MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi inanın anlamakta zorluk çekiyorum. Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan Bahçeli, İmralı Cezaevi'nde bulunan PKK elebaşı Abdullah Öcalan'a örgütünü feshetme çağrısı yapan Bahçeli, "Tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM'de DEM Parti Grup Toplantısı'nda konuşsun, terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın" dedi.
Ve Bahçeli ekledi. “Bu dirayeti gösterirse umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılmasının önü de ardına kadar açılsın. Adres İmralı'dan DEM'e uzansın"
Bu açıklamanın arka planının ne olduğunu hiç irdelemiyorum bile…
Öcalan meclise gelecek ve mecliste siyaset yapacak!
Şaka mı diye düşündüm bir an. Bu açıklamayı Bahçeli’nin yapmasını gerektiren gerekçe ne olursa olsun, bu açıklama bence MHP’ye ve Bahçeli’ye hiç yakışmadı!
Bebek katili, terörist başını meclise davet edip konuşma yapmasını istemek ve umut hakkından yararlanmasını istemek akla ve mantığa sığmayan bir davranıştır.
Öcalan’ı meclise sokmak demek, onu davet etmek demek, MHP’nin kuruluş felsefesine, kurucusu Alparslan Türkeş’in partisine bence yapılacak en büyük yanlıştır, haksızlıktır.
Yıllarca PKK ve uzantılarına yönelik ve meclisteki partilerine yönelik ağza alınmayacak sözlerle ithamlarda bulunan, karşıtlığı yüzünden siyasi prim devşirenlerin bugün farklı tavır içinde olmalarını kamuoyuna nasıl izah edecekler? Onu da merak etmiyor değilim…
Aslında Bahçeli’nin bu açıklaması ‘Öcalan’a af istemek’ anlamına geliyor. Bunu anlamayacak kadar cahil değiliz!
Önce ‘tecrit kaldırılsın’ söylemi, arkasından ‘af’ çağrısı!
Bahçeli'nin bu çağrısına Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nden yanıt geldi. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tulay Hatimoğulları Oruç, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada "Bir başlangıç olacaksa tecrit derhal kaldırılmalıdır. Onurlu bir barış için insiyatıf almaya hazırız" cevabı geldi.
Buyurun buradan yakın…
Nereye doğru evriliyoruz, savruluyoruz? Onu da anlamış değilim.
PKK’nin ve uzantılarının şehit ettiği şehitlerimizin kemikleri sızlar. Gazilerimizin onuruyla oynanır. Ailelerin ve Türk halkının nefretinde boğulursunuz.
Ben bunu bilir, bunu söylerim.
Kim ne söyler onu bilemem…