Ülkenin devasa bankaları yaygın televizyon ve gazetelere adeta para akıtıyor. Onların da sesi ve soluğu çıkmıyor.
Yerel gazeteler ise olup biteni sadece seyrediyor! Daha doğrusu seyretmek zorunda kalıyor.
İsim vermekte hiçbir sıkıntı görmüyorum. Ziraat Bankası, Halk Bank ve Vakıf Bank gibi devlet bankaları, özellikle hükümete yakın duruş sergileyen televizyon kanallarına para akıtıyorlar. Programlara sponsor oluyorlar, sundu, sunacak diyerek giriş reklamları veriyorlar.
Oysaki bu konuda bir adaletin sağlanması gerekiyor.
Hoş, yerel gazetelerin haklarını savunacak GAZETECİLER CEMİYETLERİ de TATİLE ÇIKINCA(!) bu ulusal bankalar ve kuruluşlar istedikleri şekilde reklam dağıtımı yapıyorlar.
Yaygın gazetelere açık bakın. Denemesi bedava…
Her gün bir gazetede sayfa sayfa bu reklamlara rastlarsınız. Yerel gazetelere neden bu konuda bir reklam temini yapılmaz? Bunun yanıtını da ararsınız ama bulamazsınız.
Bu piyasadaki adaletsizliğin nedenini de biliyoruz aslında. Ateşe yakın olanların ısınması gibi…
Yerel, adı üzerinde yerel… Mahalli yani…
Yaygın olunca insanların bakış açısı da farklılaşıyor. Durum böyle olunca da reklam pastasında ciddi rahatsızlıklar söz konusu oluyor.
Ben burada Türkiye’deki tüm gazeteciler cemiyetinin ortak paydada buluşarak bu adaletsiz reklam dağıtımı konusunda seslerini yükseltmeleri gerekir diye düşünüyorum.
Yaparlar mı?
Bundan da endişem, kuşkularım var doğrusu. Cemiyetlerin de tutum ve davranışları cemiyet başkanları ile paralel seyrediyor. Meslek adına duyulan kaygılardan daha çok kaygıları bireysel olmuş bu cemiyet yöneticilerinin.
Örneğin Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nin bu olup bitenlerden neden haberi yok? Veya var ise bugüne kadar ne yapılmış? Bundan sonra ne yapılabilir? Gibi konularda hiç kendilerini sorup sorguladıklarını gördük mü?
Yöneticilerin para kazanmak adına danışmanlık yapmaktan gazetecilerin sorunlarını masaya yatırmalarını, meslek için önemli günlerde törenlerde bulunmalarını ve hatta cemiyet adına artı bir hizmetin yapıldığını görmenin mümkün olmadığı bir ortamda onlardan fazla bir çalışma temposu beklediğimizin farkındayım.
Yerel gazetelerin devletin yani kamunun reklamlarının adil olmayan dağıtımı konusundaki tepkilerini duyarak harekete geçeceklerine kendi adıma inanmıyorum. Zaten böyle bir çalışma yapmalarını da beklemiyorum. Yapacak zamanları da yok, binaları da…
Sonuç itibariyle sahipsizliğimiz devam ediyor…
Yaygın gazeteler ve televizyonlarda aldıkları reklamlar ile keyif yapıyorlar…
Haydi şerefe…