Hep sorulur ya ‘CHP, halktan iktidar olmayı gerektiren oyu niçin alamıyor?’ diye. Bu soruya
en güzel yanıtı CHP’nin Yalova Milletvekili Muharrem İnce yanıt vermiş. Hem de Genel
Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katıldığı Antalya’daki kampta.
Bugün sizlere İnce’nin konuşmasından bazı kesitleri aktarıp yorumunu da sizlere
bırakacağım.
CHP’nin yanlışlarını sanırım anlatmak için en iyi ayrıntılar İnce’nin konuşmasında saklı. Ve
o konuşmasını satırına dokunmadan bugün birinci bölümünü, yarın da ikinci bölümünü
yayınlamak istiyorum. İşte o konuşması.
‘CHP yelkenlerini doldurmuş, umut saçıyor, güçlenmiş, bu kez AKP’yi perişan edecek,
derlenmiş, toparlanmış, her şey yolunda, mükemmel gidiyor... Böyleyse, bu konuşulanların
hiçbirisini ciddiye almayın. Ama değilse, benim söylediklerimi ciddiye alın. Zaten benim
söylediklerim doğru değilse, ben bir siyasi mevta olurum, öngörülerim tutmamıştır. Ama
benim öngörülerim tutarsa siyasi mevta olurum ne de görüşlerim.
17 25 ARALIK DEMİREL ZAMANINDA OLSAYDI, DEMİREL BİR HAFTADA İNDİRİRDİ BUNLARI
Şimdi, sorun nerede başlıyor, neden başarılı olamıyoruz? Bir... Size örnekler vereceğim,
krizleri nasıl yönettik? İki... Büyük olaylarda neden oy devşiremedik? 17 – 25 Aralık, Suriye
politikası... 17 – 25 Aralık’ta Demirel iktidarda olsaydı, bir haftada bunları indirirdi. Siz
beceremiyorsunuz.
YEMİN MESELESİNDE TÜKÜRDÜĞÜMÜZÜ YALADIK
Şimdi bakalım, ilk olayı hatırlayalım; 2011’de yemin etmeme meselesi... Doğrudur,
yanlıştır, bir karar aldık. İki milletvekilimiz cezaevinden çıkıp gelmeden yemin etmeyeceğiz
dedik. Politika doğru muydu bilemem ama milletvekillerimizin başarısız olmasında büyük
payı oldu. Yalvardım o zaman yeni seçilen milletvekillerine; “Yapmayın, etmeyin, telefonda
görüşmeyin” dedim. Telefonda görüştü arkadaşlarımız; “Ya edelim yemini boş ver,
milletvekilliğimiz düşer bak. Bir daha ya seçiliriz ya seçilmeyiz” diye konuştukça, telefon
kayıtları Erdoğan’ın elinde olduğu için yumuşak karnımızı gördü ve meydanlara çıkıp;
“Tükürdüğünüzü yalayacaksınız” dedi ve tükürdüğümüzü yaladık ve gittik “tıpış tıpış”
yeminimizi ettik. Yenildik resmen Erdoğan’ın karşısında.
1 KASIM’DA TERÖR VARKEN, 7 HAZİRAN’IN MAAŞ VAATLERİNİ İÇEREN BROŞÜRLERİ
DAĞITTIK
7 Haziran’da bir seçime girdik. 7 Haziran’daki broşürlerimizle 1 Kasım’daki broşürlerimiz
pek çok vilayetimizde aynıydı, biliyor musunuz? Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? Asgari
ücret 1500 TL, emekliye iki maaş vaatleri doğru söylemler ama 7 Haziran’da doğruydu, 1
Kasım’da doğru değildi. 7 Haziran’dan sonra güvenlik politikaları öne çıktı, bombalar
patlıyordu. Kontrollü bir terör vardı. AKP’nin kontrolünde bir terör vardı, kimsenin
umurunda değildi 1500 TL, kimsenin umurunda değildi iki maaş ikramiye. Ama biz eski
broşürleri dağıttık.
Meclis Başkanlığı seçimi mesela... Çok kötü yönettik. Laiklikle ilgili söylemler, geleceğim
oraya da.
80 GENEL BAŞKAN YARDIMCISI DEĞİŞTİRİLDİ
80 kişi değişmiş arkadaşlar, ya 78 ya 80 genel başkan yardımcısı değişmiş. Her bir başarısız
olaydan sonra genel başkan yardımcılarını değiştiriyoruz. O zaman sayın genel başkan, sizin
de adam seçimiyle ilgili bir sıkıntınız var demektir, iyi adamları seçemiyorsunuz demektir.
