Yaşanan olaylardan sonra kendi adıma ‘Bir yaşıma daha girdim!’ diyerek hayretler içinde kaldığım zamanlar o kadar fazla oluyor ki, duyulan pişmanlık ve üzüntü sonrasında şaşkınlık yaşıyorum.
Adana Müftülüğünü temsil eden Sayın İl Müftüsü Mehmet Taşçı Beyin bende ‘Pişmanlık duygusu’ oluşturmasına yönelik bu tavrından sonra bu yazıyı yazma kararı aldım.
Sözü uzatmadan konuya girmek istiyorum. Kozan Mezarlığı’nın içler acısı durumunu okuyucularımız çok yakından biliyor. Kozan Mezarlığı’nda cenaze namazı kılmak için bir tek musalla taşı bulunmuyor. Musalla taşı yerine tekerlekli demirden yapılmış bir düzenek üzerine konuluyor cenazeler!
Yetmiyor, cenaze namazı kılınacak yer olmadığı için namaz yolun içinde kılınıyor. Cenaze namazı kılınırken yol trafiğe kapatılıyor veya dar bir yol bırakılıp namaz kılınıyor. İki cenazenin aynı anda namazının kılındığı anda ise yola dahi insanlar sığmıyor, taşıyor.
Hal böyle olunca, Adana İl Müftüsü Sayın Mehmet Taşçı Beyi arayarak bir öneride bulundum. Kozan Mezarlığı’nın yanında yer alan Mezarlık Cami’nin yanındaki arsayı Merhum Tufan ve Merhum Perihan Aladağ adına Diyanet Vakfı’na bağışlayan arsa sahiplerinden bir kişi olarak bizim bağışladığımız arsanın belediye tarafından düzlenerek oraya bir musalla taşının konulup üzerinin de sundurma ile kapatılması halinde yolun içinde ve tekerlekli düzenek üzerinde cenaze namazı kılma sorununun ortadan kaldırılacağını belirtip bu konuda yardımcı olmasını istedim.
Aman Allah’ım, temsil ettiği makam gereğince insanların sorunlarını çözmekle görevli olan, din adamı Sayın Müftümüz, daha kafadan ‘Hayır olmaz’ diyerek kestirip attı. Şehit namazı ve tanıdıklarının namazını kıldırmak için kendisinin de gördüğü Kozan Mezarlığı’ndaki bu sorunu ‘Evet, biliyorum. Ben de orada namaz kıldım’ diyerek önce kabul etti. Sonrasında ise ‘İzin veremeyiz’ diyerek kestirip attı!
Neden ‘Hayır’ dediğini merak edip öğrenmek istedim. Savunması aynen şöyle oldu. “Bugün orasını cenaze namazı kılınan yer haline getirmiş olsak, yarın öbür gün orasını camiye büyütmek için, Kuran Kursu yapmak için kullanacağımızda halk bize tepki gösterip gerisin geri orasına sahip olamayız’ dedi.
Bir yaşıma daha girdim…
Müftü Beye, ‘Mülk bizimdi, bağışladık, sizin oldu. Tapusu sizde. Ne zaman ihtiyaç duyarsanız o vakit alırsınız. Kaldı ki biz o arsayı bağışlayalı 3 yıl olmuş. Üç yıldır orasına çivi çakmadınız. Belki uzun yıllar kullanmayacaksınız’ diyerek yanlış düşündüğünü söyledim.
Sen misin yanlış düşünen diyen?
‘Koskoca Müftü, yanlış düşünür mü?’ yanıtı ile telefon açtığıma pişman oldum.
Ve akabinde ‘Demek ki biz o arsayı size bağışlamamamız gerekiyormuş. Size bağışlamamış olsaydık, orasını kendi paramızla yaptırıp hayır ve hasanete açardık’ diye yanıt verdim Mehmet Beye.
Müftü Mehmet Bey ise ‘Madem öyle bağışlamasaydınız. Onu o vakit düşünecektiniz’ diyerek telefon açtığıma pişman etti.
Yukarıda izah ettiğim olay aynen böyle gelişti. Şimdi okuyucularıma şu soruyu yöneltmek istiyorum. ‘Benim Müftü Beye getirdiğim öneride bir yanlış var mı? Lütfen bu köşe yazısının altına bunu yorumlayın da yanlışım var ise düzelteyim.
Gelelim Müftü Mehmet Taşçı Beye, ‘Böyle çalıyı üstten sürümekle idarecilik olmaz. Elbette size idarecilik öğretecek değilim. Lakin sizin hakkınızda yaptığım küçük bir idarecilik sondajı sonrasında genelde bu yapıya sahip bir kişilik olduğunuz öğrendim. Siz böyle davranarak idarecilik yapmayı sürdürürseniz Diyanet Vakfı’na kimse bağışta bulunmaz’
Konuyu özetlediğim şekliyle Sayın Adana Valimiz Yavuz Selim Köşger Beyden de bir ricam olacak. ‘Sayın Valim, Kozan Mezarlığı’nın bu durumunu lütfen bir etüt ettirin. Diyanete bağışlanan bir arsanın üzerine namaz kılınmak için yer yapılması Müftülüğü niçin tedirgin eder ki, insan olarak bu tür yaklaşımla karşı karşıya kalıyoruz.
Dini bütün bir valisiniz. Bundan da gurur duyuyoruz. Lütfen cenaze namazı kılan insanların eziyet çekmesinin son bulması adına talimat verin Sayın Valim. Diyanete arsa bağışlamakla hata mı yaptık? Yoksa Adana Müftüsü yerden göğe kadar haklı mı?
Mülki amir olarak konu hakkında şahsınızı bilgilendirmek ve Kozan halkı adına yardım talebinde bulunmak için bu çağrımızı size yapma ihtiyacı duydum’
Bu konunun üzerine Allah ömür verirse gitmeyi, bu sorunun çözümü adına da habercilik yapmayı görev sayıyorum.
İyilik yaparsın nankör çıkar....unutuır iyilikleri..etrafta konuşur ..yapmasaydı..... Bu da öyle olmuş.... Bağış yapılmış.. Cevaba bakın.. Yapmasaydınız.............................................