Oldum olası akıl erdiremedim şu üye kayıt meselelerine. Bir dernek kurulur. Oda kaydında hısım, akraba, kel alaka insanlar kayıt yapılır. Partilere yapılan kayıtlar ise başka partili olur, partiyle alakası olmayan yöneticilerin ileride kendilerine hizmet edecek isimlerden oluşan kayıtları yapmaları ile karşı karşıya kalınır.
Demem odur ki üye kayıtları meselesine aklım bir türlü ermedi.
Bir partinin bir ilçedeki üye kaydı ile seçimlerde aldığı oya bakarsınız. Arasında uçurum vardır. Üye kayıtları olanların partiyle alakasının olmamasından dolayı parti yöneticileri de sıkıntı çeker.
Böyle bir ülkede demokrasinin kurullarını kendimize yontarak uygulamaya çalışan bir millet olduk vesselam…
Ülkenin önemli gündemlerinden bir tanesi de ‘Cumhurbaşkanı adaylarının kimler olacağı’ konusu…
Cumhur İttifakı’nın adayı belli olduğu için onu bir kenarda tutuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu isim.
Millet İttifakı’nın adayı ise belli değil. Yeşillenen kişi sayısı en az 5 kişi…
Nazlananda var bu arada.
Millet İttifakı, partili Cumhurbaşkanı sisteminden vazgeçip Başbakanlık sistemine dönülmesi gerektiğini ve bunun da adının demokrasi olacağını iddia ediyor. Bu iddiayı ortaya koyup meydanlarda haykırıyorlar.
Benim bir türlü anlamadığım bir konu var ki bunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Tek adam rejiminden kurtulmak için kendilerinin Cumhurbaşkanı adayının seçimleri kazanması gerektiğini belirten Millet İttifakı’nın genel başkanları, Cumhurbaşkanı adaylarını nasıl belirleyecekler?
Demokratik bir ortamda partisinin tüm üyelerine sorarak mı belirleyecekler? Partinin genel idare kurulu üyelerine sorarak onların kararı ile mi adayı belirleyecekler?
Parti genel merkezinin belirleyeceği Cumhurbaşkanı adayı demokratik ortamda seçilmiş mi olacak? Demokratik ortamda seçilmiş olarak düşünülecek olursa, parti genel başkanının belirlediği aday seçimi kazanıp Cumhurbaşkanı olursa o hiyerarşik düzende nasıl Cumhurbaşkanlığı yapacak?
Yani o kadar çok soru sorulabilir ki bu konuda, siyasi partiler yasasının bu şekilde kalıp değiştirilmemesinin sancılarını yıllardır çeken bir ülkeyiz. Gelin görün ki siyasi partiler yasasından partiler ve liderler hiç şikâyetçi değiller.
Çünkü işlerine geliyor. Yetkileri ellerinde bulundurup ‘Tek seçici’ olduklarından bu gücü kaybetmek istemiyorlar. Şimdileri sadece seçim sisteminin nasıl olacağı ve barajın kaç olacağı yönünde oy kaybına uğradıkları için bir telaşa düştüler.
Yani yine koltuk elden gitmesin diye çırpınıyorlar.
Üye kayıtlarının sağlıklı olup olmadığı, demokratik ortamda seçimin yapılıp yapılmayacağı umarlarında değil.
Size bir örnek vererek yazımı sonlandırmak istiyorum.
DSP iktidar olduğu dönemde Seyhan’da DSP İlçe Başkanlığı seçimi yapıldı. Bir sinemada yapılan kongreye gazeteci olarak katıldığımda kongrede oy kullanacak olan partililerin sayısının 40 olduğunu görünce şaşırdım. Kayıtlı üyenin tamamı oy kullanıyor üye sayısı 400’ün altında olursa. Yani 40 kişinin tamamı oy kullandı. İlçe başkanı seçildi…
Demokrasinin bir örneği…
Siyasi partiler yasasını değiştirmediğiniz sürece siyasette demokrasiyi sağlayamazsınız. Siyasetin belirlediği ülkede de ancak demokrasi bu kadar olur…