Sürekli değişiyor, örgütten sorumlu genel başkan yardımcılarını unuttum... Önder Sav,
Adnan Keskin, Nihat Bey, Gürsel Tekin, Tekin Bingöl.. Dış politikadan sorumlu olanlar, keza
sürekli değişmiş. Hep mi suçlu bu insanlar, hep mi genel başkan yardımcıları hatalı?
%35’İ TUTTURAMADIK, İÇ SORGULAMA YAPMADIK
Mesela 17 Mayıs 2015, hedefimiz %35 diyorsunuz. Altında kalırsak iç sorgulama yaparız
diyorsunuz. Yaptık mı? Günlerce saatlerce tartıştık mı? Tartışmadık.
GENEL BAŞKAN’A SALDIRILDIĞINDA BENİM İÇİM SIZLADI
AKP terörle mücadelede baştan sona hatalı bir partidir. Ama nasıl oluyor da bedelini biz
ödüyoruz? Size samimi olarak söylüyorum bunu, en içten duygularla söylüyorum. Sayın
Genel Başkan’a yumurta atıldığında içim sızladı. Ben Gülsüm Hanım gibi bakmıyorum,
neden bedelini biz ödeyelim? Ne yapmak istediklerini biliyoruz, yapmak istedikleri şu... Siz
PKK’ya destek oldunuz CHP diyor. Böyle bir şey yaptık mı? Yapmadık. Algı yaratmak istiyor
AKP’liler. Ama bu algının oluşmasında ilkesiz, tutarsız duruşumuz..
EVET, OYU VERENLER ÇOCUKLARINA SÖYLEYEMEYECEK
Dün dokunulmazlıklarla ilgili evet oyu veren arkadaşlarıma sesleniyorum. Onların
vicdanına sesleniyorum. Bir sene sonra o arkadaşlarımız “Ben hayır verdim” diye
konuşacaklar. Öyle utanacaklar ki, çocuklarına söyleyemeyecekler evet oyu verdiklerini.’
Başımıza nelerin geleceğini hep birlikte göreceğiz. Başta Sayın Genel Başkan. Nasıl
onuruyla oynanacaklarını hep birlikte göreceğiz. O hâkimlerin, savcıların Genel Başkan’a
nasıl hakaret edeceklerini göreceğiz.
KOMŞULAR NE DER DİYEREK SİYASET YAPILMAZ
Ben hayır verdim, her arkadaşıma da hayır vermesi gerektiğini söyledim. Ne olurmuş?
Referandumda hayır verirsek AKP ile MHP evet dermiş, biz HDP ile görünmemeliymişiz.
Siyaset ilke ile yapılır. Komşular ne der diye, el alem ne der diye siyaset yapılmaz. HDP bir
şeyi doğru söylerse, o HDP söyledi diye biz geri adım mı atacağız? MHP doğru bir şey
söylerse, MHP ile görünmemek için geri adım mı atacağız? Bu doğru değildir.
CEZAEVİNDEN KORKTUĞUMDAN DEĞİL, ÖNGÖRÜSÜZLÜĞE KIZDIĞIMDAN
Bakın Eren Erdem, Muharrem İnce, Barış Yarkadaş, Enis Berberoğlu, başta bunlar dördü...
Bakın mahkemelerde neler yaşayacağız, göreceğiz. 12 tane fezlekem var, korkuyor
muyum? Vallahi düğün bayram. 5-6 sene hapislerde yatmış arkadaşlarımız var,
korktuğumdan filan değil, öngörüsüzlüğe kızıyorum. Nasıl kendi boynumuza ip geçiririz biz?
Bu doğru değil. Aslanlar gibi çıkıp “hayır diyeceğiz” demeliydik. Araştırma komisyonu
kuruldu ne dediler, “Yargı bağımsız olmadığı için dokunulmazlıkları kaldırmıyoruz”. Bakın,
başımıza nelerin geleceğini tahmin ediyorum ama bazı arkadaşlar burada, korkutmak
istemiyorum açıkçası.
YARIN: MUHARREM İNCE’NİN AĞZINDAN CHP’NİN İÇİNDE BULUNDUĞU DURUM
TESPİTİNİN İKİNCİ BÖLÜMÜNÜ YAYINLAYACAĞIM.