Sapla saman birbirine karıştı. Hatta yetmedi, at izi it izine karıştı. Oda yetmedi, Fırıldak Kubi’ye rahmet okutur oldular…
Bu ifadeleri müsaadenizle kullanmak zorunda kalıyorum. Beni maruz görün…
12 Eylül öncesi ailelerin hangi partiden olduklarını yakından bilir, aile büyüklerinin verdiği kararlar ile köyde, kasabada veya şehirde siyasetin şekillendiğine tanıklık ederdik.
12 Eylül sonrasında ise kapatılan siyasi partilerin sempatizanlıklarına paralel siyaset yapılır, ihtilalin kudretli siyasetçilerine beddua eşliğinde tepkiler oluşurdu.
Yasaklı partilerin yasaklarının kalkması adına ‘Evet, hayır’ oylaması yapılarak siyasete ısınan partililer, yasakların kalkması ile yeniden açılan partilerin üyesi olmak adına kuyruğa girerlerdi.
Siyasette nezaket vardı, dürüstlük vardı. Saygı vardı, bağlılık vardı. Mensubu olduğunuz parti ile gurur duyar, her zeminde partinizi ve neden o partinin kayıtlı üyesi olduğunuzu izah ederken başınız dik bir şekilde izahat yapardınız.
O günlerden bu günlere yani sapla samanın, at izi ile it izinin karıştığı, Fırıldak Kubi’hlere rahmet okutan siyasetçilerin varlığıyla siyaset yapılan günlere geldik.
5 yılda 4 siyasi parti değiştirilir mi? Değiştiren kişiye ne denir?
Bir adet ‘Fırıldak Kubi’yi geçti’ denir.
MHP’den seçilmişsin. Arkasından istifa edip AK Parti’ye katılmışsın, arkasından CHP, İYİ Parti, Saadet, BBP gibi arkası arkasına sığındığın partileri dolaştıkça dolaşmışsın…
Size onlarca örnek verebilir, gösterebilirim.
Bu tür Fırıldak Kubi’leri geçenlerin parti değiştirmelerine getirdikleri örnekleri dinlerken de, ‘bu kadar dürüst olsanız zaten siyaset yapmazsınız’ diyerek kısa ve kestirmeden yorum yaparak kendi iç sesimle yanıt vermiş oluyorum.
Benim kadar siz kıymetli okuyucularımın da bu tip Fırıldak Kubi’leri bildiğiniz çok iyi biliyorum. Onları yakından tanıyorsunuz. Hatta yetmiyor. Peşine takılıp Kubi’leri Kubi yapmada pay sahibi oluyorsunuz.
Bence biran önce kendinizi bu tiplerden uzak tutun.
Kendinizi yıpratmayın.