Kalbimizi demir ağlarla ördük. Stend sayısı 4 oldu. Bakıyorum turizmci çevreme, birçok meslektaşımın kalp sorunu var. Yaptığımız iş dışarıdan hoş gözükse de içimiz içimizi yiyor.
Hep derler ya turizmcilere; “Oh ohhh, hem gezip hem para kazanıyorsunuz. Ne güzel işiniz var valla.” Ya da “Biz 1 hafta tatil için 12 ay çalışıyoruz, siz hep tatildesiniz” “İyi yerlerde yiyip iyi yerlerde yatıyorsunuz…”
Yaw, he he… O kadar kolaysa sen yap, sen kazan. Alt tarafı; mesain yok, hafta sonun, bayramın yok, paran yok, huzurun yok ama bol bol banka kredin, dışarıya çek ve senedin var ve uçan kuşa borcun var. Yağmur yağsa, otelde böcek çıksa, uçak gecikse, rehberin kaşını beğenmeseler sorumlusu sensin. Her krizde, bombada, Pandemi’de ilk sen devre dışısın. 3-5 ay iş yaparsın ama 12 ay maaş, kira ve vergi ödersin.
Nitekim 3 sene oldu, Pandemi nedeniyle turizmden doğru dürüst ekmek yok, aş yok, iş yok. Bunca sıkıntı, sinir, stres sonucu bana bu hafta 2 tane daha Stent takıldı. Oldu 4. İlk ikisi malum şirketim Baracudatour’un B.U. tarafından kapatılması nedeniyle takılmıştı. Kapatılma bir şey değil de; kapatmak için gereken 10 şikayet dilekçesinin, yakın çevremden aynı gün ve yarım saat içerisinde gelmesi beni yıkmıştı.
O dönem, senelerdir acentam olan kişiden tutun, turizme ilk başladığım işyerindeki meslektaşıma, karısının ricasıyla yanımda çalışan “çalışkan” müzmin Mr.%5’ten tutun, aslen Tepecikli olup mesleğini bırakarak, sözde gurme olan kokoreççi teyzeye kadar çok kişiden ihanet yedim. Baracudatour’da çalışan 13 arkadaşım işinden, ekmeğinden oldu. B.U, “Bu işte bir yanlışlık yok mu” diyen gazetecilere, tüm şirketlerin ve benim gazetelere verdiğimiz Uzakdoğu ilanlarını göstererek; “Bu şahıs Seks turu ilanı da vermişti” diye demeç bile vermişti.
SANA DA ÇOK AYIP ETTİK AMA…
Davayı kazanıp, mahkeme ilamını, mimari proje çantasında kendisine götürdüğümde “N’olcak ki, bak 2 günde yeni şirket kurdun işte” demişti. Ama o iş öyle değildi.! Kapat Jollytour’u ETS’yi, Onların yerine kursunlar X,Y,Z turizmi. Bakın bakalım kaç müşterisi kalmış? Kolay mı 20 yılda verilen emeğin, milyonlarca liralık ilan paralarının, tanınırlığın, güvenirliğin bir anda geri gelmesi. Bayrama 1 hafta kala kapatılan şirketimin müşterileri için yurtdışı otellere ve uçaklara yüzbinlerce dolar Bayram kaporası yatırmıştık. Bunların büyük kısmının yanması da acımıza tuz-biber ekmişti. Müşterilerin yatırdığı paraları ve çalışanların tazminatlarını ödemek için aileden kalan en güzel 4 dairemizi yok pahasına satmak zorunda kalmıştım. Para tekrar kazanılır, kazanıldı da, ya kaybettiğim sağlığım..?
Geçenlerde bir ortak dostumuz; “Başkan çok hasta, bir alo demeni bekliyor” dedi. O iş başka, insanlık başka. Açtım telefonu, “Başkan, geçmiş olsun, Allah şifa versin” dedim. Tam kapatacağım telefonu, lafı uzattıkça uzatıyor. İkide bir diyor ki; “Cem, sana da ayıp ettik ama...” Duruyor duruyor aynı cümle; “Sana da ayıp ettik ama” Bekliyor ki, hakkımı helal edeceğim. Ben etsem, eşim, çoluğum çocuğum, o dönem ekmeğinden olan çalışanlar, müşterilerim, dostlarım, yakın arkadaşlarım, bu olay nedeni ile geçirdiğim kriz sonucu 2 stend takan aile dostum ve kalp doktorum helal eder mi..? Şüphem var.
İŞİNİZİ ÇOK DA ŞEETMEYİN..!
Neyse dostlar. Maksadım asla kimseye laf çarpmak, intikam almak değil. Sadece şu vurguyu yapmak; Sakın ola “Benim şirketim benim bebeğim” vs gibi romantik düşüncelere dalmayın. Şirketinizin kaderi ya bir krize, kaos’a, pandemiye bağlı veya bir kişinin iki dudağı arasına…
Kısaca işinizi çok da şeetmeyin ..! Yoksa sizin de kalbiniz benimki gibi demir ağlarla kaplanabilir.
Bereketli ve sağlıklı nice günlere. Hoşçakalın…
Saygılarımla