Dün bu köşede CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin partinin yaptığı yanlışlıkları
sıralayan konuşmasının ilk bölümünü yayınlamıştım. Bugün size ikinci bölümünde İnce’nin
ağzından CHP eleştirilerini kaldığımız yerden yayınlayarak tamamlamak istiyorum.
‘Anayasa’ya aykırı ama evet diyeceğiz.” Yetmez ama evet gibi bir şey. Talihsiz bir cümle. Ben
Anayasa üzerine yemin ettim, Anayasa’ya aykırı olduğuna inandığım bir şeye, Parti Meclisi de
karar alsa, Genel Başkan da talimat verse ben oy veremem, vermem. Benim onurum var,
kişiliğim var, duruşum var, 52 yaşındayım; Muharrem İnce’ye hesabım var benim. Ben bunu
yapamam, yapabilen yapsın arkadaşlar.
EKMELEDDİN İHSANOĞLU’NU ADAY YAPTINIZ, MHP’DEN MİLLETVEKİLİ OLDU
Mesela, büyük kriz anlarında... Cumhurbaşkanı adayımız Ekmeleddin İhsanoğlu. Riski göze
aldım dedi sayın genel başkan. Hangi riski? Sonuç nedir? Cumhurbaşkanı adayı yaptığımız kişi
MHP’den milletvekili oldu, sonra Meclis Başkanlığı seçiminde de onu desteklemedik, o da
ayrı bir konu. Bakın yine Abdullah Gül’le Tayyip Erdoğan kavga etti, Tayyip Erdoğan ile
cemaat kavga etti, Tayyip Erdoğan ile Davutoğlu kavga etti. Bunlar hep kavga ettiklerinde biz
hep el ovuşturduk. Çok iyi hatırlıyorum 12 Haziran 2013 günü Yalova’daydım, Grup
Başkanvekiliydim, Yalova’dan atladım gece saat 01:30’da yalvardım bu MYK’nın tutanakları
varsa, “yanlış bu” dedim, Abdullah Gül’ü göreve davet ettik, liderler zirvesini topla diye çağrı
yaptık. Abdullah Gül de “İşinize bakın, toplamıyorum” dedi. Derdim şuydu, bunların
kavgalarından medet ummayın, cemaatle kavgasından medet ummayın.
İKİ KONUDA SİZE DESTEK VERDİM
Mesela iki konu daha var.. Buranın konuşmak için uygun ortam olduğunu düşünüyorum,
burada konuşmayacağız da nerede konuşacağız? Ben “önüne yatmak” konusunda ve “kan”
meselesinde de kararlığımızı gösterdiğiniz noktasında sizi destekledim. Yine aynı şey olsun,
yine desteklerim. Sonuna kadar arkanızda, yanınızda dururuz ama krizlerden ne yazık ki
hiçbirinden doğru düzgün çıkmadık.
ATATÜRK’ÜN RESMİNİ KİM İNDİRDİ TARTIŞMASINDAN 65 GÜNDE ÇIKAMADINIZ
65 gün Atatürk’ün resmini kim indirdi, indirdi mi indirmedi mi tartışması yapıldı. Ben 17 gün
öncesinden biliyordum, hiçkimseye söylemedim. Medyaya fısıldayan filan ben değildim,
ispatlarım bunu, her türlü ispatlarım. Ama partim yara almasın diye 17 gün sustum. 65 gün
bu tartışma, bir dakikalık işi var bunun. Gel bakalım Aylin Nazlıaka, kim bunun sorumlusu
söyle. Söylemiyor musun, at Aylin Nazlıaka’yı. Söylüyor mu, indireni at. Bu kadar.
