Ah çekip derin derin nefes alarak içimize attığımız dağlar boyu sorunların şehri Adana…
Sahipsizlikle suçlanan kenttin Adana. Siyasetçinin genel merkezlerinin talimatlarıyla katkı koydukları şehirdir Adana. Hülasa, uzun uzadıya anlatmaya gerek duymadığım, sizin de bildiğiniz gibi bir şehirdir Adana…
Yaz aylarının sarı sıcağında kavrulan Adana’ya siyasetçiler de artık uğramaz oldular. CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gurup toplantılarını şehirlerde yapma turuna çıktı. İçlerinde Adana yok…
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, çarşı pazar dolaşarak dert dinliyor. Adana Şakirpaşa Havaalanına uğrayıp başka yakın şehirlere geçiyor. Adana programında yok…
Diğer parti genel başkanları da aynı davranış içindeler.
Hoş, Adana’yı temsil eden iktidar partisinin milletvekilleri de kendilerine gelen talimatlar ışığında yan bahçe, arka bahçe ilişkisi içindeki kişi, kurum, kuruluş ve STK’ları ziyaret ederek vakit geçiriyorlar.
Elle tutulan, gözle görülen ne merkezi Hükümetin, ne de yerel yönetimlerin hizmetleri var bu kentte…
Mega Projeleri vaat edenler dillerini yuttular, kulaklarını kapattılar. Seçim döneminde kürsülerden hamasi nutuk atanlar tatile çıktılar! Halka her daim ‘oyunu ver gerisine karışma’ diyen siyasetçilerin kol gezdiği kentimizde sanırım bütün sıkıntıları kaygı eden bizleriz. Yani gazeteciler…
Sorup sorguladığında ‘sende mi Bürütüs?’ yaklaşımıyla karşı karşıya kalıyoruz. Siyasetçilerin keyiflerini kaçırıyoruz. Huzurlarını bozuyoruz. Bizim de işimiz bu…
Adana’yı yok sayanların partileri hiç değişmiyor. Bugün iktidar olan parti A ise, yarın iktidar olan parti B olsa yine yok sayılıyor bu şehir. Muhalefette iken iktidarı topa tutanlar, yerelde ve genelde iktidar olduklarında topa tuttukları kişilerden hiç farkları kalmıyor.
Aslında bütün bunları en iyi bilen, yaşayan sizlersiniz. Yani ‘patron’ olan siz seçmenlersiniz. Sizler de sadece seçimlerde oy veren kişiler olduğunuz için önünüze konulan listeye oy verip, sizin hakkınızda karar verenlere ‘eyvallah’ diyorsunuz. Ders veremiyorsunuz. Tepki gösteremiyorsunuz.
Taraf ve etrafınızdaki hısım, akraba, tanıdıkların birisinin bir yerlere aday olması ile tetiğiniz gevşiyor!
Her şeyi anında unutuyorsunuz. Sanki bir şey olmamış gibi davranıp hatta yakınınız ve tanıdığınız için siz de oy istemeye başlıyorsunuz.
Demek ki sorun sizde.
Yani seçmende.
Yani hesap soramayan vatandaş olarak sizde…
Sizin yerinize birisinin hesap sormasını istiyorsunuz. O vakit de her şey eskisi gibi oluyor.
Sözün özü, bu kenti yok sayanlar siyasi partilerin liderleri, genel merkez yöneticileri, onların atadığı bakanlar, bürokratlar… Hülasa, erki elinde bulunduranlar. Umarım ben yanılırım. Adana’ya sahip çıktıklarını bizlere de anlatarak bizi utandırırlar.
Çıkıp ortaya ‘şu anlamda sahip çıktık’ deseler de biz de öğrensek.
30 yıl önce Adana’da günlük yayın yapan gazetelerde yönetici olarak görev alıp birçok köşe yazısına ve haberlere imza attım. Arşivdeki gazetelerdeki manşetlerin bugünkülerden farklı olmadığını söyleyebilirim kentin sorunları adına.
Fazla söze gerek yok…