Geçen hafta gazetemizde Pozantı Tuğçe Su Tesislerinin Beldetaş ile olan sorunu, tesislerin arsa sahibi olan Pozantı Belediyesi ile Beldetaş arasındaki mahkemelik durumu içeren bir haberi değerlendirerek yer verdik.
Haberimizin konusu, Pozantı Belediyesi ile Beldetaş’ın mahkemelik olmasıydı. Dikkatinizi çekiyorum, mahkemelik olmalarına yönelik haberdir. Birilerinin anladığı gibi icralık mesele değildi.
Pozantı Belediyesi, tesisin işletmesinden kaynaklı kardan yüzde 4 oranındaki payını istiyordu. Belediye Başkanı Mustafa Çay, konuyla ilgili açıklama yaparak bu haklarının verilmesi için mahkemeye kadar uzanan süreci bizlere anlattı. Biz de konuyu haberleştirdik.
Elbette bu konudaki haberden sonra Beldetaş’ın Yönetim Kurulu Başkanı olarak Kamuran Karaca’nın Pozantı Belediye Başkanı Mustafa Çay’a yanıt vermesi gerekiyordu. Aslında Başkan Çay, hukuki süreci ortaya koyarak taleplerinin karşılanmamasının alt yapısını izah ediyordu.
Haberin gazetemizde yayınlanmasından sonra Sayın Kamuran Karaca’dan yanıt bekledik. Karaca, konuyla ilgili bizlere yapacağı değerlendirme veya açıklamayı bize yapmayarak başkaca medya organına yapma ihtiyacı duydu!
Yanlış adrese gitti Karaca. Haberi yapan Çukurova Barış Gazetesi’ydi. Açıklama yapacağın yayın organı da Çukurova Barış Gazetesi olmalıydı.
Yanıt verme ihtiyacı duyduğu yayın organının program yapımcısı da sanırım haberi okumadan fikir sahibi olmuş ki, mahkemelik diyerek yapılan haberi icralık diyerek algılayarak sürekli konuyu icralık modunda tutmaya çalıştı! Böyle bir yayın yapıyor iseniz önce gazeteyi önünüze alacaksınız. Okuyacaksınız. Bilgi sahibi olacaksınız. Soruyu da bu istikamette soracaksınız. Hadi diyelim program yapımcısı yanlış yaptı. Kamuran Karaca’da sanki Çukurova Barış Gazetesi icralık diyerek haber yapmış gibi bizleri yalanlamaya kalktı.
Yanlış adreste yanlış ifadeler… Hoş, Kamuran Karaca’nın genel yapısını bilince çok da garipsemedim böyle davranış şeklini!
Karaca, bu yayında önce Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın hizmetlerini uzun uzadıya anlatarak ona olan bağlılığını ortaya koyup sonrasında Çukurova Barış Gazetesi’ndeki ‘mahkemelik’ olduklarını içeren tema üzerine kurulu haberimize ‘bir gazete’ diyerek atıfta bulunarak yanıt verdi.
Olayın nasıl geliştiğini anlatarak Tuğçe Su ile yaşadıklarını anlattı. 2017 yılında su fabrikası kurulmuş. 19 yıllığına kiraya verilmiş. 2017 yılında ilgili şirket kira parasını ödemiş. Ondan sonra hiç ödememiş. Tesisin eksiklikleri giderilince su üretim tesisi faaliyetine başlamış. Beldetaş önce kira parasını talep etmiş. Şirket ne kira parasını ödemiş. Ne de Beldetaş’ın talebi olduğu üzere gerisin geri tesisleri Beldetaş’a devir etmiş.
Bu arada Pozantı Belediyesi, kardan yüzde 4 oranındaki payını isteyince resmi yazılarına 10 ay sonra yanıt veren Beldetaş, “Biz parayı Tuğçe Su firmasından alamadık ki, size para verelim. Ortada bir bilanço yok, kar veya zarar gözükmüyor” diyerek Pozantı Belediyesi’ne yanıt vermiş.
