İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) adana Şube Başkanı Hasan Aksungur, iklim değişikliğiyle mücadele ormanların büyük önem taşıdığını belirterek, ormanları ve doğayı tahrip eden uygulamalardan vazgeçilmesi ve kuraklığa karşı tarımda yeraltından su çekilerek salma sulama yapmak yerine damla sulama sistemine geçilmesi gerektiğini belirtti.
Aksungur, 5 Haziran Dünya Çevre Günün nedeniyle yaptığı açıklamada, günün bu yıl ki temasının “Plastik Kirliliğiyle Mücadele Et (#BeatPlasticPollution)” olarak belirlendiği kaydetti. Dünya çapında her dakikada bir milyon plastik şişe satın alındığını ve dünya ölçeğinde her yıl 5 trilyon plastik poşet kullanıldığına dikkati çeken Aksungur, “Her yıl, yarısı yalnızca bir kez kullanılan ve atılan 400 milyon tondan fazla plastik üretiliyor. Bunun yüzde 10'undan azı geri dönüştürülüyor. Tahminen 19-23 milyon tonu göllere, nehirlere ve denizlere ulaşıyor, okyanuslara sızıyor. Okyanuslarda plastik yığınlar oluşuyor. Deniz canlılarını olumsuz etkiliyor. Mikroplastikler, yediğimiz yiyeceğe, içtiğimiz suya ve hatta soluduğumuz havaya karışıyor, çöplükleri dolduran plastikler tarım alanlarını kirletiyor” dedi.
Mevcut geri dönüşümün plastik hacmiyle baş edemediğini ve sisteme giren plastiğin azaltılmasının zorunluluk haline geldiğini ifade etti. Plastik kirliliğin yanı sıra günümüzde en önemli çevre problemlerinin başında iklim değişikliği geldiğini kaydeden Aksungur, şunları söyledi:
“ İklim, insanların ve doğanın uyum sağlayamayacağı kadar hızlı ısınıyor, tehlike sinyalleri veriyor. İklim değişikliğinin bu olumsuz boyutunda ne yazıktır ki insan faaliyetleri önemli bir yer tutuyor. Gezegenimizi kendi faaliyetlerimizle yaşanamaz koşullara doğru sürüklüyoruz.
İklim değişikliği başta olmak üzere aşırı sulama, yanlış tarım politikaları kuraklığı artırmaktadır. Uzmanlar, ülkemizde kuraklıkta gelinen noktanın ciddi bir boyuta ulaştığını belirtiyor. İstanbul’daki barajların, yapılan son ölçümlere göre son 9 yılın en düşük doluluk seviyesinde olduğu belirtiliyor. Araştırmacıların verdiği bilgiye göre son 28 yılda Türkiye'nin göllerinin yüzde 54'ü küçüldü. Kuruma tehlikesi devam etmekte. Böyle giderse su krizinin kapıda olduğu belirtiliyor.
İklim değişikliğiyle mücadele için ormanları ve doğayı tahrip eden uygulamalardan vazgeçilmesi gerekmektedir. Oysaki ülkemizde madencilik ve enerji tesisleri gibi verilen izinlerle ormanlarımız azalmaktadır.
Acil önlemler alınmadığı takdirde ciddi kuraklıkların yaşanılması kaçınılmazdır. Öncelikle tarımda yeraltından su çekerek salma sulama yapmak yerine, damla sulama sistemine geçilmesi sağlanmalıdır.
Adıyaman’da, binlerce ton molozun döküldüğü yer tarım alanları, kentin yanı başındaki yerleşim alanı ve organize sanayi bölgesi ile çevrili, devamında sulama kanalının olduğu eski dere yatağıdır. Ekili tarlalarla, moloz yığınları arasındaki mesafe sadece 200 metredir.
Samandağ’da enkazlar, halkın itirazlarına kulak asılmadan, bir yanında sulama kanalı bulunan ve yerleşim yerlerinin yanı başındaki Mileyha Kuş Cennetti sınırları içerisinde Stadyum Çadır Kent yakınına halk sağlığı hiçe sayılarak dökülmüştür.
Şu anda en çok ihtiyaç duyulan şey, bu krizi, iklim değişikliğinin yarattığı/yaratacağı sorunları, plastik kirliliğini, çevre tahribatlarını çözmek için hükümetlerin, şirketlerin ve diğer paydaşların eylemlerini büyütmek ve hızlandırmak için artan bir kamuoyu ve siyasi baskı yaratmaktır. Gezegenimize zarar vermekten onu iyileştirmeye geçmeliyiz.”