Gerek beslenme alışkanlıklarındaki değişim, gerekse hareketsiz yaşam tarzı tüm dünyada gebelikte ortaya çıkan diyabet oranın da artmasına neden oluyor. İstatistikler tüm gebeliklerin yaklaşık yüzde 3-10’unun diyabetle karşı karşıya kalındığını gösteriyor. Bunların da yaklaşık yüzde 90’ı gestasyonel diyabet.
Daha önce diyabeti olmamasına rağmen özellikle gebeliğinin yarısından sonra (ortalama 24 haftada) konulan diyabet, “gestasyonel diyabet” olarak tanımlanıyor. Ve son yıllarda tip 1 ve tip 2 diyabette olduğu gibi Gebelik diyabetinde de artış gözleniyor. Acıbadem Adana Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Cansun Demir, obezitenin ve gebelikte şeker yüksekliğinin endişe verici artışının küresel bir sorun olduğuna dikkat çekiyor.
“İki canlısın, yemelisin” baskısı...
Gebelik ikinci üç aylık döneminde (trimester) plasentadan salgılanan hormonlar kan şekerinde artışa neden olduğundan diyabete yatkınlık artıyor. Bununla birlikte yetersiz hareket ve “sen iki canlısın çok yemelisin” şeklindeki toplumsal baskı nedeniyle yanlış beslenmeye bağlı gereksiz kilo alımı gestasyonel diyabet için zemin hazırlıyor.
Hastalık, aşırı kilo artışı, ultrasonografi sırasında fetüsün gebelik haftasına göre aşırı büyük olması, fetüsün içinde yaşadığı amniotik sıvının fazla olması, aşırı yemek yemek ve su içmek, sık idrara çıkmak gibi belirtilerle kendini gösteriyor.
Hem anne, hem de bebekte risk yaratıyor
Gebelikte ortaya çıkan diyabet hem gebelik sırasında, hem de doğum sonrasında anne ve bebek için komplikasyonlara neden olabiliyor. Sorun kontrol edilemezse anne insülin kullanmak zorunda kalabiliyor. Bununla birlikte, kalp damar sağlığı olumsuz etkileniyor, doğumu zorlaşıyor. Ayrıca enfeksiyon riski de artıyor. Bebekte ise konjenital anomali, düşük, gelişme geriliği ve anne karnında ani ölümün yanı sıra doğumdan sonra yenidoğanda kan şekerinde azalma ve başka metabolik sorunlara neden olabiliyor. Önlemenin yolu ise annenin gebelik döneminde açlık-tokluk kan şekerinin düzenli olarak takip edilmesinden geçiyor.
Türk kadınları risk grubunda
Türk toplumunun soya bağlı, beslenme ve yaşam tarzı alışkanlıkları sebebiyle başlı başına risk grubunda yer aldığını söyleyen Prof. Dr. Cansun Demir, özellikle ailesinde diyabet olanlar, önceki gebeliklerinde diyabet gelişenler, aşırı kilolu kişilerin risk grubunda olduğunu söylüyor.
Yakın takip şart!
Gebelik diyabeti tanısı alaların yaklaşık yüzde 30’unda diyabetin kalıcı hale gelebildiğini hatırlatan Prof. Dr. Cansun Demir tedavi yaklaşımı konusunda şunları anlatıyor: “Tanı konulan bir gebenin, kadın doğum uzmanı, diyetisyen ve endokrinoloji uzmanından oluşan bir ekip tarafından takip edilmesi ve tedavisinin planlanması gerekir. Kan şekeri önce beslenme değişiklikleriyle düzenlenmeye çalışılır. Eğer bu şekilde sonuç alınamıyorsa insülin tedavisine başlanabilir. Ayrıca bu annelerin gebelik sonrası yaşamlarında da yakın takip altında tutulmaları önemli.”