Asgari ücretin 1400 lira olduğu, insanların günlük 40 lira ücretle gün boyunca çalıştığı Adana’da yıllık 1 milyon liralık alışveriş yapan insanlar varmış!
Varmış diyorum, bunu da yeni öğrenince hayretler içinde kaldım. Hafta sonunda bir otelde Avrupa’nın ve Türkiye’nin önde gelen markaları bir stant açtı.
Bu stant tanıtımı nedeniyle o toplantıya katılınca bu ülkenin insanlarının arasında yıllık 1 milyon liralık alışveriş yapabilen insanların olduğunu öğrenmekten de inanın rahatsız oldum.
Bir bornozun 2 bin lira, nevresim takımının 5 bin liradan başlayan fiyatlarla satıldığı, bir koltuğun 20 bin liradan, bir takım erkek elbisesinin 10 bin liradan satıldığını, bunun da alıcı bulduğunu, müşterilerin de davetiye usulü ile çağrılarak satışların böyle yapıldığı bir kentten yani Adana’dan bahsediyorum.
Sanki müzayede gibi! Şaka değil gerçek…
Çarlık Rusya döneminde kurulan bir şirketin avizelerinin değerlerini söylediklerinde dudağım uçukladı. Bir kol saati 35 bin dolar…
Demek ki bu kentte böyle alışveriş yapan insanlar da var…
Diğer yanda asgari ücretle çalışıp, hayat koşullarının zorluğu altında evine ekmek götürmekte zorlanan insanlar… Elbette zengin ile fakirin ayrımını bizler yapacak değiliz.
Ticaret yapanların, para kazananların nasıl para kazandıklarını da sanırım yeni yeni anlamaya başladık!
Bu stantları gezer iken hep gözüm bu Adanalı zengin insanları aradı. Kim diyerek de merak ettim doğrusu… Maalesef bu kişiler ile tanışma şerefine nail olamadık.
Kendilerini gizlemekte onların birinci öncelikleri…
Bir dolma kalem için 10 bin lira para ödeyen haşmetli Adanalılar herhalde basın ile karşılaşmak istemez.
En çok da bu haşmetli kardeşlerin mesleklerinin ne olduğunu, kaç lira yıllık vergi verdiklerini, vergi sıralamasında kaçıncı sırada olduklarını öğrenmek isterdim.
Karşılaşmış olsaydım bunları soracaktım bu zengin kardeşlere! Kimsenin parasında pulunda gözümüz yok.
Allah daha çok versin. Adana’da ne zengin insanlarımız varmış da bizim haberimiz yokmuş!