2018 yılına girdik. Hala insanın kıymeti yok, değeri ise sıfır…
Bunu neye dayanarak diyorum?
Hemen izah edeyim.
Devlete ait kurumlarda taşeronluk yapan firmalar, insanları köle gibi çalıştırıyorlar. İnanın bana insanın hiç kıymeti yok, değeri yok.
5 katlı bir hastane düşünün. Bu hastanenin her katında ayrı bir bölümün servisi var. Her serviste yaklaşık 30 civarında hasta yatıyor. Bu hastaların hafta sonundaki yemeklerini dağıtan kişi sayısı 1 kişi!
Allah’tan korkun ya…
Sabah kahvaltısını dağıtan bir kişi eleman hangi kata yetişip onların kahvaltılarını dağıtsın. İki elinde bin marifet olsa yetiştirme imkânı yok garibimin.
Bir de yemek dağıttıkları yerinden kalkmayan koca demir yığını araçları asansörden indirip alt ve üst katı taşımak var.
Çalıştırılan kişi bayan görevli!
Garibimin gücü de yetmiyor. Üstüne üstlük bir de yanında bonus olarak asansörler çalışmaz durumda olunca gelin garibimin çektiğini siz düşünün.
Sabah kahvaltısını dağıtsa, çay suyunu veremez durumda.
Bütün bunları ben yaşadım ve gördüm. Bizatihi şahit oldum.
Önce sinirlendim, sonra garibime hak verdim!
Bu kadar insanın kıymeti olmaz mı?
Taşeron işini yüklenen ve bu işten ihale alarak para kazanan firmaya kimsenin de bir şey dediği yok!
Deseniz ne olacak ki!
İnsan sayısını mı artıracaklar?
Az adamla çok iş…
Bu kadar da olmaz dedirtecek cinsten bir olay.
Konuyu hastanedeki yetkililer ile paylaşmadım. Paylaşmak da istemiyorum aslında. Çünkü değişen bir şey olmuyor.
Daha öncede bu ve buna benzer olaylar yaşandığında idareye konuyu götürdüğümüzde çok bir şey değişmemiş ki benzer olayları yeniden yaşadık!
Allah sonumuzu hayır etsin!
İnsanı sömüren bu düzene ve bu adil olmayan uygulamaya ne Sağlık Bakanlığı’nın, ne de Hükümetin yetkililerinin ses çıkardığı yok!
Yerel yöneticilerin de o halde yapacakları bir şey yok!
İnsan üzülüyor. Bir yetkili de çıkıp şu yaşanan sorunları yerinde görüp incelemez mi? Konudan sorumlu olan hastane müdürü yerinde oturup göbek büyüteceğine akşam ve sabah yemek dağıtım saatlerinde servislerde nelerin yaşandığını bir yaşayıp görse de aldığı maaşı hak etse!
Yine kızdırdılar beni.
Ben kızıyor, ben söylüyorum. Elimizden gelen de ancak bu kadar…
Yoksa…
Gerisi hikaye…