Adana Bölgesel Turist Rehberleri Odası (ADRO) Eski Başkanı İsa Akdağ, Turist Rehberliği’nin 6326 Sayılı Kanunla hem sınırları çizilmiş, hem de yabancı dil esasına dayalı bir meslek olduğunu belirterek, ‘’Bu nedenle Türkçe rehberlik olmamalı’’ dedi.
Akdağ, yaptığı açıklamada, Türkiye'de yaklaşık 13 bine yakın anadili Türkçe olan, donanımlı, entellektüel ve en az bir yabancı dil bilen turist rehberlerinin bulunduğunu söyledi. Akdağ, şunları kaydetti:
''Turist Rehberliği 6326 Sayılı kanunla hem tanımı, hem de sınırları çizilmiş olup, yabancı dil esasına dayalı bir meslektir. Dünyanın hiç bir yerinde, yabancı dil bilmeden rehber olunmuyor. Son zamanlarda, sıradan bir iş yerine eleman alırken bile dil soruluyorken, ülke tanıtımı gibi, hasasiyet gerektiren bir meslek için bu gerekliliğin gereksizliğini düşünen turizm zihniyetine şaşıyorum. Ülke olarak; bu mesleğin çıtasını düşürmek bir yana, bana göre tam aksine, globalleşen dünya şartlarında, çıtasını daha da yükseltmemiz lazım.
İster yerli ister yabancı turist, gittiği yer hakkında hiç bir bilgisi veya fikri olmayan kişi demektir. Buna göre, turistler (yerli veya yabancı) otobüs seyahatleri boyunca, otobüs içerisinde herhangi bir rehberlik hizmeti almayacaklar anlamına geliyor. Acenteler, rehberi egale etmek, ve maliyetleri düşürmek için, turun başına bir acenta görevlisini görevlendirecek eğitimi olmayan, yalan yanlış bilgiler aktarılacak. Hatta Arap ve yabancı kökenli acentelerimiz ülkemizin Milli değerlerini bilmeyen ülke hassasiyetlerini tanımayan, atalarımızı ve kültürümüzü kötüleyen kırık dökük Türkçe ile Suriyeli grup liderlerini araç başına koyup transfer adı altında turlar düzenlemeye başlayacak. Bu da ülkemiz için çok daha vahim sonuçlar doğuracaktır.
Rehber otobüsten inerse turlar düğün eğlencelerine döner
''Rehberin görevi sadece tura liderlik yapmak değildir’’ diyen Akdağ, ‘’Aynı zamanda turist rehberliğinin parçası olan yollarda yapılan yerli veya yabancı turistin kendi dilinde anlatan kişidir. Ülkemizim coğrafyası büyüktür, Anadolu turlarında rotalar uzun, ülkemiz tarih, kültür, sanat ve tabiat ile dolu dolu olan bir hazinedir. Otobüslü turlar da, bu kültür hazinesini misafirlere aktarmak için en uygun sahnedir. Siz rehberi araçtan indirirseniz bu iş gelin almaya giden kına ve düğün eğlencelerine dönüştürmüş olursunuz.
Evet; rehber ören yerinde, eski medeniyetleri, Roma'yı,Bizans'ı, Hitit,'i anlatır ama otobüs sahnesinde ise Türkiye'yi, Türk Gelenek ve göreneklerini, Kültürümüzü, Coğrafyamızı, iklimimizi, bitki örtümüzü anlatıyor.
Rehber, yol boyunca ülkenin tarihinden, gelenek göreneklerine, tarımından, ekonomisine hemen her konuyu detaylı bir şekilde misafirlere bilgi aktarır. Misafirlerden gelen meraklı soruları bilgi ve birikimi ile harmanlayıp cevaplayarak, misafirlerin gözünde ve zihninde unutulmaz bir Türkiye resminin oluşmasını sağlar.
