Kent Konseylerinin öncelikle kuruluş amacını açıklayarak yazıma başlamak istiyorum. Kent Konseyleri, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 76. maddesinde belirtilen hedefler doğrultusunda; halkın yönetime katılımını ve denetimini sağlayacak mekanizmaları geliştiren ve kendi sorunlarına sahip çıkmasını özendiren, yönetişim eksenli katılımcı demokrasiyi esas alan ve sivil toplumu önceleyen kuruluştur.
Tanım ne kadar güzel değil mi?
Halkın yönetime katılımını sağlayan diye başlıyor kuruluş amacı olarak…
Peki, Kent Konseyleri bu görevi yerine getirebiliyor mu?
Bence hayır…
Kent Konseylerinin nasıl kurulduklarını, nasıl çalıştıklarını veya çalıştırılmadıklarını(!) bence yaşayarak görüyoruz.
Halk, yerel yönetimleri denetleyebiliyor mu?
Hayır…
Kent Konseyinin görevleri arasında bu da var…
Halkın kendi sorunlarına sahip çıkmasını sağlama görevini Kent Konseyleri yerine getiriyor mu?
Hayır…
Yönetim eksenli, katılımcı demokrasiyi esas alan bir kuruluş hüviyetinde mi?
Hayır…
Kent Konseyleri, belediye başkanlarının dünya görüşü ve temsil ettiği partinin ekseninde oluşan, adet yerini bulsun cihetinde hizmet veren kuruluşlar konumundalar.
Kent Konseylerinin yöneticileri konumunda olan dostlar bu ifadelerime alınganlık gösterip tepki gösterecekler ama işin özü maalesef böyle…
Kent Konseylerinin belediye üzerindeki etkinliği ne kadar? Hangi konuda çözüm üretip belediye başkanlarıyla bu üretilen çözüm yollarını hayata geçirebildiler? Kent Konseylerinin işlevi sırasında işbirliği esas alınıyor mu? Kent Konseyleri Birliği’nin Türkiye siyasetinde çözüm ürettiği hangi konular vardır ki, kuruluş amaçlarının çapı içinde başarılı olmuşlar?
Bu ve buna benzer sorularımızı çoğaltabiliriz…
Son 5 yıl içinde Kent Konseylerinin Adana’ya özel olarak katılımcılığı sağladıkları, proje üretip yol gösterici olduğu, kamuoyunu tartışmaya açacak, ‘STK olarak asli görevlerini kök söktürerek yerine getirdiler’ diyebileceğimiz elle tutulur ne var? Söyler misiniz Allah aşkına?
Şahsen ben kendi adıma Kent Konseylerinin üretkenlik tempolarını vasatın altında görüyorum. Bir gazeteci olarak herhangi bir Kent Konseyinin ‘Çözüm odaklı’ bir üretkenliğini ne gördüm, ne de haber olarak yazma şansım oldu!
Kent Konseyleri tıpkı sendikalar gibiler…
Sendikalara bakın, her siyasi partinin bir arka bahçesi konumunda olan sendikası var. Belediye başkanı değişir, o partiye yakın sendika belediyede örgütlülüğü ile masaya oturma yetkisine sahip sendika olur.
Kent Konseyleri de sendikalar gibi. Belediye başkanı değişir. Kent Konseyi yönetimi değişir. Sil baştan kurulur. Önceki çalışmaların üzerine sünger çekilir.
Böyle mi olmalı?
Olmamalı elbette. O halde Kent Konseyleri olmayan belediyelere de çağrıda bulunmuş olayım bu vesile ile…
Bence hiç kurmayın!
Kurulmuş olanlar ne yapıyorlar ki, yeni kurulacaklar ne yapacak?
Kafanızı ağrıtmayın!