CHP’de yaşanan kurultay tartışmalarında sapla saman birbirine karıştı. Ele bonkör olan CHP, kendisine gelince ne yazık ki bütün kapıları kapattı!
Maalesef durum böyle…
İYİ Parti’ye seçimlere girebilsin diyerek 15 milletvekili hediye eden CHP, HDP’nin mecliste olması gerekir diyerek oy verip baraj altında kalmasını önleyen CHP, kurultay isteyenlere karşı ayak sürümeye başladı.
İmzalar eksik diyerek ayak sürüyen CHP, ‘ele verir talkımı…’ sözünü hatırlattı bir adet bizlere…
Siyaseten rakibi Muharrem İnce’yi ezebilmek adına önceki kurultay sırasında ‘Eksik imzaları var. 40 imzayı benden silerek Muharrem İnce’ye verin’ diyerek kurultay divan başkanlığına dilekçe veren Kemal Kılıçdaroğlu bugün koltuğa yapıştı ve ayak sürüyor.
Siyasetin içinde bunlar da var maalesef…
Hani Süleyman Demirel söylemişti ya, ‘Dün dündür, bugün bugündür’ diyerek…
Renkten renge giren Kemal Kılıçdaroğlu’da bir adet bunu yapıyor…
Kılıçdaroğlu korkuyor, İnce ise ‘ben yapmıyorum, delege yapıyor’ diyerek kendi yapmak istediklerini delegeye havale ediyor…
Tipik CHP…
Tipik CHP’deki atraksiyonlar…
Siyaset yapıyor iseniz riziko alacaksınız. Korkmayacaksınız. Korkar iseniz de genel başkan olmayacaksınız.
Ekip değiştirip birilerini mutlu etmek adına Kemal Kılıçdaroğlu, revizyon MKY’sini toplayacak…
Bu kaçıncı ekip değiştirme diye sormak gerektiğinde de alınan yanıt ortada. Öyle icap etti…
Şu öyle icap etmesi bir türlü Kemal Kılıçdaroğlu’nu içermiyor.
Hoş, adam kaset sayesinde genel başkan olup emek sarf etmediği için genel başkanlık makamını bırakmak istemiyor. Makam elden gider ise bir daha oturması mümkün olmayacak olan koltuk için atmadık takla, müracaat edilmedik yöntem, bahane bulunmadık gerekçe kalmıyor, hepsi deneniyor...
Sonra…
Sonrasında halka çıkıp ‘adalet istiyoruz’ diyerek yollara düşen Kemal Kılıçdaroğlu, Ak Parti’yi yani siyasi iktidarı ‘adaletsiz’ olmakla suçluyor.
Oysaki kendi partisinde kendisi adaleti tesis etmiyor.
Yarın öbür gün kendi delegesi ‘adalet istiyorum’ diyerek yola düşer ise ne yanıt verecek?
Onu da doğrusu merak ediyorum…