Türkiye’de tarım topraklarının sağlığına kavuşması gerekir mi? Diye bir soru yöneltmiş olsanız bana ‘Acilen gereklidir’ diye yanıt veririm.
Dünya ortalamasının iki katı erozyona maruz kalan Türkiye’de yaklaşık 5 milyon hektar arazi, tarıma elverişli olmadığı halde yanlış tarımsal uygulamalar kullanıldığı için daha da tahribata uğruyor. Bu bilimsel bir çalışmanın sonucudur. Türkiye’nin tarım ve gıda üretim yöntemlerine ilişkin sürdürülebilir yaklaşımlar ve toprağın iyileştirilmesi için yapılması gerekenler de birinci önceliğimiz olmalıdır.
Özellikle doğru tarım konusunda çiftçinin bilgilendirilmesi gerekiyor. Bunu da ilçelerde tarım müdürlükleri kanalıyla yapmak gerekiyor. Yapılıyor mu? Bence çok yeterli yapılmıyor. Bu anlamda ciddi çalışmalar içinde olunması lazımdır.
Bölgelere göre, ekim alanlarına göre, çiftçilerin tercihlerinin ve kar oranlarının yükseltilerek ekim yapılması konusu birinci öncelik olmalıdır. Mısır, buğday, pamuk, yer fıstığı, soya fasulyesi gibi Çukurova çiftçisinin tercihlerini değerlendirip bu konuda çalışmaların yapılması, doğru tarım uygulamalarının hayata geçirilmesi gerekir.
Dünyadaki iklim krizini de unutmayarak bu çalışmaları yoğunlaştırmalıyız. Gıda güvencesini de unutmadan…
İklim değişikliği hem ekolojik hem de ekonomik yıkım tahribatı yapıyor. Fazla zamanınız kalmadı. Binlerce yıldır bizleri besleyen bu yorgun toprakları korumak ve iyileştirmek için doğanın çalışma ilkeleriyle uyumlu sistemler kurup uygulamalıyız.
Çiftçiye toprak koruma yöntemleri öğretilmelidir. Bu konuda politikalarımızı acilen belirlemeli ve hayata geçirmeliyiz. Rüzgarla, yağışla kaybettiğimiz topraklar yerine, yaşayan, bereketli topraklara tekrar kavuşmak için çiftçimizin bilgilendirilmesi gerekiyor.
Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre, tarım topraklarının yüzde 88’inin sağlıksız olduğu gerçeği rapor edildi. Türkiye’de bu rakam 5 milyon hektar araziye tekabül ediyor. Büyük bir rakam…
Organik madde oranı, az ya da çok az olarak nitelendirilen yüzde 2’nin altında bu topraklarımız. Türkiye’de sulu tarım alanlarının yüzde 20’sinin hatalı ve fazla sulamadan ötürü aşırı tuzlandığı belirtiliyor araştırmaya göre. Dünyada gelişen 94 ülkede 4,5 milyar insanın protein ihtiyacının yüzde 20’si buğday ürünleri tarafından karşılanıyor. Ülkemizde ise bu oran yüzde 53’e kadar çıkıyor.
Araştırmaya göre bir de öneride bulunuluyor. Karbonu toprağa bağlayarak iklim değişikliği ile mücadele edilebileceği ifadesi var raporda. Buğday üretiminde kullanılan toprak işlemesiz doğrudan ekim gibi koruyucu uygulamaların hızla yaygınlaştırılabileceği ifade ediliyor.
Toprağımızı korumanın ve yeniden canlanmasını sağlamanın mümkün olduğunu, karbonu toprağa bağlayarak, iklim değişikliği ile mücadele edilebileceğini kaydeden raporda özellikle buğday üretiminde kullanılan toprak işlemesiz doğrudan ekim gibi koruyucu uygulamaların hızla hayata geçirilmesi isteniyor. Bu konudaki raporları inceleyerek çiftçilerimiz de bilgilenmesini istedim. Raporda çözüm önerileri sıralanmış.
Önerilere gelince; Tarım topraklarının amaç dışı kullanımının engellenmesi, tarım arazilerinin tahribatına sebep olan tarım uygulamalarının durdurulması, tarım toprağını korumayı amaçlayan uygulama ve politikaların teşvik edilmesi, tahrip edilmiş tarım toprağını iyileştirecek ve toprak canlılığını artıracak yenilikçi uygulamaların yaygınlaştırılması ifadeleri yer alıyor.
Ve neler yapılması gerektiğinden hareketle acil eylem planına gelirsek; Toprakta su tutumumun artırılması, erozyonun önlenmesi, toprağın yapısının iyileştirilmesi ve karbon tutumu, ekonomik ve çevresel faydaların artırılması gibi çalışmalar ön plana çıkıyor.
Bunu başarabilir miyiz? Başarmak zorundayız. O zaman vakit kaybetmeden bu anlamda Tarım Bakanlığı’nın çalışmalarını hızlandırması gerekiyor.