Geçtiğimiz Cumartesi günü Kozan merkezli 4,5 büyüklüğündeki depremle sarsıldık. Saat 15.20 sularında meydana gelen deprem aklımıza bir anda 1998 yılında yaşadığımız 6,2 büyüklüğündeki Ceyhan Depremi’ni getirdi.
Bu depremin ardından tam 21 yıl geçmiş. Bu süre içerisinde sarsıntılar oldu ama 4,5 büyüklüğündeki bir deprem sanırım ilk kez oluyordu. Yani sarsıntıyı iyice hissettik. 1998’deki depremin ardından uzmanlar müteakip defalar alınması gereken önlemlerle ilgili açıklamalar yaparak yerel yönetimlerden harekete geçmesini istediler. Peki, bu uyarılar dikkate alındı mı? Hayır.
Ne zaman alınacak? Onu da bilen yok.
Ancak yaşadığımız bu sarsıntılar sonrası deprem ve alınması gereken önlemlerle ilgili ‘’yapılacak edilecek’’ cinsinden açıklamalar yapılıyor, onlarda bir süre sonra sadece söylemlerde kalıyor.
Uyarıları yapanların başında Eski Jeofizik Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Melih Baki geliyor. Melih Baki Bey medyaya sıklıkla depremle ilgili açıklamalar yapıyor ve uyarılarda bulunuyor. Peki, bunu neden yapıyor?
Yetkililerin harekete geçmesi için.
Melih Beyin en son uyarısı da kentin yer altı su seviyesinin yükselmesiyle ilgili. Durun hemen yeraltı suyunun yükselmesinin depremle ne alakası var demeyin, depremle olmayabilir ama binaların emniyeti ile ilgili var.
Melih Baki son açıklamasında, Adana'nın merkezinde yeraltı su seviyesinde 7 metrelik artış olduğunu, bunun alüvyon zemini gevşettiğini, olası bir deprem karşısında binaların emniyetini azalttığını dile getirdi.
Çalatan Barajı İçme Suyu Projesi'nin hizmete girmesiyle, uzun yıllar kentin içme suyu ihtiyacını karşılayan 243 sondaj kuyusunun kapatılmasıyla zaman içinde 7-10 metre olan yeraltı su seviyesi günümüzde 2,5-3 metreye kadar çıkmış. Özellikle Adana'nın güney mahallelerindeki binaların büyük risk altında olduğunu belirtiyor Melih Bey.
Melih Baki’nin açıklamasına göre, Çatalan Projesi’nden önce Adana'nın içme suyu, kuyulardan temin ediliyordu. 2.5, 3 milyon metreküp su çekiliyordu. Ancak bu su şimdi çekilmiyor. Özellikle kentin güneyindeki binaların bodrum katlarının tamamı su dolmuş vaziyette. Vatandaş bu noktada doğru bilgilendirilmiyor.
Bodrum katlarına dolan suyu çekiyor. Bu da, zemini boşaltıyor. Adana'nın en önemli sorunlarından biri budur, zemin artık eski zemin değildir. Olası bir depremde bu binalar yerle bir olacağını belirtiyor.
Önlem olarak, bodrumunda su çıkan apartmanların envanterinin çıkarılması gerektiğini ve ardından da teknik olarak hızlı bir şekilde müdahale edilmesi gerektiğini ifade ediyor. Baki, yetkililerden bu konuyu öncelikli olarak gündemlerine almasını istiyor.
Melih Baki konuyu ısrarla gündem de tutuyor. Peki, sesi duyuldu mu? Hayır. Bence artık bu sese bir kulak verilmeli.
İkinci bir önemli konu da depremle ilgili, olası bir deprem anında halkın ortak toplanma merkezlerinde nerede buluşacağı, Adana’nın deprem toplanma merkezlerinin nereleri olduğunu bilip bilmediğidir.
Hoş, Adana’da deprem toplanma merkezleri var mı? Var ise buralara beton yığınları dikilmiş mi? Var ise nerede ve zaman zaman buralarda tatbikatlar yapılıp halk bilgilendiriliyor mu?
Bütün bu soruların yanıtlarını inanın bilmek mümkün değil. Çünkü 1998 depreminden sonra her şey unutuldu!
Sanki bir kez daha deprem yaşanmayacak gibi davranış moduna girdik…
Asıl tehlike bu olsa gerekir.
Sözün özü, depremle yaşamayı öğreneceğiz ama depreme karşı neler yapmamız gerektiğini, nasıl önlemler alacağımızı, ölümleri nasıl en az seviyeye indirebileceğimiz üzerinde çok çalışacağız, kafa yoracağız.