Gerçeklerin acı olduğunu bilmeyeniniz yoktur. Maalesef gerçekler acıdır ve bu acılık insanları mutlu etmez.
Bir seçim dönemini geride bıraktık. Taşlar yerine oturmaya başladı. Sallanan, depresyon geçirenler oldu. Mutlu olup Ankara’nın yolunu tutan siyasetçiler oldu.
Acı gerçekler ile de yüzleşmek Adanalılara kaldı…
Adana’da Ak Parti’nin kodlarını çözmek zorunda olan parti yöneticileri, alınan başarısızlığın nedenlerini araştırmayı sürdüre dursunlar, halka gidip sosyal devlet olma yolundaki Türkiye’deki reformları iyi anlatabildiler mi? Bu sorunun da yanıtı arasınlar istiyorum. İşletme yorgunluğundan sonra görev alan yöneticilerin kendilerini partiye adapte edebilmede yaşadıkları sıkıntıları da gözden geçirsinler istiyorum. Kravat ve gözlük takarak, güzel kokular süren ve protokolde oturmak için yer kapma yarışına giren gençlik kollarının ve sıkıntılar yaşayan, küskünlüklerin olduğu kadın kollarının başarısızlığının altında yatan nedenleri de gözden geçirilsin istiyorum.
MHP’deki bu düşüşün, CHP’deki HDP sevgisinin ve İYİ Parti ile flörtün nedenleri de bilinmiş olsa da Adana’da yaşanan siyaset kirliliğinin gerekçeleri ortaya konulsun istiyorum.
Seyhan’daki MHP’li meclis üyelerinin 5 gün içerisinde aynı gündem maddesi ile ilgili önce hayır sonra evet oyu kullanmalarını gerektiren nedenleri MHP’nin Adana İl Başkanlığı’nın sorgulamasının gerektiğini düşünüyorum.
Bakın size o kadar çok acı gerçekler çıkıyor ki ortaya, son bir aylık dönemden bahsedip bazı gerçekler ile yüzleşmenin zamanı geldi diyerek düşünenlerdenim.
Pozantı’da Ak Parti ile flört yaşayan Sami Baysal’ın koltuğunun birden altından gitmesi ile nasıl boşa düştüğünü görenlerdenim. Bunun da acı gerçekler kategorisine dâhil edilmesinden yanayım!
Saimbeyli Belediye Başkanı Şahin Gökçe’nin de akıbetinin ‘yeniden aday yapılmaması gerekir’ diyerek yükselen sesler ile olumlu yöne doğru gitmediğini görenlerdenim.
Şu bizim meslektaşlarımıza ne demeli!
Vallahi hayretler içinde kalıyorum. Acı gerçekleri gözlerimizin içine bakarak ‘değiştirme’ gayretlerini de ibretli izliyorum.
CHP’li Ayhan Barut milletvekili olarak mecliste yemin ediyor. Türkiye, hatta Dünya izliyor. Meclis TV yemin törenini canlı veriyor. Ayhan Barut’un gözü kürsüde bulunan yemin metninde ve sürekli oraya bakarak okuyor. Bizim meslektaşımız bir bülten yaparak gazetelere gönderiyor. ‘Ayhan Barut yemini ezbere okudu!’
Ya biz yanlış görüyoruz, ya da onlar bize doğru gördüğümüzü ‘hayır öyle değil, siz yanlış görüyorsunuz’ diyerek empoze etmeye çalışıyorlar. Tekrar tekrar izliyorum görüntüleri… Ezberleme diye bir tek söz edilecek durum yok ortada…
Farz edelim ezberledi! Hoş yok ya ortada böyle bir şey. Bunun övünülecek durumu neresi?
Yine CHP’li Müzeyyen Şevkin mecliste yemin ediyor. Yine at gözlüğü takan danışmanı Müzeyyen Hanımın yemin metnini okumasını gür sesle okuma olarak nitelendiriyor. Bunu da bülten yaparak bizlerin haber yapmasını istiyor.
Hani gür ses görmesek inanacağız! Gür ses mi arıyorsunuz? Hakkını vererek tonlayarak okuma mı arıyorsunuz?
İsmail Koncuk yanı başınızda… Onun yemin metnini okuma şeklini dikkatle takip eder iseniz anlarsınız ne demek istediğimizi…
Gür sesle okuyunca ortaya nasıl bir sonuç çıkıyor? Onu da anlamış değilim ama şu acı gerçekler ile yüzleşin artık.
Son birkaç günlük acı gerçeklerden bahsetmek zorunda kaldım.
Yine biliyorum ki birilerini kızdırdık. Sinirlendirdik…
Ne yapalım… Dedik ya yazımızın başında…
‘Acı gerçekler’ diye…
Bir adet acı gerçekti efendim…