SARAY’DA PARALEL HÜKÜMET VARSA BİZDE DE PARALEL MYK VAR
Saray’da paralel hükümet kuruyorlarmış, e paralel MYK var bizde de. Milletvekilinden
danışman olmaz arkadaşlar, böyle bir şey yok. Siyasette yeni mi çıktı bu? Biz hepimiz Sayın
Kılıçdaroğlu’nun danışmanıyız zaten. Zorunlu danışmanıyız. Talep ederseniz telefon açarsınız,
geliriz bildiğimiz bir konudan siz yararlanmak istiyorsanız, biz bildiğimizi size anlatmaya
mecburuz zaten. 133 danışmanınız var zaten. Bu doğru bir uygulama değil, eski köye yeni
adet mi çıktı? Danışman olan milletvekili, danışman olmayan milletvekili. Paralel bir MYK var,
Genel Başkan Yardımcısı var bir konuyla ilgili, onunla ilgili bir de danışman milletvekili var. Bu
yapıya derhal son vermemiz lazım.
GRUP BAŞKANVEKİLLERİNE DE AYIP, BEKAROĞLU’NA DA AYIP
Parlamentodaki ilişkilerden sorumlu danışman var, Sayın Bekaroğlu yanılmıyorsam. Ayıptır,
Sayın Bekaroğlu’na da ayıp, Grup Başkanvekillerine de ayıp. Sayın Grup Başkanvekillerinin
görevi budur zaten, ben beş sene yaptım bu işi. Grup Başkanvekilinin görevi MYK ile grup
arasındaki koordinasyonu sağlamaktır. Hem Bekaroğlu’na saygısızlık hem de Grup
Başkanvekillerimize saygısızlık.
KURULTAY’A GELİP KONUŞMUYORSUNUZ
Sayın Genel Başkanım, kurultaya teşekkür konuşması yapmıyorsunuz, tek adaysınız başka
aday yok. Kurultaya gelmiyorsun, açılışına gelmiyorsun, kadın kolları seçimine gelmiyorsun.
Adam her gün muhtarları topluyor, konuşacak bahane arıyor, hazır ortamlar var gelip
konuşmuyorsun. 81 vilayet orada ama siz hiçbirisinde yoksunuz.
İL BAŞKANLARININ DESTEK AÇIKLAMASINA İHTİYACINIZ VARSA ACZİYETİNİZDEN
Partinin şu huyundan bir vazgeçmesini istiyorum, hepinizin huzurunda söylüyorum. Şu eski
alışkanlıkları bir bırakalım. Ne zaman il başkanları bir araya gelse “İl başkanlarından Genel
Başkan’a destek açıklaması”. Ya arkadaşlar, bunu yapmayalım. Komik oluyor. Buna ihtiyacınız
mı var? Bir parti yönetiminin buna ihtiyacı yok. Partinin en üst organı kurultaydır. Kurultay
yetkisini Parti Meclisi’ne devreder. PM en üst organımızdır, Kurultay adına karar verir.
MYK’mız ise Bakanlar Kurulumuzdur. Yani siz zaten görev başındasınız, görevden alma,
atama yetkiniz var. Ne diye bunlardan destek açıklaması bekliyorsunuz? Onlara muhtaç
mısınız? Siz il başkanlarının desteğine, yazılı basına ‘imza at şuraya’ demelerine muhtaç
mısınız? O zaman aczinizi gösterir bu. Buna ihtiyacınız olmamalı. Bir partinin yönetiminin,
ikide bir de zırt pırt, il başkanlarının destek açıklaması yapmasına ihtiyaçları olmaması lazım.
ÖNCE HAİNLERLE, SONRA PARTİMİN MİLLETVEKİLLERİYLE KONUŞUYORSUNUZ
Yetmez ama evetçilerle Türkiye’yi tartıştınız, bizlerle şimdi tartışıyorsunuz. Ne kadar
Cumhuriyet düşmanı varsa, hain varsa hepsi oradaydı bakın, cümbür cemaat. Onlarla daha
önce konuştunuz, partinizin milletvekilleriyle, PM üyeleriyle daha sonra konuşuyorsunuz.
LAİKLİK İÇİN İMZA TOPLAYAN ARKADAŞIMIZ FIRÇA YEDİ, MEHMET BURADA
25 Nisan günü “Laiklik Anayasa’da olmamalı, yeni Anayasa’da da olmamalıdır” diyor Meclis
Başkanı, o gün Meclis’te CHP ne konuştu, biliyor musunuz? Patates üreticilerinin sorunlarını.
