Devlet olmanın sorumluluğunu taşıyan irade halkına hizmet eder, sorun çözer. Sorun yaratmaz, halkının isteklerini bireysel olarak değil, toplumun genelinin ihtiyacını karşılama adına ortak noktada çözmeye çalışır.
Kişiye endeksli kanunlar çıkarmaz. Yönetmelikleri kişiye göre uyarlayıp haksızlık yapacak noktada insanlara eziyet etmez.
Sosyal belediyeler de yerelde bütün bunları yapmaya çalışır. Çünkü yerelde devleti temsil eden gücün en büyüğü, kudretlisidir yerel yönetimler.
Maddi anlamda gücü elinde bulundurup devasa bütçe ile yerel yönetimler devletin en hassas noktalarıdır. Ne yapar ise yapsınlar yerel yöneticilere ‘bunu niçin yaptın?’ diye soran merci pek olmadığı içinde onların her yaptığını halk görüp, yanlış ya da doğru olarak tartıp ona göre hayatta uygulamasının yansımasını görürler.
Genel kurallardan bahsettim bugün sizlere sosyal devlet ve sosyal belediyecilik adına…
Bütün bunları bundan 20 yıl önce bilen de yoktu, yaşayan halkta yoktu. Ne verir isen alan halk gibiydik adeta…
Bugün ise sosyal belediyecilik sayesinde devlette sosyal devlet olma yoluna gitti, çizgisini değiştirdi. 20 yıl öncesinin Türkiye’sindeki sosyalliği bugün mukayese edecek olursak 20 yıl önce bu insanlar hiçbir şeyi görmemiş ve yaşamamış gibidir.
AK Parti Hükümeti ile insanlar sosyal belediyecilik ile tanıştı. Ardından sosyal devlet olma özelliğine kavuştu.
Mutlu azınlıkları hep mutlu etmeye yönelik devlet ve yerel yönetim politikalarından vazgeçen erk, mutsuz çoğunluğu gördü. Onların sesi olup ne istiyor iseler maddi imkânlardan kaçınmadan getirmeye, sunmaya çalıştı.
Yani AK Parti Hükümetleri sayesinde Türk halkı sosyal devlet ve sosyal belediye olmanın ne olduğunun farkına vardı.
Bu konuda kantarın topuzunu kaçırıp keseri kendine doğru yontanlar oldu mu? Oldu elbette…
Adana’da sosyal belediyecilik noktasında özlenen seviyeye gelindiğini düşünmüyorum. Daha eksikliklerimizin olduğunu biliyorum. Bunu ortadan kaldırmak adına da maddi imkânların yeterli olması gerektiğini bilenlerdenim.
Düne kadar ulaşılması zor olan hizmetlerin bugün ‘sıradan’ hizmetler olarak nitelendirilip halkında artık kabullenir noktaya gelmesinin mutluluğunu yaşıyoruz.
Yazımın sonunda bir de beklentimi dile getirmek istiyorum. Halkının oyu ile seçilen belediye başkanları ne olur bir hizmeti ilçesine getirmeden önce oyunu aldığı halkına bir sorup danışsın. Onların görüşünü alarak hareket etsin.
Bir avuç karar veren yöneticinin düşüncesini alarak değil…
Halkın sesine kulak verip ona göre hizmetlerini şekillendirsinler. Halkına sorarak hizmet yapan insanlar her daim başarılı olur.
Örneklerine bakarak ne demek istediğimi anlamışsınızdır.
Bu vesile ile halkının her konuşmasından ders çıkaran yerel yöneticilerle mutlu günlere diliyoru