2018 yılına geldik. Siyasetin şekli değişti, tercihler değişti.
Yöntem ise aynı yöntem…
Dar çevrede atadan dededen kalma yöntemlerle seçim stratejisini geliştirip oldukları yerde patinaj yapan siyasetçi her daim kaybeder.
Seçim büroları açıyoruz. Bayraklar ile süslüyoruz. Gelene giden kahve ve çay ısmarlıyoruz. Şehrin belirli yerlerine izin verildiği ölçüden afişler, bilbord süslemeleri yapıyoruz.
Parti tarafından hazırlanan bir anons aracı ve belirli yerlerde kahve toplantıları, akşam ev toplantıları…
Yöntem 25 yıldır aynı…
Oysaki çağ iletişim çağı. Her insanın evine ulaşmanın fert olarak mümkün değil ancak her akşam her seçmenin evine televizyon kanalları ile ulaşabiliyorsunuz. İletişim araçlarını doğru yönde kullanır iseniz bu sizin meramınızı anlatmanız için tam ideal cinsten bir araç.
Maalesef diyorum, siyasetçiler bu konuda çok yetersiz ve bilgisizmiş gibi davranıyorlar.
İkili ilişkiler ile kitle iletişim araçlarını kullanıp bunu kendilerine artı olarak yazmak istiyorlar.
Yazılı basının ağırlığını hiçbir zaman kaybetmediğini adaylarda biliyor, seçmen de. Sosyal medya üzerinden bilgi kirliliği içerisinde sürdürülen siyasi propaganda da kim ne kadar etkili oluyor? Bu sorunun yanıtı da ortada aslında…
İktidar partisi olan Ak Parti, kitle iletişim araçlarını (yerel anlamda söylüyorum) kullanmakta en pasif olan siyasi parti konumunda Adana’da…
Sanıyorlar ki, genel başkan tek başına işi sürükler, yaygın televizyonlar işi kurtarır…
Oysa kazın ayağı öyle değil.
CHP ise biraz paraya kıymaktan uzak kalınca buna mazeret olarak bir de ‘muhalefet olduğumuz için bize ekranlarını veya sayfalarını açmıyorlar’ diye kendilerince sebep oluşturup bu işi ikinci plana atıyorlar Adana’da…
MHP ise tamamen işi yerel yönetimlere yani Hüseyin Sözlü’ye havale etmiş konumunda. Hüseyin Sözlü’ye gözlerini çevirmişler. İyi ki Büyükşehir Belediyesi MHP’li belediye ve Hüseyin Sözlü’de yerel iktidar.
Sizin anlayacağınız çağın kitle iletişim araçlarını kullanmakta her siyasi parti sınıfta kalmış durumda.
Hal böyle olunca da Adana’ya dair özelde bir proje üretip bunu konuşacak da ellerinde argümanları yok olunca, ortada kalmış gibi duruyorlar tüm adaylar…
Yerel siyaset yapanlara bir hatırlatmada bulunarak sözlerime nokta koymak istiyorum.
Siz yerel basından uzak kaldıkça gün gelir derdinizi anlatacak bir tek yer bulamazsınız, sesinizi duyuracak bir yayın organını arar ama bulamaz duruma gelirsiniz.
Geçmişe bakın, bu şekilde ortada kalan o kadar siyasetçi var ki…
Bir zamanların Adana’nın patronu diye nitelendirilenler, yerel basında, kitle iletişim araçlarında yer almak için olmadık işlere tavassut ediyorlar.
Sözüm odur ki, siyaset basınsız olmaz…
Bunu aklınızın bir kenarına lütfen not edin.
Atadan dededen kalma yöntemleri de ne olur terk edin.