Benim partide yöneticilik görevim olmadığı için, geçiyorum geldiğim zaman Meclis’e, arkaya
oturuyorum. Meclis Başkanı 25 Nisan’da bu lafı söylemiş, aradan 10 gün geçmiş hiç çıt
çıkmamış. Hukukçu arkadaşlarımıza, Haluk Bey’e, Namık’a, Tanju’ya bir dilekçe hazırlayın
dedim, dava açalım. Hatta Haluk Bey söyledi, açalım tamam. Yazdık dilekçeyi, dava açacağız.
Burdur Milletvekilimiz Mehmet Göker de aldı, “Abi dedi, imza toplayalım”. Topla
Mehmetciğim. Mehmet fırça yedi laikliğe sahip çıktığımız için. Mehmet de burada, ben de
buradayım. Herkes burada. 53 imza toplanmıştı, arkadaşımız imzaları yırttı attı, sonra biz 20
imzayla tepki verdik.
HÜKÜMETİ KURMA GÖREVİ VERİLMEDİĞİNDE BİR MİLYON KİŞİYİ SARAY’IN ÖNÜNE
YIĞMALIYDIK, YAPMADIK
37 gün istikşafi görüşmeler yaptık, bakanlık hayalleri kurduk. 8 gün kaldı geriye, 8 günde bize
hükümet kurma görevi verilmedi. Darbedir bu dedik ama gittik, elimizde patladı. Bir milyon
kişiyi Saray’ın önüne yığmalıydık. Vereceksin Ana muhalefet partisine hükümeti kurma
görevini diye bir milyon kişiyi oraya yığabilirdik, bunların hiçbirisini yapmadık.
SEÇİMDEN SONRA İL BAŞKANLARINA TALİMAT VERSEN NE OLUR?
Yine komik bir şey, 81 il başkanına talimat verdik, suç duyurusunda bulunun dedik. Hani
Valilere talimat veriler, operasyon yetkisi vermeyin diye... Peki, bizim bu 81 il başkanı ne
zaman suç duyurusunda bulundular biliyor musunuz? Komik olan tarafı burası. Seçimden
önce değil, seçimden sonra. Seçimden sonra il başkanlarına bu talimatı verip bunu yapsak ne
olacak, yapmasak ne olacak?
SEZGİN TANRIKULU’NU ÇAĞLAYAN’DA SAVCILAR ÖZEL OLARAK BEKLİYORLAR
Değerli arkadaşlarım, ben bu dokunulmazlık konusunun partimizin başına, ülkemizin başına,
hepimizin başına nasıl bir bela açacağını göreceğim, hep birlikte göreceğiz. Onurumuzla nasıl
oynanacağını, mahkeme köşelerinde mübaşirlerin bile bizimle nasıl makara yapacaklarını,
“Aman HDP ile aynı görünmeyelim, evet oyu verelim. Referanduma giderse referandumda
HDP ile görünürsek ve yüksek oranda da evet çıkarsa bizim de Kurultay’a gitmemiz gerekir. O
yüzden şimdi evet oyu verelim, Kurultay’ı da engelleriz” diye evet oyu verenlerin ne
yapacaklarını şimdi hep birlikte göreceğiz. O hakimler, savcılar bizimle nasıl dalga geçecek,
göreceğiz. Sezgin Tanrıkulu İstanbul Çağlayan Adliyesi’ne gittiğinde başına nelerin geleceğini
şimdiden sana söyleyebilirim. O savcının ölümünde senin payın olduğunu düşünen savcılar
var orada, bekliyorlar seni dört gözle. Beni de bekliyorlar, biliyorum. Hepsini biliyorum. Bu
doğru bir şey değildi. Bütün krizlerde dip yaptık, büyüyemedik. Önemli olayların hiçbirisinden
oy devşiremedik. Allah sonumuzu hayretsin diyorum. Ben önümüzdeki krizlerde de partinin
yönetim sorunu yüzünden hepimizin başının belaya gireceğini düşünüyorum’