Sulak alanlar sadece ülkemizde değil tüm dünyada endişe verici bir hızla yok olma sürecinde. Halen Dünya yüzölçümünün yaklaşık yüzde 8’ini sulak alanlar oluşturmakta. Yapılan yeni araştırmalara göre, dünya üzerindeki sulak alanların üçte birinden fazlası 45 yıllık bir süre içinde yok olmuş.
Bu da değerli ekosistemler sulak alanların ormanların üç katı oranında yok olduğu anlamına geliyor. Bu durum 1700’ lü yıllardan bu yana sulak alanların yaklaşık yüzde 90’ının tahrip olduğunu göstermekte.
Ülkemizde de bugüne kadar 25 bin hektar civarında sulak alan kaybedilmiş. Son yıllarda Ülkemizde doğal zenginliğimiz olan sulak alanlarımız koruma altına alınmasına rağmen hızla yok olmakta. Özellikle tarımsal sulamada yer altı sularının aşırı kullanımı, bazı bölgelerde açılan kaçak kuyular, HES’lerin kurulduğu yerlerde akarsu yataklarında suyun azalması ve kurulum aşamasında inşaat faaliyetlerinin neden olduğu tahribat, hızla artan nüfus nedeniyle yaşam alanlarının bozulması, iklim değişikliğinden kaynaklı yaşanan kuraklıklar sulak alanları olumsuz etkilemekte.
Diğer taraftan sanayi kuruluşları ile tarım alanlarında toprak ve su kirliliğine neden olan kimyasal atıklar da sulama kalitesini düşürmekle kalmıyor sulak alanlarda yaşayan canlıları da olumsuz etkiliyor. Bu alanlarda yapılan bilinçsiz avlanmalar sulak alanların doğal dengesini bozuyor.
Tüm bunların yanında son yıllarda küresel ısınma sonucu meydana gelen iklim değişiklikleri de sulak alanlarda tahribat yaparak bozulum sürecini hızlandırıyor. Sulak alanlardaki bu tahribat hayvancılık sektörü tarafından da endişeyle karşılanıyor.
Türkiye Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği (TÜDKİYEB) Genel Başkanı Nihat Çelik, özellikle meraya dayalı olarak yapılan küçükbaş hayvancılıkta çok önemli bir yere sahip olan çayır ve meralarımızdaki sulak alanların kaybolmasını küçükbaş hayvancılığı tehdit eden önemli bir unsur olarak görüyor. Sulak alanların hayvancılık sektörü açısından da mutlaka korunması gereken önemli varlıklar olduğunu dile getiriyor.Sulak alanların korunması adına acilen somut adımların atılması gerektiğini de ifade ediyor.