Seçimler neticelendi ama kritikleri ne yazık ki sona ermedi.
Siyasiler seçimin değerlendirmesini yaparak kendilerine yol haritası çıkarmanın derdine düştü. Seçmen ise kendine göre yöresinin, beldesinin değerlendirmesini yaparak yaşadıklarıyla bir değerlendirme yapma ihtiyacı duymaya başladı.
İşte bu değerlendirmeleri dinlemek de bizlere düşüyor!
Kritikleri dinler iken içlerinden çok önemsediğim bir tespiti sizlerle paylaşmak istedim.
Hani hep taşra diye nitelendirilen Adana ve Adana’nın da taşrası olarak nitelendirilen kırsal bir alanda geçer bu seçim anısı.
Yıllarca sağ seçmen olarak bilinen bir dostum anlatıp benimle paylaşınca ilgimi çekti ve sizlerle de paylaşmak istedim.
Önceleri köy olan bugün ise kibar adıyla ‘mahalle’ olarak nitelendirilen nüfus olarak da oldukça kalabalık olan köyündeki kahvede oturur iken siyasi aday ve bir konvoy gelir köy kahvesine.
Misafirperverlik gösterip yer açılır, çaylar ve kahveler söylenip söze başlanır.
Gelen siyasiler ‘muhalefet’ partisinden bir grup siyasidir. Haliyle konu da ‘Ak Parti’nin başarısızlığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tek adamlığı’ olur.
Liderlerin ağzından duyduğumuz eleştiriler köy kahvesinde bir kez daha yüksek ses tonu ile gündeme gelince yıllarca Ak Parti’ye oy vermiş bir kişi (elli yaş civarında) söz isteyerek üç soru sorar gelen siyasetçilere.
Birinci sorusu ‘Siz gelince iktidara HDP ile kol kola mı olacaksınız? Bu vatan hainleriyle mi beraber hareket ediyorsunuz?’
İkinci sorusu, ‘Siz gelince sosyal yardımları kesecek misiniz?’
Üçüncü sorusu da ‘Ak Parti’nin bu kadar yıldır ülkeye yaptığı hiçbir iyi hizmet yok mu da ondan hiç bahsetmiyorsunuz?’ şeklinde olur.
Muhalefet partisinin milletvekili adayları da dillerinin döndüğünce bu seçmeni ikna etmeye, onun sorularına yanıt vermeye çalışır.
Ortalık konuşmalar devam edince biraz elektriklenir ve taşra, kırsal diye nitelendirilen kesimdeki o köylü kardeşimizin tepkisinin dozu da artar.
‘Nerede ise kavga edecektim’ ifadesine doğru yönlenen bu sohbette gösteriyor ki Recep Tayyip Erdoğan’a olan sevginin ayrı bir yeri var halkın yanında.
Erdoğan’a karşı duruş sergileyenlerin ‘Vatan hainlikleri olacağından endişe ederim’ diyerek tepki gösterecek ve kavga edebilecek duruma gelen seçmenin sandıkta Ak Parti’ye ve Erdoğan’a bu denli yüksek orandaki oylarını vermesi de doğal olsa gerekir.
24 Haziran seçimleriyle ilgili tespitlerini anlatan bu arkadaşın aktardığı bu olaydan sonra o köyde çıkan sonuçları merak ettim ve bir inceleyeyim istedim.
Gördüğüm odur ki, o köyde Cumhur İttifakı birinci parti çıkmış ve en fazla oyu da Ak Parti almış. İkinci parti bile olamamış CHP!
Adana kırsalında CHP’nin bir türlü yükseliş kaydedecek politikalar üretememesi de gösteriyor ki, bu gibi köylere ve seçmenlere sadece seçim dönemlerinde gidilmeyecek. Sahir zamanlarda da buraların ziyaret edilerek halk ile temas kurulması gerekiyor.
Önümüzde bir yerel seçim var. Bu yerel seçimde halka dokunan yine kazanacak.
Halka dokunmak istiyor iseniz kavga etmeden, kendinizi anlatın. Yapacaklarınızla halkı ikna edin. Alternatif olduğunuzu bu seçmene kabul ettirin.