Önceki gün akşam haberleri izlerken CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yurt dışı ziyareti sırasındaki konuşması sırasında Özgür Beyin arkasında oturan kişiyi görünce biran duraksadım.
Özgür Beyin ziyareti sırasında kendisine refakat eden isim İYİ Parti’den Meral Akşener tarafından listeye yazılarak milletvekili yapılan ve sonrasında istifa ederek CHP’ye katılan Sayın Bilal Bilici’ydi.
İlk aklımdan geçen cümle, ‘CHP’liler sevinsin, İYİ Partililer ise üzülsün’ oldu.
Sahi, İYİ Partililer Bilal Bilici için üzülüyorlar mı?
Veya CHP’liler partilerine katılımı için seviniyorlar mı?
Bunu bir türlü kestiremedim!
Derler ya, iki arada bir derede diye…
Bende öyle oldum.
İYİ Parti’nin seçmen iradesiyle milletvekili olup sonrasında başka partiye katılmak nasıl bir duygu? Onu bir türlü çözemedim.
CHP’ye katılımının üzerinden çok uzun zaman geçmedi Sayın Bilici’nin…
Bu kadar kısa sürede Bilal Bilici’nin uzun yıllar ABD’de kalması ve oraları çok iyi bilmesiyle Özgür Özel’in ekibine dâhil edilip arka planında yer alacak konuma gelmek büyük başarı olsa gerek!
Herkes beceremez bunu…
Erken seçim veya zamanında yapılacak olan seçimde CHP’nin Adana liste başından Sayın Bilici’nin yeniden adaya gösterilmesi gündeme gelirse hiç şaşırmam…
Sanırım Bilal Bilici’de bizim çözemediğimiz veya bilmediğimiz olağanüstü bir özelliği var ki, bu kadar kısa zamanda Özgür Özel’in ‘PRENSİ’ durumuna gelmiş…
Veya prensi olmasa da ‘ekipte yer alacak duruma’ gelmesi önemli özelliğinin olduğunun bir göstergesi olsa gerekir diye düşünmeye başladım.
Onun için siyaseti sevmiyorum. Onun için siyasetten uzak kalıyorum. Demek ki yetenek sahibi değilim diye düşünüyorum.
Özgür Özel’i bir konuştursak, ABD gezisinde Sayın Bilal Bilici’nin nasıl bir katkısının olduğunu öğrensek iyi olmaz mıydı?
Olurdu…
Lakin bu da mümkün değil…
O halde Özgür Özel’e ve Bilal Bilici’ye son söz olarak şunu söylemek isterim.
‘Yediğiniz, içtiğiniz sizin olsun. Gördüklerinizi anlatın lütfen’