Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ekonomik anlamda düzlüğe çıkabilmemiz için 3 yıla ihtiyacımız var demişti. 3 yılın 1 yılını Ocak ayı itibariyle geride bırakacağız.
Kaldı geride 2 yıl…
Bu 2 yılda yine halk olarak bizler ezileceğiz. Kemer sıkacağız. Ağır ekonomik koşullar altında inleyeceğiz. Netice itibariyle bizleri 2 kara yıl bekliyor!
Hazırlı mıyız?
Hazırlıklı olsak ne olacak, olmasak ne olacak? Dediğinizi duyar gibiyim.
Ekonomistler, firmaların artan maliyetler ve finansman yüküyle başa çıkmaya çalıştıkları bir dönemde olduklarını işaret edip özellikle yüksek borçlanma maliyetleri, nakit akışındaki zorluklar nedeniyle risk altında olduklarına işaret ediyorlar.
Ve ekliyorlar. “2025 yılı hem yerel hem de küresel dinamikler açısından zor bir yıl olacak.”
Ülkenin en büyük temel sorun enflasyon…
Her yetkili, ekonomik anlamda köklü reformlara ihtiyaç duyulduğunu söylüyor. Lakin yetkililerin yaptığı tek reform, halkın daha çok vergi yükü altına girmesi olarak karşımıza çıkıyor.
Böyle de bir durumla karşı karşıyayız.
Yılbaşında asgari ücrete yapılacak zamla birlikte bütün herkes fiyatlara ‘Bindirme’ yaparak bir kenara çekilecek. İşveren ise ağır yükün altından kalkmak adına çaba sarf edecek. Maliyetlerdeki artışı gerekçe gösteren bazı aklı evveller zam üstünü zam yaparak bizlerin daha da kötü günlere doğru sürüklenmesine sebep olacaklar.
Enflasyonun bu kadar yüksek olmasının temel nedenini az ya da çok okuyup yazan birisi olarak kendi adıma ‘Fiyatlama davranışının bozulması, gelecek korkusu’ olarak değerlendiriyorum. Bu korkuyu yenmenin de pek mümkün olmadığını hissediyorum.
Sonuç olarak alta kalanın canı çıksın misali halk olarak bizlerin canı çıkıyor!
Çözüm var mı?
Bence ufukta çözüm gözükmüyor. Hakkımızda hayırlısı olsun inşallah!