Siyasette ne kadar etkin olursanız olun, bir makama geldiğinizde sizinle birlikte yol yürüyenler ve yönetiminiz altında bulunan kişiler sizden memnun olmalıdır.
Şayet bu memnuniyeti temin edemezseniz inanın siyaseten başarılı olamazsınız. O makamlarda kalıcı olamayıp geçici olursunuz.
Bunu sanırım belediye başkanları çok iyi biliyordur…
Özellikle yerel yönetimlerin ‘Tek seçicileri’ konumunda olan belediye başkanlarını dikkatle takip ediyorum. Yola çıktığı yol arkadaşlarının ve maiyetinde belediye çalışanlarının kendilerinden ne kadar mutlu olduklarını gözlemlemeye çalışıyorum.
Bu konuda sınıfı geçenlerin sayısı bir elin parmakları kadar az…
Hoş, ‘kaç tane belediye başkanı var ki bir elin parmakları kadar az olsun’ diyebilirsiniz. 10 parmak olmasa da birkaç parmak var diyelim!
Asıl sıkıntı belediye başkanlarının seçilip makama oturduktan sonra ‘Kerameti kendilerinde’ görüp etrafındaki yol arkadaşlarına karşı ilk karşı duruş sergilemeleriyle başlıyor. Hükmetmenin verdiği rahatlıkla belediye başkanlığını bilmeseler de ‘Kısa zamanda yanlışıyla, doğrusuyla’ başkanlığı öğrenip sonrasında da bireysel hareket tarzı içine giren bu tek seçiciler, bir sonraki yerel seçime kadar ‘Allah kerim’ ilkesiyle hareket ederler.
Ne zaman ki seçimler yaklaşır bu kez yumuşama başlar. Gülücükler, öpücükler kırılıp gider.
Lakin bu kez ekip kurmakta zorlanırlar. Çünkü çekirdek kadrolarını dağıtmışlardır!
Bu memlekette öyle belediye başkanları gelip geçti ki, ‘Burunlarından kıl aldırmayan’ başkanları gördük, tanıklık ettik.
Alçak gönüllü, gönül insanı, herkese dokunan isimleri de yaşayarak gördük.
Hangi tür belediye başkanının yeniden aday yapılma noktasında tercih edildiğini de bir türlü kestiremez olduk. Çünkü partilerin genel merkezlerine taşınan ‘Çantalar’ konuşup, gönül insanlarının konuşulmadığı bir siyaset ikliminde elma ile armudun ayırt edilememesi siyasetin maalesef doğası olarak görülmeye başlanıldı!
Gelelim Adana özeline…
Hizmet yıllarının birinci yılını geride bırakıp ikinci yıllarından 1 ay alan bazı belediye başkanlarını bekleyen tehlikeye burada değinmek istiyorum. Partisiyle, partilisiyle, maiyetindeki memur ve işçileriyle barışık olmayan belediye başkanlarımızı gördüğümü belirtebilirim.
İsim vermeye hiç gerek yok. Çünkü herkese söz hakkı doğsun istemiyorum.
Başkanlık koltuğunu doldurmayan belediye başkanlarının olduğunu düşünüyorum.
Başkanlık havasını hala üzerinden atamayarak ‘Olmaz, yok, ben bilirim, siz mi karar vereceksiniz?’ söylemleriyle hareket eden belediye başkanlarını görmeye başladım.
Kocaman bir tehlike bu…
Yazımın başlığını ‘Belediye başkanları şunu iyi bilmeli’ diyerek attığımda gördüğüm tehlikeli gidişattan söz edip başkanlara da şunu salık vermek arzusundaydım.
‘Yola çıktığı yol arkadaşlarını ve maiyetindeki memur ve işçisini memnun etmeyen, edemeyen belediye başkanları asla başarılı olamazlar. Bir sonraki seçimde tarihin tozlu sayfaları arasında yerlerini alırlar’
Nokta…