Pozantı Belediyesi’de bundan sonra konuyu yargıya taşımış. Tıpkı bizim haberde vurguladığımız tüm konuları detayı ile anlattı Sayın Kamuran Karaca…
Ve konuşmasının sonlarına doğru gelince de Kamuran Karaca Bey, “Pozantı Belediyesi hakkını istemekte haklı. Ancak muhatabı biz değiliz. Bizden önceki dönemde kendisinin de mensubu olduğu partinin yetkililerine gidip onlardan istesin. (Hüseyin Sözlü’yü kastederek) Eskilerden soracak bu hesabı. Birbirlerine sorsunlar” dedi.
Devlette devamlılık esas olduğunu idareci olarak anlayamamış sanırım Kamuran Karaca.
Hoş, Pozantı Belediyesi’nin avukatı değiliz. Onlar haklarını aramışını bilirler. Zaten aradıkları için konu yargıya intikal etmiş. Bakalım yargı ne karar verecek?
Lakin Kamuran Karaca’nın idare ettiği Beldetaş bu işi çözmek adına becerikli olamamış! Öyle ya da böyle sebeple… Bizim yüzümüzden değil bu beceriksizlik!
Pozantı Belediye ile de mahkemelik olmalarının sebebi biz değiliz. Mahkemelik oldukları konuyu haber yaptığımızda bilerek ve isteyerek sanki konuyu icralık gibi gösterip yalan haber moduna dönüştürmek de şık olmadı Sayın Karaca.
Siz, Tuğçe Su ile veya başkaları ile bu veya başka bir konu için icralık olabilirsiniz. Aklınız o kadar karışık ki mahkemelik olma ile icralık olma konusunu karıştırıp Çukurova Barış Gazetesi’nin yalan haber yaptığını söyleyemezsiniz. Söylerseniz de aynen yanıtını alırsınız.
Konunun muhatabı olan Mustafa Çay orada duruyor. Gazetemize açıklamaları yapan kişidir kendisi. Var mısınız Mustafa Çay, siz veya şirketten başka bir yetkili kişi, bu konuyu oturup bütün hakikati ile çıplaklığı ile masaya yatırmaya!
Kamuran Karaca, konuşmasının son kısmında noter kanalıyla gazetemize açıklama gönderdiğini söyledi. Zahmet buyurmuş. Açıklama yapmanın yolu noter kanalı olmuş! Beldetaş’ı zarara sokmanın bir anlamı yoktu. Para masraf ettirmeye de gerek yoktu. Açardı bizlere bir telefon, konuyu izah ederdi. Habere verdiği yanıtı da aynen gazetemizde sorumlu gazetecilik ilkemiz gereğince kullanırdık.
O telefonu açarak bizlere açıklama yapmış olsaydı öyle bizim gazetemizi yalan haber yapmakla suçlayamazdı!
Telefon açarak habere yanıt vermediği halde, yanlış adres seçerek gittiği kuruluşta yaptığı açıklamayı zahmet ederek(!) dinledik ve bakın açıklamalarına yer verdik. Biz o kadar meslek ilkelerine bağlıyız.
Gönderdiği noter kanallı açıklama elimize ulaşmadı. Hoş ulaşmış olsa da bir şey fark etmeyecek. Haberlimizin arkasındayız. Siz sanırım okumada sıkıntı yaşıyorsunuz. Bence yakın gözlüğü takarak yeniden o haberi okuyun. Beldetaş olarak işin içinden çıkamayınca bocaladınız. Sizin yönetim kurulu üyeleriniz dahi olayı anlatırken ne kadar beceriksizlik yaşadıklarını kendi ağızlarından bizlere izah etme ihtiyacı duydular.
Sayın Zeydan Karalar Beye de buradan bir çift sözün var. “Sayın Başkanım, bence şu Beldetaş’ı, Beldetaş yönetimini bir gözden geçirin. Bu BİT’i (Belediye İktisadi Teşekkülü) birilerine yönetim kurulu üyeliği parası tahsis edebilmek adına görülen yer konumundan biraz daha aktif hale getirin” diyorum ve yazıma nokta koyuyorum.
Sayın Mustafa Çay’ın da konunun muhatabı olarak Kamuran Karaca’ın açıklamalarına yapacağı açıklama, vereceği yanıt olsa gerekir. O konuda Sayın Çay’ın bileceği mevzu…