Toprağın bölünmesinin önlenmesi amacıyla çıkartılan yasa ile arazilerin toplulaştırılması uygulaması aslında doğru bir karar ve amacına ulaşması adına da yerinde bir uygulamadır. Lakin uygulama esnasında yapılan yanlışlıklar insanları mağdur etme durumuna getirmiştir.
Bir aileye ait küçük arazilerin bir araya getirilip toplulaştırılmasında yapılan yanlışlığın temelinde harita açısından yapılan planlama yatmaktadır. Aynı parsel içindeki hak sahiplerinin birbirleriyle mahkemelik olma durumuna gelmesinde harita planlamasındaki yanlışlıklar birinci derecede yanlışlıktır.
Bunun yanında hazine arazilerinin durumu da ikinci bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Yıllarca hazine arazilerini işleyen kişiler ile tapu kaydı elinde olan insanlar mahkemelik duruma düşmüşlerdir.
Bugün Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılan davaların büyük bir çoğunluğu toplulaştırmadan kaynaklanan davalardır. Yakın zamanda açılan davalara bakacak olursak toplulaştırmaya yapılan itirazlarda bu davaların başında geliyor.
Ortada duran bu sıkıntı öyle ya da böyle çözülecek. Çözülürken de insanların birbirlerine karşı düşmanca davranma tavırlarını yaşadıkları da acı bir gerçek.
Harita çalışmalarının yapılışı sırasında ihaleyi alarak toplulaştırma çalışmasını gerçekleştiren şirket veya kişilerin kasıtlı olarak birilerine yakın duruş sergileyip arazileri kaydırınca mahkemelerin yükü artıyor haliyle.
Mahkemenin kapısını aşındırmak öyle kolay da olmuyor. Dava açmak için bir dolu para harcıyorsunuz. Yetmiyor, keşif için para harcıyorsunuz. Düşman sahibi oluyorsunuz. Sözün özü, rezillik diz boyu…
Aynı köyün insanları birbirlerine kötü gözle bakıyorlar. En büyük tehlike bu olsa gerekir.
Çözümü var mı?
Çözümü, toplulaştırma sırasında adil olmak gerekiyor. Adaleti de nasıl sağlayacaklar?
Bu da adaleti sağlayacakların sorunu…
Hayırlı haftalar dileğiyle…