Devlet adamlığı ve politikacılık çoğu kez iç içe geçmiş iki kartvizit.
Devlet adamlığından gelen politikacıların ölçülü, çoğu kez uzlaşmacı, yasalara saygılı, devletin varlığını
ve bütünlüğünü kollayan yönetim anlayışlarının ülkeyi uçurum kenarlarından uzak tutmaya çalıştığını
çok defa gördük bu ülkede.
Ama politika arenasında serpilip büyüyerek gelen politikacıların gün gelip de devlet adamlığı mührüne
sahip olduklarında ne kadar kural tanımaz, bencil, açgözlü ve taraftar ruhla hareket ettiklerini de şahit
olduk.
Devlet adamları ve politikacılar hakkında konuşmak hem kolay hem de çok zordur. Taraf tutmadan,
siyasete bulaşmadan sadece yâd edebilmek hele...
Sizi illa kategorize etmek isteseler de böyle günlerde bir şeyler yazabilmek gerektiğine inanıyorum.
Son kırk yılı bu ülkede yaşayan biri olarak buna hakkımız var. Ölümler hatıra sandıklarının kapaklarını
aralayan olaylardır. Hele politikacıların yaşamları hep millet önünde gerçekleştiğinden o hatıra
sandıklarında çok malzeme bulunur.
Sayın Süleyman Demirel'in ölümü de yakın tarihimizin hatıralarının yâd edilmesine vesile olacaktır.
‘Çoban Sülü , Baba, Barajlar Kralı’ lakaplarıyla ülke tarihine damga vurmuş bir şahsiyet artık aramızda
değil. Bir köy çocuğunun cumhurbaşkanlığına kadar uzanan hikâyesi böylece sona erdi.
Anadolu'nun içinden çıkıp mühendis, bürokrat, siyasetçi, parti genel başkanı, başbakan ve
cumhurbaşkanı olarak ülkeye ve halkına hizmet etti. Sevildiği kadar kızanı da çok oldu, övüldüğü
kadar eleştireni de az değildi. Demagoji üstadı olduğu söylenip durdu. Ama bir lider olarak hep
halkının içinde oldu.
‘Yollar yürümekle aşınmaz’ diyecek kadar özgürlüklerden yana tavır koydu. Halkı ile arasına etten ve
fikirden duvarlar koymadı. Siyasi görüşüne uymayanlarla ve rakipleriyle bir araya gelmeyi becerebildi.
‘Dün dündür, bugün bugündür’ diyebilecek kadar zamana uyum ve kaprislerden uzak bir siyaset
izleyebildi.
En azından cumhurbaşkanlığı döneminde buna şahit olduk. Siyaseti çok sevdi ve çok iştahla yaptı.
Meydanların gülü oldu. Evet, siyaseti dibine kadar yaptı belki ama devlet adamlığı duruşundan taviz
vermedi. Bu bile güzel birkaç söz edebilmek için yeterlidir sanırım.
Kendi deyimiyle ‘6 kez gitti 7 kez geri geldi’ . Artık dönmemek üzere bu son gidişidir.
Allah'ın rahmeti ve bağışlaması üzerine olsun.
Gelelim bugünün siyaset adamlarına…
Yaşayan ve bugün ülkenin idaresinde söz sahibi olanlara şöyle bir bakın ve bugün Hakkın rahmetine
kavuşmuş olan Necmettin Erbakan, Alparslan Türkeş, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ile mukayese
edin lütfen.
Hiç mukayese edilmeyecek kadar aralarında fark görürsünüz.
İşte başımıza ne geliyor ise bu mukayese edilemeyecek kadar farktan geliyor.
Anlayan anladı aslında ne söylemek istediğimizi.
Siyasette bir dakika önemli bir zamandır. Bu bir dakikayı önemli olan zaman dilimi haline getiren de
mukayese edilmeyecek kadar farkla bizlere idare edenlerin eseridir.
Eserleriyle ne kadar övünseler azdır!