
O gönlüme arştan inen bir sestir
Milletimin vicdanına makestir
Ben askerim, o üstümde kumandan
Baş eğerim her emrine sormadan.
Gözlerimi kaparım vazifemi yaparım.
Hikmetini sormam, ince elemem
Âmirimdir, ona karşı gelemem
Haklılığına eylemişim kanaat
Benden ona kayıtsız, şartsız itâat
Gözlerimi kaparım vazifemi yaparım.
Benim hakkım, menfaatim, arzum yok
Vazifem var, başka şeye lüzum yok
Aklım gönlüm, düşünmezler duyarlar
Ondan gelen emirlere uyarlar
Gözlerimi kaparım vazifemi yaparım.
Var demezdim bu dünyanın ötesi
Gelmeseydi vazifenin gür sesi
Bu ses mutlak maveradan geliyor
Hak nerdeyse, tâ oradan geliyor
Gözlerimi kaparım vazifemi yaparım.
Bu fırsatla, Türkçülüğün büyük önderlerinden, yolbaşçılarından Ziya Gökalp’i de saygı, sevgi ve minnetle bir kez daha anıyorum...
**
Kartalkaya faciası kurbanı hemşerilerimiz
Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi’nde on iki katlı Grand Kattal Otel’de çıkan yangın faciasında yaşamlarının yitirenler arasında ana baba ve çocuklarından oluşan dört kişilik bir Adanalı ailenin olduğunu da belirlendi.
Çorlu’daki bir fabrikanın müdürü olan Mert Doğan, eşi Yaşam Koçu Duygu Doğan ve kızları Mavi ve Doğa Doğan.
Mert ve Duygu Doğan kardeşlerimize, kızlarımız Mavi ve Doğa’ya Tanrı’dan erinç, yerlerinin Tanrı katı olmasını diliyorum.