Dün bir arkadaşımızla sohbetimiz sırasında bana ‘Şu baraj gölünün iki yakasını bu kent değerlendiremiyor’ diye başlayan cümleler kurarak baraj gülünün iki yakasının resmen işgal edilmesinin bu kente olan zararından bahsetti.
Elbette haklıydı. Bu şehrin merkezi yöneticileri ve yerel yöneticileri, baraj gölünün iki yakasının resmen işgal edilmesine göz yumdular!
Baraj gölünün kent merkezlerine bakan kısımları lokantalar, içkili yerler, tesisler derken her önüne gelen adamını buldu. İşgal ettiği yerde kimseyi dinlemeden suni büyümelerle gerek merkezi yönetime, gerekse yerel yönetimlere yeri geldi kafa tuttu!
Tutmaya da devam ediyor. Bu rezilliğin sorumlusu belediyeler ve merkezi yönetimin Adana’daki kurumlarıdır. Bunların idarecileridir.
Oysaki bu baraj gölünün iki yakasına huzurevi, yaşlılar rehabilite merkezleri, spor kamp merkezleri gibi bu şehrin insanlarının yararına olacak onlarca tesis yapılabildi.
Yapmadılar, yapmak istemediler.
Herkes başkalarını sorumlu gösterip işin içinden çıkmaya çalıştı!
Avrupa’da uzun yıllar kalan bir şehir plancısı arkadaşımız, Avrupa normlarına göre bu tür baraj gölü etrafına sahip şehirlerde yerel yönetimlerin ve merkezi yönetimlerin nasıl bir çalışma yaptıklarını anlattığında bu şehir plancısı arkadaşımıza ‘Orası Avrupa…’ diyerek yanıt vermek durumunda kaldık.
Keşke bu şehir plancısı arkadaşımıza ‘Burası Türkiye!’ demek zorunda da kalmasaydık!
Atı alan Üsküdar’ı geçiyor Adana’da. Her yer işgal altında. Hazine arazisini bir insana kiraya verince bu insana kiralık yerde ‘esrar sat’ mı deniliyor?
Hayır…
O vakit bu kentin kadersizliğini bana göre bu kentin yöneticileri tayin ediyor!
Talanın da sorumlusu bu kentin yöneticisi…
Öyle yöneticiler tanıyorum ki, baraj gölünün iki yakasında kurulan işgal tesislere giderek akşamları kadeh kaldırıp tokuşturan ve ‘ŞEREFE’ diyen onlarca yönetici var. Bu yöneticiler hatta bu işgalcilerin işgalleriyle yetinmeyip ‘Bak burayı ne kadar güzel yapmışsın, şurasını da şöyle çevir ki daha iyi olsun’ diyerek akıl verenlere tanıklık ettik biz yıllarca bu kentte..
Bugüne kadar talana, işgale izin verdiniz. Bari bundan sonrasına izin vermeyin.
Bu kentin yöneticilerine bir tavsiyem olsun. Allah rızası için özel bir aracı binerek yanınıza kimseyi almadan, baraj gölünün iki yakasını tek başınıza bir dolaşın. Yanınızda korumanız, şoförünüz olmasın. İşgalleri şöyle bir yaşayın. Size oradan bir kişi seslenip ‘Gel ağabey, arabanızı şuraya çekin. Et var, sucuk var. Bici bici var’ diye çağırdığında o güzelim arazilerin işgal edildiğini görünce içiniz sızmayacak mı? Sızlamayacak mı?
Sözün özü, baraj gölünün iki yakasının bu içler acısı durumundan rahatsızlık duyan Avrupa’da yaşayan şehir plancısı ile bu konuda bize aracılık eden arkadaşımıza üzülerek şu yanıtı verdiğimi belirterek yazımı noktalamak istiyorum.
‘Hiç nefesimizi tüketmeyelim. Burası Adana… Böyle geldik, böyle gideriz…’
ADANA İKİ YAKASI BİR ARAYA GELMEYEN GÖMLEK GİBİ. BELEDİYE HİZMETLERİ YETERSİZ. SEMT PAZARLARINDA ETİKET SİSTEMİNİ TAM OLARAK OTURTAMAYAN İLÇE BELEDİYELERİ HALKIN NASIL YANINDA? ARA YOLLARIN HALİ ORTADA. SEYHAN TEMİZLİKTEN SINIFTA KALMIŞ DURUMDA. ÇUKUROVA BELEDİYE BAŞKANI SEYHAN BELEDİYE BAŞKANI KİM DİYE ANKET YAPILSA VATANDAŞIN ÇOĞU KİM OLDUKLARINI BİLMEZ. İLÇE BELEDİYELERİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ YETERLİ HİZMET VERMİYOR. BİR SONRAKİ SEÇİMDE HERKES ONA GÖRE OYUNU VERİR. UMARIZ ADANA İÇİN BİRAZ ÇALIŞIRLAR.