Rehber; tur boyunca, misafirlerin merakını gidermek için, gördükleri dağları, ormanları, göçebeleri, hayvan sürülerini, farklı tonlardaki toprakları, şirin köyleri, şırıl şırıl akan nehirleri, rengareng gölleri, küçük,büyük şehirleri, camileri ve camilerden yükselen ezan seslerini, tarım ürünlerimizi, narenciye, pamuk, fındık, çay hububatı anlatır.
Önyargı ile ülkemize gelen misafirlere, ülkemizin eğitim sistemi, genç nüfusunu, iş hayatını, Türkiye'deki askerliğin Türkler için ne anlam ifade ettiğini, hatta Mehmetçik hikayesini, Türk aile hayatı, mutfağı kültürümüzü ve lezzetlerimizi, turistlerin en merak ettiği konuları anlatmalı ki, yoksa uzun yol mesafeleri çekilmez hatta misafir için çileye dönüşmüş olur. Biz Türist rehberlerinin sahnesi otobüstür. Ülkemizi otobüste sevdirir, ören yerlerinde de aktaracağımız bilgilerle mührümüzü basarız.
Rehberlerin kazanılmış hakları ellerinden alınamaz
Türkiye'de bu kadar eğitimli, donanımlı, entellektüel ve aydın bir meslek örgütünü, sadece ören yerlerine hapsetmeyelim.
Turizm acenteleri olarak, eğer bu meslek örgütünü sadece ören yerlerine hapsederseniz, kendi ayaklarınıza sıkmış olursunuz. Çünkü acenta mutfaktır, en iyi aşçılarla en lezzetli yemekleri pişirebilirsiniz ama o yemeğin sunumunun, daha önemli olduğunu unutmamalısınız. İşte o profesyonel sunumu da yapacak olan yine rehberlerdir.
Bunlardan dolayı turun başlangıç noktasından bitiş noktasına kadar, rehber otobüsün ayrılmaz bir parçasıdır. Bütün rehberler donanımlı ve Edebiyatı güçlü aynı zamanda ana dilleri Türkçe olan rehberlerdir.
Türkçe bilen rehberin artısı yabancı dildir. Dünya dillerini konuşan rehberlerimiz ülkemizin aydınlık yüzüdür. Rehberlerin kazanılmış hakları ellerinden alınamaz, 5 yılda bir sınava tabi tutulamaz (Bu Rehberleri rencide eden bir uygulamadır.) O zaman doktorları avukatları ve diğer meslek gruplarını da buna tabi tutmak lazım. Rehber Devlet memuru değil ki, maaşına dil farkını yansıtasınız.
Rehberlikten yabancı dili çıkartırsanız, yüzbinlerce Türkçe rehber, işsizler ordusu yaratmış olursunuz.Her eehber bir sanat tarihçisi ve arkeologdur .Ama; her Sanat Tarihçisi ve Arkeolog Rehber değildir. O zaman Hac ve Umre acentaları için yarın ilahiyatçılarda karşınıza dikilip rehber olmak istemeyecekler mi?
Yanlıştan dönülmeli
Buradan; Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sayın Kültür ve Turizm Bakanımıza ve Turizmin bütün paydaşlarına sesleniyorum, Global bir dünya da ülkemizin daha iyi tanıtılması, yetişmiş aydın bir meslek örgütünü, soyutlamak ve küstürmek yerine, onları daha da işin merkezine alıp, Dünyada daha iyi tanınan ve anlatılan bir Türkiye sahneye sunmalıyız. Bu gereksiz ve ülkemize hiçbir katkısı olmayan kararın tekrar gözden geçirilip, ileride daha büyük yanlışlara sebebiyet vermeden bu yanlıştan bir an önce dönülmesini ve donanımlı, entellektüel, aydın, hazine değerindeki bir meslek örgütünü, bu kadar gereksiz ve ve fazla görmekten vazgeçilmesini dilerim.
Yabancı dil bilmeden rehberlik, ehliyetsiz araba sürmeye benzer, nerde ve ne zaman kaza yapılacağını kestiremezsiniz. Eminim; Ne devletimiz, ne de sektör paydaşlarımız, ekmeklerini ehil olmayan birilerine, teslim etmeyeceklerdir.