Toplumda adalete olan güvenin giderek azalıyor olmasını kendi adıma bir tehlike olarak görüyorum. Yapılan son anketlerde adalete olan güven hızla aşağıya doğru bir ivme kazanarak ilerliyor. Bunun bir son bulması gerekiyor.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ Beyi bir televizyon kanalında izledim. Adalet Bakanı olarak yargı hakkında açıklayıcı bilgi verirken ‘Türk yargısı adil olmak adına kılı kırk yarıyor. Birkaç dava üzerinden Türk yargısını suçlamayalım. Bu haksızlık olur’ diyor.
Kılı kırk yarar Türk yargısına neden güvenin olmadığını ve bu güvenin her geçen gün azaldığını asıl sorgulamak gerekiyor.
Son dönemlerde göreve atanan yargıçların mesleki deneyimlerinin yetersizliği adliye koridorlarında vatandaş yaşayarak, avukatlar ise savunma sırasında bizzat tanıklık ediyorlar. İktidar partisinin belirli kurullarında görev yapan, belirli dönemlerde bazı yerlere aday olan siyasi kimlikli avukatların yargıç yapılmaları ile ortaya çıkan sahne hiç iç açıcı olmuyor haliyle…
Bir avukat arkadaş özellikle taşrada kalitenin daha da yerlerde süründüğünü belirterek avukatların hukuk bilgisinin son dönem yargıçlardan daha fazla olduğunu söyleyince bu konuya biraz daha eğilmek gerektiğini düşünmeye başladım.
Hakim ve Savcılar Kurulu’nun yapısının değişmesinin de adalet üzerinde olumsuz etki yaptığı görüşünde birleşen avukat arkadaşlar, yeni yapılanmanın olumsuzluğunu dile getirirken kendilerinin dahi yapılan uygulamaları benimsemediklerini ortaya koyuyorlar.
Yani bir şekilde yargı çok eleştiriliyor. Üzerinde en fazla yorum yapılan, güvensizlik olgusu oluşan yargının biran önce düzlüğe çıkarılması gerekiyor. Bu anlamda Adalet Bakanlığımızın önemli bir çalışmaya imza atmalarını bekliyoruz.
Siyasal davalarda verilen yargı kararları da hiç olumlu sonuç doğurmuyor. Dün ile bugün arasındaki farklı karar vermeler, davranışlar basında gündeme gelince haliyle insanların yargıya olan güvenleri de azalıyor.
Kendi adıma Türk yargısının her zaman doğru karar vereceğine inananlardanım. Münferit olarak belirli kararlarda siyasi davranış ortaya konulmuş gibi gözüken kararlara rastlamış olsak da kanunların kestiği parmağın acımaması adına güven duygumuzu da kaybetmek istemiyoruz.
Lakin ortada da acı bir gerçek var. Türk yargısına olan güven yeniden ihdas edilmeli.
Tıpkı Türk basınına olan güvenin kaybolduğu gibi Türk yargısına olan güven eğer yerlerde sürünmeye başlarsa, önlem alınmazsa gidişat hiç ama hiç iyi değil.
Eski Yüreğir Belediye Başkanı Mahmut Çelikcan’ın yargı kararları ile ilgili cümleleri aklıma geldi konu bu noktaya gelince. Sayın Çelikcan, Bölge İdare Mahkemesi kararlarını şiddetle eleştirerek bu mahkemelerin verdiği kararların hiç ama hiç doğru karar olmadığını belirtmişti. Hakka bir de tamlamada bulunmuştu Sayın Çelikcan.
Bölge İdare Mahkeme kararlarının alınmasında önemli yer tutan bilirkişi uygulamalarının da sakatlığına dem vurmuştu. Yıllarca belediye başkanlığı yaptığı dönemde aynı konu ile iki ayrı Bölge İdare Mahkemesi’ne açılan dava örnekleri vererek çıkan sonuçların birbirleriyle çelişkili olmasını anlayamadıklarını söylemişti.
Aslında yaşayan biliyor neyin doğru, neyin doğru olmadığını…
Emekli hakimlerinde son dönemdeki yargı kararlarına getirdikleri yorumlara bakıyoruz. Onlar da sağlıklı kararların çıkmadığını söylüyorlar. Demek ki bir yerde yanlışlık var.
Asıl sorunu çözmek gerekiyor. Türk yargısına olan güveni artırmak adına kamuoyundaki algıyı ortadan kaldıracak kararlara imza atılması gerekiyor.
Ümit ederim ki bu konuda daha fazla geç kalmazlar.