Yanlış ile doğru arasında o kadar tezatlık vardır ki ikisinin yan yana gelmesi hayatta mümkün değildir. Yanlışa yönelmemek, doğrudan da şaşmamak gerekir.
İnsanoğlunun bütün yaşamı boyunca dikkat etmesi gereken önemli ilkesi ve düsturu budur.
Politikacının yanlış yolda izleyeni, yanlışlıklar içinde yüzeni gün gelir bütün kötülüğün ortasında kendisini bulur.
Doğru duvar ise asla yıkılmaz.
Son iki gündür Ankara siyasetinin karar mekanizmasında yer alan siyasi partilerin genel merkezlerinin tavırlarını yakından izliyor ve daha da ileri giderek kimlerin hangi manevralar içinde genel merkez kapısında kışladıklarını öğrenmeye çalışıyorum.
Öğrendikçe de hayretler içine düşüyorum.
Siyasilerin Ankara’da kendilerine bir yer bulmak adına gayret içinde olmalarına bir anlamda hak veriyorum. Çünkü onlar isteyen taraflar.
İsteyen tarafa ‘olur’ verenleri asıl ben hayretle karşılıyorum.
Son bir haftadır MHP Genel Merkezi’nin adayları belirleme yöntemi ve açıklama şeklini dikkatle takip ediyorum ve yorumum aynen şu şekilde oluşuyor.
‘Aday belirleyenler tabanın sesine değil, kendi nefislerine kulak veriyorlar’
Bir adet yorumum aynen bu…
Ak Parti ise tam tersini yapıyor. ‘Tabanın sesini’ dinleyip nabzı da ona göre ayarlıyor. Yıllarca bazı küçük istisnalar haricinde Ak Parti hep bunu yaptı.
Bu konuda da oldukça başarı elde etti.
MHP’nin seçim öncesinde açıkladıkları adaylar ile bazı yerlerde adeta seçimi kazanmak istememek adına çırpındıklarına tanıklık ediyorum.
Bunun da faturasını sanırım 31 Mart günü sandıkta yanlışı yapanlar alacaktır.
CHP’nin son nihai kararı Kemal Kılıçdaroğlu’nun vereceği bazı Büyükşehir Belediye Başkan adaylarını Aralık ayının sonlarına doğru açıklayacak olması da İYİ Parti ve SP ile yapılacak olan ittifak görüşmelerinin sonuçlarına göre şekillenmesinden kaynaklı olduğunu hatırlatmakta yarar var diyorum.
İşte bu durumdaki CHP’nin de yanlış ile doğru arasında ne kadar gidip geldiğini adaylarını açıkladıkları vakit göreceğiz.
Maksat seçim kazanmak ise doğru yöntem ve ilkelerle hareket etmek gerekiyor. Doğru isimleri halkın önüne getirmek gerekiyor. Mevcut belediye başkanı diyerek yanlış isimlerde ısrar etmek, kişisel husumetler yüzünden mevcut belediye başkanları ile yol yürümemek gibi ihtiraslı hareketler sandıkta partilere ciddi zararlar verir.
Geçmişte bunun örnekleri yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor.
Seçmen, soran ve sorgulan, toplumsal hafızasını hiç yitirmeyen ve diri tutan seçmen konumunda.
Sandık ise seçmenin hesaplaşma günü…
Siyasilerin de karne günü…
Bu tarih de 31 Mart tarihi olup, doğru yolda yürüyenlerin kazanacağı gündür diyorum.
Herkese başarılar dileyerek noktayı koyalım. ‘Bu seçimler çetin geçecek’