Yaşanan deprem felaketinden sonra insanların ilk sığındıkları yerler camiler oldu. Allah’ın evi olan camilerim bu anlamda önemli bir görev üstlendiler.
Lakin bu deprem felaketi bir gerçeği daha ortaya çıkardı ki camilerimiz ne yazık ki din görevlileri tarafından iyi bakılmıyor!
Bu cümleyi iddialı bir şekilde söyleyebilirim.
Adana İl Müftülüğü yetkilileri zahmet buyurup camileri belirli aralıklarla da olsa denetlemiş olsalar, camilerin iyi bakılmadığını görerek yaşarlar.
Günlerce insanlar camilerde kaldılar. Lakin camilerin tuvaletlerine girilemeyecek durumda olmalarından kaynaklı olarak insanlar tuvalet ihtiyaçların karşılayamadılar.
Din görevlilerinin görevlerini yerine getirirken camilerdeki mesaisini devlet memuru zihniyeti ile yerine getirmelerinden kaynaklı olduğunu düşündüğüm bu bakımsızlığı Adana İl Müftülüğü nasıl izah eder bilemem ama buradan çağrım olsun.
Lütfen camilerle ilgilenin…
Özellikle şehir merkezinden uzak mahallelerde cemaatin sayısının az olması nedeniyle cami görevlisi olan imamların mesailerine riayet etmediklerini de bu deprem nedeniyle görmüş olduk.
İl Müftülüğü yetkilileri camilerini belirli aralıklarla da olsa denetlemiş olsalar imam arkadaşların camileri cemaate emanet ederek mesailerine uymadıklarını görebilirler.
Yaşanan asrın felaketinden sonra ben kendi adıma cami denetimlerin yetersiz olduğunu, camilerin sıkıntılarının maalesef giderilmediğini kendi adıma gördüm ve yaşadım.
Bu depremden sonra bir ders çıkarıp camilerin denetimi ve bakımı konusunda il ve ilçe müftülüklerinin bir eylem planı dahilinde camilerine sahip çıkmalarını kendilerinden rica ediyorum.
Şimdi bana il ve ilçe müftüleri ‘Hayır, camileri denetliyoruz. Bir sorun yok. Tuvaletleri temiz. İmam arkadaşlar mesailerine riayet ediyorlar’ diyerek cevap verebilirler.
Lakin ben yaşadığıma mı inanayım, yoksa söylenecek olan söze mi inanayım diyerek onlara yanıt vermek durumunda kalırım.
Bizimkisi üzüm yemek…
Bağcıyı dövmek değil…