Adana Büyükşehir Belediyesi’nin 4,5 yıldır meclis oturumlarını yayınlayıp iki gün önce yayınlarını kaldırmasını ‘sansür’ olarak nitelendiriyorum. Başkaca bir anlamı var mıdır? Onu da Sayın Karalar’ın kendisine sormak gerekir.
CHP’li bir belediye olan Adana Büyükşehir Belediyesi’nin daha çok demokrasi, özgürlük diye feryat etmesi gerekirken alınan sansür kararını savunmasına bir anlam veremedim.
Sayın Karalar’a, belediye idaresine ve CHP’li bir anlayışa hiç ama hiç yakışmadı bu sansür olayı.
Herkesin işine geldiği gibi demokrasiyi, özgürlüğü, katılımcılığı savunmasına da ‘partizanlık’ olarak görüyorum, yorumluyorum.
Peki, Büyükşehir Belediyesi’nin meclis oturumlarının yayınlanmasına engel getirmesinin nedeni neydi?
Sayın Zeydan Karalar’ın meclis oturumlarında ağzından çıkan istenmeyen sözleriydi birinci neden…
İkinci neden, Zeydan Karalar’a yönelik getirilen eleştirilere ve tenkitlere Sayın Karalar’ın tahammül edememesiydi.
Başkaca bir neden de yok aslında.
Serdar Seyhan’ın da ‘sansürü’ savunmasını kendi adıma yadırgadım doğrusu.
Zeydan beyi anlayabiliyorum bir şekilde! Kabullenmesem de…
Ancak Serdar Seyhan’ın Karalar’a ‘başkanım biz CHP’yiz, sansür bize yakışmaz’ demesi gerekmez miydi?
Siyasette kendinizle, savunduklarınız fikirlerle, ideolojinizle ters düşerseniz, tutarsızlığınızın faturasını gün gelir ödersiniz.
Büyükşehir Belediyesi’nin acil olarak bu yanlışından dönmesinin gerektiğini düşünüyor ve Zeydan Karalar ile Serdar Seyhan’a, CHP’nin il ve ilçe örgütlerine, CHP Genel Merkezine, çiçeği burnundaki genel başkanları olan Özgür Özel’e çağrım olsun.
Yanlıştan dönün lütfen…